[Türkiye Tribünali] Savcı Dursun: Renkler vermişler, kırmızı listedekiler hala cezaevinde

Türkiye Tribunali halk mahkemesi dördüncü gününde Cenevre’de devam ediyor. Eski savcı Hasan Dursun Türkiye'deki yargının durumunu mahkemeye anlattı.

SHABER3.COM

Eski Savcı Hasan Dursun mahkeme heyetine yargı bağımsızlığının durumunu şu cümlelerle anlattı:

BAŞARILARIM İDDİANAMEDE ALEYHİME DELİL OLDU

HSYK'da tetkik hakimi olarak görev yaparken bu görevimden alındım ve Sivas'a savcı olarak gönderildim. Burada oldukça sevilen başarılı bir savcıydım. Doktora yaptım, İngilizce biliyordum, birçok Avrupa Birliği projesine katıldım, akademik dergilerde makalelerim yayınlandı. Bunlar 16 Temmuz sonrası beni aleyhime delil olarak kullanılan şeyler oldu. İddianamemde eğer bir hakim-savcı başarılıysa, yurtdışı görevine gitmişse, dil biliyorsa bu özellikle Türk yargısına göre terörist sayılmak için geçerlidir. O günden bu yana 5 binden fazla hakim ve savcı ihraç edildi ya da tutuklandı.
2745 HAKİM VE SAVCI NASIL İHRAÇ EDİLDİ

4 gündür dinlediğimiz şeylerin özeti 100 yıllık bir hukuksuzluk tarihimiz vardır ancak şimdiki kadar hiçbir dönemde nobranlık bu kadar aleni yapılmadı. Bu hakim ve savcıların AKP açısından ihraç edilmesi gerekiyordu. Çünkü hukuksuzluklara karşı duracak, onları kayda geçirecek yargı mensupları yok edilmeliydi. Bizim adliyeden çıkarılmamızın ana sebebi de budur. 15 Temmuz'da henüz darbe girişimi devam ederken 2745 hakim ve savcı açığa alınıp aynı gün gözaltına alındı. Ben de bu kişiler arasındaydım, hepimiz aynı gün ihraç edildik. Bir talimat yazısıyla hepimiz tutuklandık. Israrla hakkımdaki suçlamaları sordum beraber çalışmış olduğum, beni tutuklayan hakime. Seni tutuklamazsam ben tutuklanırım dedi ve yüzüme dahi bakamadı. Benim iyi bir savcı olduğumu söyledi ancak delillerin daha sonra kendilerine gönderileceğini de iddia etti. 30 ay cezaevinde kaldım. 13 ay sonra iddianamem çıktı ancak gizlilik kararı olduğu için iddianamemdeki suçlamalara ulaşamadım çünkü dosyada delilsizlik durumu vardı, hiçbir delil yoktu. 

CEZAEVİ KOŞULLARI ÖZELLİKLE AĞIRLAŞTIRILDI

Bizim yargılamamız özel hükümlere tabidir. Ancak bunlar göz önüna alınmadı. Nihayetinde 7 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldım. Cezaevi koşulları da bize özel olarak çok ağır tutuldu. Fiziki ve psikolojik işkenceye uğradım. 8 memur tarafından saçlarım zorla kesilmeye çalışıldı. Şu an binden fazla yargı mensubu cezevinde bulunuyor. Birçoğu da tekrar içeri girmek için bekliyor. Bazıları yurtdışına çıkmaya çalışırken Yunan sınırından geri itildi. Bunu da ifade etmek istiyorum.

BAROLAR AVUKATLARIMIZI TEHDİT ETTİ

Türkiye'de yargı bağımsızlığı yoktur. Beni hayal kırıklığına uğratan gelişmelerden biri de yoğun insan hakları ihlallerine karşı AİHM ve BM gibi kurumların yavaş davranmasıdır. Türkiye'de 100 yıldır var olan yargı pratiği ortadan kaldırılarak yeni bir dil inşa ettiler. Buna düşman hukuku denir. Türkiye'de iktidarın istediği ve istemediği kişiler olarak ikiye ayrılan vatandaşlar arasında yargı mensupları da taraflı davranıyorlar. Eğer makbul vatandaş değilse hakimler ve savcılar vicdani kanaatleri dışında karar veriyor. Sonuçta kendileri de korkuyorlar.

Türkiye benim konumumdaki 5 bin hakim ve savcı için açık bir cezaevine dönüştürülmüştür. Türkiye'deki sorunların temelinde yargıya ideolojik temelli bakma vardır. Kürtlere yaşatılanlara da bu dahildir. Bizlerin çektiği sıkıntılara muhalefet partileri ve toplum da ses çıkarmadı. Barolardan hükümete destek verenler oldu. Avukatlarımızı tehdit eden barolar oldu. Bazı avukatlarımız bundan dolayı tutuklandı, avukatlık hakları ellerinden alındı.

Soru ve Cevaplar

Prof. Dr. Ledi Bianku: Sizi tutuklatan listeyi anlatır mısınız? İş bulma hakkınız yok Türkiye'de. Bununla ilgilihukuki karar var mı yoksa bu Türkiye'de bir pratik mi?

Cevap: Elinizde tuttuğunuz belgeyi imzalayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında görevli bir savcı. 2745 kişi hakkında soruşturma başlatan bu kişi ancak kanunen bunun olması mümkün değil. Bir savcı bunu yapamaz. Ama basına yansıdı, 15 Temmuz gecesi bir kriz masası kuruldu. Bu masa, bizim tutuklanmamıza karar verdi. Zaten bakın dosya numarası dahi yoktur listede. Bu listenin hazırlanması en az bir ay sürer, ben HSYK'da çalıştım biliyorum. Ancak biliyoruz ki Yargıda Birlik Platformu, 2014 yılından itibaren kendilerine karşı kim varsa listelediler. Ancak zaten adliyeler ikiye bölünmüştü, bu listeler zaten fiilen adliyelere yansıyordu. Benim başarılı bir savcı olmam bir grubun bana desteği gibi sunuldu ve iddianameye konuldu. 5 bin hakim ve savcıyla ilgili hazırlanan iddianamelerin hiçbirinde zaten suç olarak görülebilecek herhangi bir kayıt da yoktur.

Dr. John Pace: 8 yıla yakın hapis cezası almışsınız. Nasıl serbest kaldınız? Çalışmalarınız Türkçe mi?

Cevap: Beni ihraç eden Adalet Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Kurulu'dur. Adalet Bakanlığı HSK'ya tam egemen olmuştu o dönemde. Niye serbest bırakıldığıma gelince, iddianamelerimiz 2 yıl geciktirildi. HSK burada elindeki listeyi renklendirdi. Kırmızı liste hala cezaevinde. Muhtemelen iktdarı rahatsız eden soruşturma yapan kişiler bunlar. Ben ortada kalan listede olduğumu düşünüyorum, beni büyük düşman olarak görmediler zaten tutuklanmam hukuki değildi, serbest kalmam da böyle oldu. Yayınlarım genel olarak Türkçe'dir.

Dr. Johann van der Westhuizen: Anlattıklarınız bizi çok üzdü. Sizin bir sonraki adımınız ne olacak? Mesleki bağımsızlığın tekrar geri gelmesi için ne yapacaksınız, biz ne yapabiliriz?

Cevap: Sizin burda olmanız çok önemli. Yayınlanan raporlar da çok önemli görev ifa ediyor.Türkiye'de yargı bağımsızlığının sağlanmasının Türkiye'dekilerce istenmediğini düşünüyorum. Bu sürecin bize öğrettiği şudur, 200 bin kamu görevlisi KHK'larla atıldı. Bu kişiler cezaevine girerek, yaftalanarak, hakarete ve iftiraya uğrayarak bu süreci geçirdi. Benim ümidim bu insanların geri dönüşüyle olacaktır. Ankara'da STK'larda ve siyasette gördüğüm realite beni hayal kırıklığına uğrattı, ancak 15 Temmuz'un bir fırsat olarak düşünerek, bize verdiği derslerle göreve dönerek bu sefer daha bilinçli bir şekilde demokratik toplum inşasına katılmayı hayal ediyorum.

Hakimler ve Özgeçmişleri

Turkey Tribunal'e katılan ve bunun karşılığında herhangi bir ücret talep etmeyerek gönüllü olarak yargılamaları gerçekleştiren hakimlerin özgeçmişleri ve Hukuk kariyerleri ise şöyle:

Başkan Prof. Em. Dr. Françoise Barones Tulkens: 
1976-98: Université de Louvain la Neuve’de profesör
1998-2012: Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi?nde yargıç ve daha sonra başkan yardımcısı
2012-2016: BM Kosova İnsan Hakları Danışma Paneli Üyesi
2013-2018: AB Temel Haklar Ajansı Bilim Kurulu Üyesi
2016-2017: “Monsanto Tribunal Mahkemesi » başkanı

Dr. Johann van der Westhuizen
1976-1998: Pretoria Üniversitesi’nde İnsan Hakları Merkezi profesörü ve kurucu direktörü
1999-2004: Güney Afrika Yüksek Mahkemesi Transvaal Şubesinde Yargıç
2004-2016: Güney Afrika Anayasa Mahkemesi eski Hakimi

Angelita Baeyens
Halihazırda Robert F. Kennedy İnsan Hakları Uluslararası Savunuculuk ve Dava Takibi Başkan Yardımcısı
2012’den beri Georgetown Üniversitesi Hukuk Merkezi’nde Yardımcı Hukuk Profesörü
2012-2014: BM Siyasi İşler Bakanlığı Siyasi İşler Sorumlusu
2006-2012: Inter-American İnsan Hakları Komisyonu’nda hukuk görevlisi

Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni 
Halen Avrupa Konseyi İdare Mahkemesi Başkan Yardımcısı
1965: Cenevre’deki Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nde Doktora
2011: Zürih Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi
1974-1980: Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Profesör
1990-2006: Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu)
2007-2011: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi (Strazburg)
Prof. Dr. Ledi Bianku 
Halen Strazburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde Doçent
2008-2019: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi
2006-2008: Venedik Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu Üyesi
Sabikan, Arnavutluk Sulh Hakimi Yüksek Okulu ve Tiran Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde (Arnavutluk) insan hakları, AB hukuku ve uluslararası kamu hukuku dersleri verdi.

Dr. John Pace 
Uluslararası arabuluculuk ve uluslararası anlaşma prosedürleri ile ilgilenen uluslararası insan hakları hukuku uzmanı
2000-2002: New South Wales Üniversitesi Avustralya İnsan Hakları Merkezi Direktörü, şu anda Diplomasi Eğitim Programı Direktörü
2004-2006: BM Irak Yardım Misyonu İnsan Hakları Ofisi Şefi
1978-1991 ve 1993-1994: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri
1978-1988 Çeşitli ülkelerdeki soruşturma görevlerini içeren Özel Prosedürler Başkanı







<< Önceki Haber [Türkiye Tribünali] Savcı Dursun: Renkler vermişler,... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER