Ve ben üşüyorum...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Şubat 28 2020
''Üç ayların ilk gecesi… Cemreler düştü düşüyor derken, kar yağıyor üstümüze, inceden... Burası benim gurbetteki evim. Dışarıya bakıyorum pencereden… Kar yağıyor inceden… Uzun hava ağıt gibi kar yağıyor. Ve ben bu kış çok ama çok üşüyorum.''
Harun TOKAK | samanyoluhaber.com
Ve ben üşüyorum...

'Kardır yağan üstümüze geceden/ Yağmurlu, karanlık bir düşünceden/ Ormanın uğultusuyla birlikte/ Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte/ Kar yağıyor üstümüze, inceden.

...

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin/ Unutulmuş güzel şarkılar için/ Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan/ Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan/ Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!”

...

Üç ayların ilk gecesi…
Cemreler düştü düşüyor derken, kar yağıyor üstümüze, inceden... 
Burası benim gurbetteki evim.
Dışarıya bakıyorum pencereden…
Kar yağıyor inceden… 
Uzun hava ağıt gibi kar yağıyor. Ve ben bu kış çok ama çok üşüyorum.
Karların, sokak lambalarının ışık harelerinden, mehtabın ışığına âşık beyaz kelebekler gibi geçişi pek muhteşem.
Yapamıyorum kışta, karda üşüyenleri düşünmeden.
Annesinin kucağında koğuşa giden iki günlük Enes bebeği… 
Oğlunun şehit haberini alınca, “yapma komutan, hani yaralı demiştiniz” diyerek tipiye tutulmuş bir ağaç gibi titreyen babayı.
Kanser hastası yavrusu için çırpınan anneyi, depremde eşini ve çocuklarını kaybetmiş dizlerini döven kadını...
Bu kış çok üşüyorum.
Yuvasız kuşlar gibiyim.
Durmadan mekân değiştiriyorum.
Duramıyorum eski dostları düşünmeden
Kar yağıyor inceden.
Karın rüzgârla gece dansını seyrediyorum pencereden.
Karşı tepedeki ağaçlar, ölümün ak örtüleri altında yenibahara erişebilmek için nefesini tutmuş bekliyor. 
Rüzgârın uğultusu duyuluyor.
Gurbette yürek yakıcı bir kar musikinin tam merkezindeyim.
En tatlı nağmelerinde rüzgâr muttasıl türküler söylüyor incecikten yağan karlara, sabırla baharı bekleyen ağaçlara. 
Bilirim Şubat soğukları

Bu haberler de ilginizi çekebilir