Vicdansızlığın Anatomisine Giriş
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Perşembe, Şubat 21 2019
''Rivayet odur ki, zâhirde ve bâtında hekimlerin piri olan Lokman Aleyhisselam, kendisine yöneltilen; “Edebi kimlerden öğrendin?” sorusuna; “Edepsizlerden” cevabını vermiş. Belki de, insanımızı, duçar olduğu vicdansızlık girdabından çekip çıkarma ve yeniden “kemâl” noktasına ulaştırma adına, vicdansızlardan alınacak dersler vardır.''
Dr. Ahmet Yılmaz / samanyoluhaber.com
VİCDANSIZLIĞIN ANATOMİSİNE GİRİŞ -1
İki kardeştiler...
Yağmurlu, serin bir sonbahar günüydü. Hazan mevsiminde, özlem kokan şehirde yolları birleşmişti. Bin bilinmeze açılacak bir kapının eşiğinde ve can alıcı ayrılıkların arifesindeydiler.
Kader birliği etmişlerdi, her şey geride kalacaktı.
Dertle harmanlanmış sade hayatlarını hep didinerek geçirmiş, Anadolu yorgunu bir ebeveynleri vardı arkalarında. İkişer cüz Kur’ân okuyamadıklarında o günlerini yitik sayan, gecelerin karanlığını secdeleriyle aydınlatan, öpülesi ellerinden tespih, safi gönüllerinden yakarış eksik olmayan, derviş ruhlu bir anne, baba. Emniyet ve asayişin hep temsilcisi olmuş ve öyle de evlat yetiştirmiş, mütevekkil, hak dostu… Sürgün yollarına revan olacak ciğerpareleri, ellerini öpüp rızalarını arz edecek imkânı bile bulamamışlardı. Polis, bir gece sabaha karşı evlerini basmış, görevliler her yanda didik didik biricik yavrularını aramışlardı. Acınası bir polis şefi, seccade yorgunu anneyi bir köşeye sıkıştırmıştı. “Bak teyze” diyordu. “Çabuk çocuklarının yerini söyle! Yoksa seni hapse götüreceğiz!” Bu bir tacizdi, haddi aşmaydı. Bir köşede ayakta bekletilen masum kadın, yaşadığı dehşetin etkisiyle –affınıza sığınarak- küçük abdestini altına kaçırmıştı. Donuklaşmıştı gözleri. Kurumuştu göz pınarları. Baba için söze ne hacet?
Gözyaşlarını içine akıtırdı o, bir kenarda. Sessiz ama vakur. Yıkılmıştı başlarına dünyaları, ahir ömürlerinde.
Geçen günlerde, “kâğıttan kaplan” Süleyman bakanın “ucuz” bir polisi, bir bayanı herkesin önünde fütursuzca taciz etti. Her şey o kadar açıktı ki! Kapalı kapılar ardında, nezarethanelerde, hapishanelerde olup bitenleri düşünmek bile istemiyorum. Bakan hâlâ tâcizci polise “evladımız” diyebiliyor, “karga tulumba içeri istiflerken oldu” diye höyk
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar
1.BM koruması altındaki eğitimci Güngör'ün Türkiye'ye iade tehlikesi sürüyor!2.Suriye’de Hakan Fidan’a Soğuk Duş3.Amsterdam Oost Belediyesinden Birlikte Yaşama Kültürüne Güçlü Bir Katkı4.MEB yine yapacağını yaptı: Yıllardır sürüyordu kaldırdı!5.Karadağ kısa süre önce yaşanan krizden sonra vize kararını verdi!
6.Otobüs umre için Arabistan'da bulunan Türk kafilesinin içine daldı: Ölü ve yaralılar var!7.15 Temmuz sonrası iktidarın çöktüğü giyim devi Aydınlı Grup satıldı: İşte yeni sahibi...8.Cem Küçük Erdoğan'ın arkasından iş çevirmiş: 'Büyük fırsat, Ekrem Bey kaçırmasın'9.Sinan Ateş davasında sıcak gelişme!10.Açıklandı: AİHM'deki Kavala dosyasında yeni gelişme

ABDULLAH AYMAZ

ARİF ASALIOĞLU

KADİR GÜRCAN

ŞERİF ALİ TEKALAN
ESRA BÜYÜKCOMBAK
ÇOK OKUNAN HABERLER







