Belarus liderinin Amerikalı yetkililerle düzenli görüşmeler gerçekleştirdiği ve iki ülke liderleri arasında 31 yıl aradan sonra ilk telefon görüşmesinin yapıldığı bildirildi.
ABD Başkanı'nın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, Varşova Güvenlik Forumu'nda yaptığı konuşmada bu durumu doğruladı. "Lukaşenko'nun Putin'le sık sık görüştüğünü biliyoruz. İletişim hattını açık tutmak için ilişki kurduk" ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve dönüşü sonrası Lukaşenko ile ilişkilerde yumuşama yaşandığı zaten biliniyordu.
Lukaşenko’nun Batı ile teması yeni değil
Lukaşenko'nun dış politika geçmişi incelendiğinde, 2009 yılında Batı ile yakınlaşma girişimi, 2020 seçimlerinde Rusya karşıtı söylemler ve geleneksel olarak çok yönlü dış politika arayışı dikkat çekiyor.
Eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den "çok iyi teklifler" duyduğunu belirten Lukaşenko, bu tekliflerin ABD Başkanı Trump tarafından değerlendirildiğini ifade etti ve Ukrayna'nın teklifleri reddetmesi durumunda toprak kayıplarının artabileceği uyarısında bulundu.
Bu gelişmeler, Belarus'un bölge diplomasisindeki rolünü ve Rusya-ABD ilişkilerindeki olası köprü işlevini yeniden gündeme getirirken, uzmanlar Lukaşenko'nun Rusya ile derin bağları nedeniyle sınırlı bir etki alanına sahip olduğu görüşünü taşıyor.
Siyaset uzmanı Yevgeniy Minçenko, Lukaşenko'nun asıl amacının Ukrayna'daki savaşta arabuluculuktan çok, Batı ile ilişkileri normalleştirmek ve geleneksel çok yönlü dış politika anlayışını sürdürmek olduğunu söyledi.
Minçenko, Lukaşenko'nun Rusya ile olan derin entegrasyonu nedeniyle Batı'yla ilişkilerde manevra alanının oldukça sınırlı olduğunu belirtti. Bu sınırlılığın temel nedenleri arasında Belarus topraklarının askeri operasyonlar için kullanılması, Rusya'nın nükleer silahlarını ve "Oreshnik" füze sistemlerini konuşlandırması ve iki ülke arasındaki derin ekonomik ve askeri entegrasyon gösteriliyor.






