SOKAK ÇOCUĞU PERVİN!

Birkaç hafta sonra “Kurban Bayramı” şehrimize misafir olacak.


Belki de Hz. İbrahim ile mübarek evladı Hz. İsmail’in ruhaniyeti de aramızda olacak, ilahi emrin hangi hassasiyetle uygulandığına nazar edecekler. Allah-u alem. Kim kurbanını boğazlarken bu iki Nebi ile beraber tekbir getirmek istemez ki. Bayram ibadet olduğu kadar sosyal yardımlaşma manasına da geliyor. Yine geçen sene olduğu gibi İstanbul’dan önemli ölçüde işadamları, yardımseverler bayramın bir kısmını, doğu ve güneydoğuda geçirecek, mahzun gönüllere sevinç üfleyecek, yaralı kalplere merhem sürecekler. Yine yardım dernekleri yurt içi ve yurt dışı seferler düzenleyip, insanları sevindirmenin, onlara faydalı olmanın yollarını arayacaklar. Hele çocuklar! bayramı dört gözle bekleyen minik yavrular! Şimdiden bir heyecan sarmış bile çoğunu. Tatil, hediye, şeker ve ziyaretler. Bayram büyüklere ibadet çocuklara ise “bayram”.Ama her çocuğa değil. Bazı rakamlarla bu hüzne sizi de ortak etmek istiyorum. Türkiye’de 42 bin çocuk sokakta yaşıyor. Yılda 7.000 çocuk tecavüz ve tacize uğruyor. Yılda 125.000 çocuk mahkemeye çıkıyor. Suça itilen çocuk sayısı yılda yüzde 5 ile 10 oranında artıyor. Peki ne işi var Pervin’in sokakta. Ya evden kaçtı veya sokağa terk edildi. Tam 42 bin çocuk, koca bir şehir. Ağırlığı Büyükşehirlerde de olsa da muazzam bir kalabalık. İyi de kim o yaşta evden kaçmak, ana kucağından ayrılmak ister ki? Hangi şartlar bu masumları sokağın acımasızlığına terk ediyor. Cennetasa evlerimize ne oldu bizim. Koruyan, kollayan, gözeten büyüklerimiz nerede. Birinin öfkesinden koşup sığındığımız şefkatli kucakları ne zaman kaybettik. Sadece aile terbiyesi değil, sokağın terbiyesi altında yetişen bir nesil vardı bu ülkede. Mahalle baskısı, sokak baskısı vardı ve faydalıydı o zamanlar. Tarkan’ı Kara Murat’ı okumak için bile üç mahalle uzağa gitmek zorunda kaldığımı hatırlarım. Komşularım vardı, hepsi evladı gibi görür ve severdi beni. Ayıp, günah gibi kavramalar vardı hayatımızda. Hikâyeler, masallar okunurdu, hayallerimiz vardı. Büyüğe saygı vardı. Çocuklar çok seviliri el üstünde tutulurdu. Hasta bilinir, sağ bilinir, cenaze el birliği ile kalkardı. Kimse evinden ayrılmak, sıcak yuvadan çıkmak, ana kucağından uzak düşmek istemezdi. O zaman, nereden çıktı bu 42 bin yersiz yurtsuz, hatta suç işlemeye meyleden yavru? Aile içi şiddet, diyalogsuzluk, yalnızlık, boşanmalar, parçalanmış aileler, nene-dede yokluğu, mahallenin vurdumduymazlığı, özenti, cehalet, fakirlik v.s Peki, sokağa düşen çocukları nasıl tehlikeler bekliyor. Şiddete maruz kalıyorlar, suiistimale açık yaşıyorlar, suça teşvik ediliyorlar, İnsan tacirlerine satılıyorlar, organ mafyasının eline düşüyorlar Ya kalıcı bir hastalıkla yaşıyorlar veya dayanamayıp genç yaşta ölüyorlar. Her türlü kötü alışkanlığın pençesinde kanserli bir organ haline geliyorlar. Belki gündemi değil ama ben yine de yazayım dedim. Belki kurbanda yeni nesiller sokağa düşmesin diye, size gelip yardım talep edenler olur. Mümkünse onları boş çevirmeyin.
<< Önceki Haber SOKAK ÇOCUĞU PERVİN! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER