Modern ilkellik


Öyle bazı şeyler vardır ki; var oldukları sürece ne denli önemli ve hatta yaşamsal olduğunu fark etmeyiz. Ancak ne zaman yoksun kalırsak değer ve önemini o zaman derin bir biçimde hissederiz. Bunların en başında şüphesiz sağlığımız gelir. Ancak sağlık kadar olmasa da başka önemli şeyler de vardır. Bunların başında galiba evlerimizde ve işyerlerimizdeki elektrik geliyor. Bu hafta başında iki gün elektriğimiz kesilince; tam anlamıyla elden ayaktan oldum ve bozguna uğradım. Aslında elektrik kesilmelerine (her Türk vatandaşı gibi) fazla yabancı değilim. Bir zamanlar elektrikler sürekli kesilirdi. Bazen program uyarınca kesilirdi; bazen sürpriz yapardı. Türkiye'nin mecazi de olsa 70 sente muhtaç olduğu yokluk günlerinde; elektrik kesilmelerinin ardında "tasarruf" dürtüsü de olurdu. Fakat son yıllarda bu yoksulluk zincirini kırdıktan sonra; benzer elektrik kesintileri doğrusu anlaşılmaz ve üzücü oluyor. Xxxxxxxxxxxxx Geçtiğimiz aylarda; hemen her gece saat 1'den sonra elektriklerimiz gider ve bir süre sonra geri gelirdi. Kesinti süresi; 20 dakika ile bir saat arasında olurdu. Bazen de biz uyuduktan sonra kesilirmiş. Bunu elektrik geldiği zaman yanan ve sönmeyen pikabımın kedigözünden anlardım. Fakat bu hafta başında; iki gün gerçek anlamda perişan olduk. Pazartesi sabahı bir uyandık ki; ev buz gibi. Elektrikler gitmişti ve buna bağlı olarak kaloriferler yanmıyordu. Kombili evlerin böyle problemleri (!) var. Ocak çalışmıyordu. Çamaşır yıkamanın hazırlığı yapılmış ve çamaşırlar dağ gibi yığılmıştı ama bir türlü başlayamıyordu. Televizyon izleme olanağı yoktu. Dünya birbirine girmişken tümüyle bu sürecin dışında kalmıştık. Evde fazla oyalanmadan "Elektrik arızayı siz arayın" diye kendimi sokağa attım. Evdekiler de yanlış bir numaraya takılmışlar. Sürekli "meşgul" çalmış. Neyse öğlenden sonra saat 16.00'ya doğru elektrikler gelmiş. Sevinci düşünebiliyor musunuz?.. Fakat aynı dram bir gün sonra da yaşandı. Ben gene sabahtan "kaçtım" (!) "nasıl olsa akşamüstü elektrik gelmiş olur" diye düşündüm. Heyhat... (Nuray Mert'in kulakları çınlasın.) Akşamüstü eve geldiğim zaman elektrik yoktu ve hayatımız altüst olmuştu. Dram (!) asansörün çalışmamasıyla başladı. Eve bir girdim ki; "buzhane..." Gene ne televizyon var ne müzik var... Kedi yavrusu lakaplı pilli radyomu ortaya çıkardım ama neredeyse Türkçe sözlü hafif müzik ve arabeskten başka bir şey yok. O şarkıların güfteleri de bir başka komedi. İlköğretim birinci sınıf öğrencileri; bunları "manzume" diye yazsalar hocaları kulaklarını çeker herhalde. Derken hava kararmaya başladı. Evde ne kadar mum varsa yaktık ve iki ışıldağı devreye soktuk. Gene de ne bir şey okuyabiliyorsunuz ne evdekilerin yüzlerini görebiliyorsunuz. Bu arada elektrik arızanın doğru numarasını bulmuştum. "Şu şu bölgede elektriklerin kesildiğini biliyoruz" diyorlardı. Bunun nedeni kofra arızasıymış. Tamiratı yapamamalarının nedeni de Necmettin Erbakan'ın cenazesiymiş. Güvenlik güçleri izin vermemişler... Neyse saat 20.00'de elektriklerimiz geldi ve bizler de modern dünyaya katılmış olduk... Ancak anlayamadığım husus; bu kofraların otomatik olarak devreye giren yedeklerinin olup olmadığı idi. Bu "kofralar" (her neyseler) dünyanın her yerinde aynı kofralardır ve her yerde arıza yapabilirler. Ancak anlaşılan yedekleri otomatik olarak devreye girer ve vatandaşları perişan etmezler. Üstelik sattıkları ve dağıtımını yaptıkları elektrik hiç de ucuz değil. Xxxxxxxxxxxx Bundan yıllarca önceydi. ABD'de daha doğrusu New York'ta; elektrikler birkaç saat kesilmişti de yer yerinden oynamıştı. İnsanlar asansörde kalmışlar dükkânlar yağmalanmıştı. Kırılmadık vitrin, yağmalanmayan dükkân kalmamıştı. Daha sonra; işin tazminat faslı başladı. ABD'li avukatlara gün doğmuştu. Elektrik idaresinden yerel yönetime kadar her yerden tazminat talepleri başlamıştı. Hatta bu arada federal devletten tazminat isteyen avukatlar da çıkmıştı. Tazminat isteyenlerden önemli bir bölümü malları yağmalanan dükkân sahipleriydi. Sanıyorum bunlar paralarını son kuruşuna kadar hatta biraz fazlasıyla aldılar. Fakat bir de rahatsızlananlar ve "psikolojilerinin bozulduğunu" iddia edenler vardı. Bunların taleplerinin nasıl karşılandığını anımsamıyorum. Acaba bizde de böyle bir tazminat süreci işleşe; elektriklerin kesilmesi biraz azalabilir mi; bu işle uğraşanlar daha dikkatli ve özenli olmaz mı? Xxxxxxxxxxxxx Gazetenin yayın politikası gereği; haftalık yazımın 3'ten 2'ye inmesine henüz alışamadım. İki yazı arasında 5 gün olması; güncelden, iyiden iyiye kopmama neden oluyor. Son derece önemli olaylar gerçekleşiyor, bunlar hakkındaki düşünce ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak için günler geçmesi gerekiyor. Yönetici arkadaşlara bu duruma bir çare bulmalarını rica ettim. Belki yazılarımın günlerini değiştirecekler. Sizleri de elbette haberdar edeceğiz.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER