'Yangına körükle koşan itfaiyeci'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Ekim 23 2020
"Yerleşiklerin altın ve dövize kayma eğiliminin ana sebebinin Türkiye’deki politik alandaki krizin ve büyük bir güvensizliğin olduğu gerçeğine Merkez Bankası’nın faizi yüzde 25’e çekerek bile önlem alması olanaklı değil. Türkiye’de siyaset normalleşmeden parasındaki değer kaybı süreci durmayacaktır."
Uğur Gürses | ugurgurses.net
Yangına körükle koşan itfaiyeci

Zaten sorunlu olan ve pandemi nedeniyle ödemeler dengesinde apaçık bozulma olacağı belli olan bir dönemde; döviz borçlusu bir ekonomiye devasa bir kredi pompalaması ile TL sürüldüğü, ötesi bankaları zorla kredi vermeye zorlayan koşulların yaratıldığı, hatta bu kredilerin ucuzlatıldığı bir politikanın parçası olan bir merkez bankası; hem kendi parasındaki sert değer kaybının hem de devasa bir rezerv kaybının altında kalır.

Devamında da “mış gibi yaptığından” itibarı da kalmaz.

Geçmişte “yangına geç kalan itfaiye” rolünde iken, son birkaç yıldır siyasi direktifle “yangına körükle giden itfaiye” rolü üstlendi. Türkiye’de son dönemde olan bu. Siyasi direktifle iş yapan bir merkez bankasının ülke ekonomisinin başına ‘öreceği çorap’ budur.

Merkez Bankası Ekim ayı toplantısında, piyasa analist ve ekonomistlerinin beklediklerinin tersine faiz artışı yapmadı.

Öyle bir hava oluşturmuştu ki; 22 Ekim Perşembe günü yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına girmeden bir önceki gün, piyasaya verdiği paranın ortalama faizini yüzde 12.5’e getirdiğinden, PPK toplantısında yüzde 10.25 olan politika faizini de yüzde 12-12.50 gibi bir seviyeye çekeceği düşünülmüştü.

Banka faiz arttırmadı. Toplantı özetini içeren metinde ise tam bir “geveleme” var.

Kimse Merkez Bankası’nın “tepki fonksiyonunu” bilmiyor, tahmin edemiyor. Tam sandıkları anda bile yanılıyorlar.

İşin kötü tarafı, Merkez Bankası, sözüm ona “sıkılaşma” için manevra alanı yaratmak için Geç Likidite Penceresi (GLP) faiz

Bu haberler de ilginizi çekebilir