Bazı Ayetler Üzerine - 1

Abdullah Aymaz

Abdullah Aymaz

10 Ağu 2020 12:43
  • “Doğrusu insanlar için kurulan ilk (ibadet) ev(i), elbette Bekke’deki (Mekke’deki) o kutlu ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan binadır. Onda âşikar deliller var; İbrahim’in makamı var. Ona sığınan eminlik bulur. Yoluna gücü yeten her kimsenin o binayı Allah için Hac etmesi insanlar üzerine borçtur. Bunu tanımayan olsa da, Allah bütün âlemlerden müstağnidir.” (İmran / 96)

    Mekke’nin adı evvelce (Bekke) idi. Yeryüzünde bir Allah’a ibadet için, ilk tesis edilen bina oradadır. Hz. Adem, Şit ve Nuh Peygamberler tarafından oranın ibadet yeri edinildiği rivayet edilir. (Mirat’ül Harameyn, Eyüp Sabri Paşa  I. Cilt 138, 152. Sayfa) 

    “Hani Biz İbrahim’e binanın yerini göstermiştik. Ona demiştik ki: Bana hiçbirşeyi ortak koşma; evimi tavaf edenlere ve ibadet için duranlar, rüku ve secde edenler için temizle.” (Hac  / 26)

    “Hani İbrahim ile İsmail, Kâbe temelllerini yükseltirken dua etmişlerdi.” (Bakara  / 127) 

    Carlyle, (Peygamber Sıfatında Kahraman= Kahraman Muhammed)  adlı eserinde, Ceciliş, adındaki Romalı tarihçinin Kâbeyi ziyaret ettiğini, onun dünyadaki en eski ve en mukaddes mâbed olduğunu beyan ettiğini yazar. Romalı tarihçi bu eserini miladdan 50 sene evvel yazmıştı. Kur’an’da  “Beyt-el-atîk” (Hac 29-33)  “eski, atik bina”  denmesi Kabe’nin antikite kıymetini ifade eder. Bu kıymet onun sonradan birkaç defa yapılmış olmasıyla değişmez. Çünkü asıl değer, mimari üslûbunda değil, manevi mahiyetindedir.
    Tekvin’de Geçen “Beer Scheba”  Zemzem Kuyusu olsa gerektir. (Tekvin, 21/15-19) 

    * * *

    “Bu EMİN  BELDE’ye  (Mekke’ye) yemin olsun ki” (Tîn Suresi, 95/3) 

    Mekke hakkında “beled-i emin” tabiri kullanılması düşündürücüdür. Çünkü,  Kudüs, müteaddit defalar yabancılar tarafından istila edilen ve tahrip edilmiş ve bu suretle Allah’ın gazabına uğramış olmasına karşılık Mekke, Kabe’yi tahrip maksadıyla gelen Habeşîlerden, Allah’ın yardımı ile  kurtulmuştu ki, bu kıyas, Allah’ın teveccühünün artık Kudüs’ten Mekke’ye  döndüğünü gösterir.

    * * *

    İslamdaki zekat  ve  sadakalar…  Sosyal  Yardımlar…
    İspanyalı Vives 1526’da sosyal yardımı, sıradan bir sadaka şeklinde çıkarmıştır. Ondan sonra İngiltere bunu ele almıştır. Vives, bunu Endülüs Müslümanlarından öğrenmiştir. 
    Hülagu Bağdat’ı alıncaya kadar İslamî  hükümetler zekatı toplayıp fakirlere veriyorlardı. O zaman idare gayri Müslimler eline geçince, zekatın direk sadece Müslüman  fakirlere verilmesi için fetva verildi. 
    “Onlar cimrilik ederler. Herkesi cimri olmaya sevk edenler ve Allah’ın kendi kereminden verdiğini gizlerler.” (Nisa / 36)

    * * *

    “Şarap ve kumarla şeytanın yapmak istediği tek şey, sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmaktır…” (Maide Suresi, 5/91)

    Rus Dükası Vlademir I. Mevcut dinler hakkında malumat edinmiş ve İslamiyeti makul bulmuş ise de, Kazan tarafından getirttiği hoca, domuz eti ile şaraba cevaz vermediği için, teessüf ederek  “Domuz eti ve şarap hayat şartlarındandır. Ruslar onsuz yaşayamaz.”  demiş ve İslamiyetten sarf-ı nazar ederek Rum Ortodoksluğunu kabul etmiştir. (M. 977)  

    Yasak ayeti gelmediği için  Uhud şehidleri arasında, gece içki içenler de mevcuttu… Yasak ayeti bu harpten sonra gelmiştir… İnsanların eğitiminde tedrîcilik şarttır… Kur’an 23 senede tamamlanmıştır. Farzlar ve haramlarla ilgili hükümler bir anda gelmemiştir…

    * * *

    “Ey iman edenler! Şarap, kumar… putlara kesilen sunaklar fal okları, şeytana ait murdar işlerden  başka bir şey değildir, bunlardan sakınıp geri durun ki, felâh bulasınız.” (Mâide Suresi, 5/90)

    İki sebep: I-Aphrodite devrinden kalma heykellerin cinsi cazibeyi tahrik etmesi, diğeri putperestlerde ve Hind dinlerindeki timsallere, Hristiyan dinindeki İkon’lara tapmanın tek hakikate gölge olmasıdır. Afrika’da altın kıyı yerlileri iyi ruhları celbetmek, fena ruhları kovmak için her tarafı acayip heykellerle doldururlar. Vaktiyle Ka’de’de 360 put vardı… Üstad Bediüzzaman Hazretleri, gölgeli (heykel) ve gölgesiz (resim, fotoğraf) gibi şeyler için ya zalimlerin heykelleri gibi taşlaşmış zulüm, ya riyakârların heykelleri gibi cesetleşmiş riya, ya çıplak kadın heykeli gibi kötü arzuların dondurulmuş şekli veya habîs ruhları çelbedip çeken tılsımdır.” diyor…

    * * *

    İnsan Hakları ile ilgili âyetler karşısında…
    1789’da Fransız ihtilalcileri meşhur 17 maddelik (İnsan Hakları Beyannamesi)ni neşretmeden evvel, başka milletlerin hukuku arasında İslam Hukukunu da incelemişler. Beyannameyi tanzim edenlerden La Fayette, (Lafayette) İslam hukukunun genişliğini ve hürriyetini görünce bu dini neşreden Zata (S.A.S.)  hayranlığından: “Ah! İlhastre Arabe, gloire a toi. Tu as trouve’ la Justice elle-meme.”  “Ey şanlı Arap! Şeref sana, adaletin ta kendisini bulmuşsun” demişti. 

    * * *

     “Rabbin dileseydi, yer yüzündeki insanların hepsi iman ederdi. Öyle ise sen insanları mümin olsunlar diye zorlar mısın? Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan iman getiremez. Allah, kendisini aklına getirmeyenlerin kalplerini karartır.” (Yunus /  99-101)
    “Allah dileseydi, elbette insanlara hep birden hidayet buyururdu.” (Ra’d / 31)

    Abdullah Aymaz 
    10 Ağu 2020 12:43
    YAZARIN SON YAZILARI