Nostra Aetate Deklarasyonu’nun 60. Yıldönümündeki Açılış Konuşmasını sizlere arz etmek istiyorum:
Sayın Kardinal, Değerli Episkoposlar ve Kıymetli Katılımcılar,
Bugün, dinlerarası ilişkiler tarihinde çığır açan Nostra Aetate deklarasyonunun 60. yıl dönümünü anmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. 28 Ekim 1965 tarihinde II. Vatikan Konsili tarafından kabul edilen bu tarihi belge, Katolik Kilisesi'nin Hıristiyanlık dışındaki dinlere yaklaşımında köklü bir paradigma değişikliğini temsil etmiştir.
Nostra Aetate'nin en dikkat çekici özelliklerinden biri, Müslümanlardan bahsederken kullandığı "muslimos" ifadesidir. Bu Latince terim, Müslümanları tam da kendilerini tanımladıkları isimle anması bakımından derin bir saygının ve tanımanın ifadesidir. Deklarasyon, Müslümanları "tek bir Allah'a ibadet edenler" olarak tanımlarken, Allah'ın güzel isimlerinden dördünü özellikle vurgular: El-Hayy (Diri Olan), El-Kayyum (Kâinatı Ayakta Tutan), Er-Rahman (Sonsuz Merhamet Sahibi) ve El-Kadir (Her Şeye Gücü Yeten). Bu teolojik hassasiyet, deklarasyonun ne denli derin bir anlayışla hazırlandığının göstergesidir.
Deklarasyonun üçüncü maddesi, Hz. İbrahim'e dayanan ortak inanç mirasını vurgularken, geçmişte yaşanan çatışmaları geride bırakarak geleceğe yönelik bir vizyon sunar. "Geçmişte Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında pek çok düşmanlık ve savaş yaşanmış olsa da, bu kutsal konsil herkesi geçmişi unutmaya ve samimi bir şekilde karşılıklı anlayış için gayret göstermeye" davet eder. Bu çağrı, sadece hoşgörü değil, aktif bir işbirliği önerisini de içermektedir.
Değerli katılımcılar, Nostra Aetate'nin öngördüğü bu vizyon, altmış yıl sonra bugün, Almanya'da, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ve dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan gerçekliklerle ne kadar örtüştüğünü görüyoruz. Her iki dinin mensupları - Hristiyanlar ve Müslümanlar - Nostra Aetate'nin çizdiği ufuklar içerisinde, yaşadıkları toplumlarda herkesin faydasına hayır işlerini yürütebilmektedirler. Kur'an-ı Kerim'in vizyonuna uygun olarak, "Hayırlı işlerde birbirlerinizle yarışınız." (Mâide Suresi, 48. Ayet). Bu ortak çaba alanları - özgürlük, barış, ahlaki değerler ve sosyal adalet - sadece teorik bir yaklaşım değil, somut projeler etrafında buluşmayı mümkün kılmaktadır.
Hizmet Hareketi, bu vizyona verilen yanıtların en dikkate değer örneklerinden biridir. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 9 Şubat 1998 tarihinde Papa II. Jean Paul ile gerçekleştirdiği tarihi görüşme, Nostra Aetate'nin ruhunun yaşayan bir örneği olarak tarihe geçmiştir. İki liderin insanlık ve dünya barışı için vardıkları mutabakat, dinlerarası diyaloğun ne düzeyde ilerleyebileceğini gösteren somut bir örnek teşkil etmiştir.
Bugün, Nostra Aetate'nin 60. yıl dönümünde, bu belgenin vizyonunun hâlâ ne denli geçerli olduğunu görüyoruz. Günümüz dünyasının karşı karşıya olduğu sorunlar - terör, aşırılık, önyargı ve kutuplaşma - bu diyalog ve işbirliği yaklaşımının ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir. Deklarasyonun mirası, sadece geçmişin değil, geleceğin de rehberi olma potansiyelini taşımaktadır.
Bu anlamlı yıldönümünde, Nostra Aetate'nin öngördüğü yolda ilerleme kararlılığımızı yenileyerek, yeni nesillere bu değerli mirası aktarma sorumluluğumuzu hatırlayalım. Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam başta olmak üzere farklı dinlerin mensupları olarak, ortak değerler etrafında buluşarak, daha barışçıl ve adil bir dünya inşa edebiliriz.
Hepinize saygılar sunuyorum