Öyle Hassas Bir Ölçü ki...

Abdullah Aymaz

Abdullah Aymaz

05 Kas 2019 11:45
  • Üstad Bediüzzaman  “Kur’an kainatı okuyor” diyor. Kur’an-ı Kerim ise, “Rahman Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı talim etti. Güneş ve Ay, bir hesap ile hareket ederler. Yıldızlar ve bitkiler hep secdededirler. Göğü bu âhenkle O yükseltti. Ve bu mizanı koydu ki, siz de ders alıp ölçü dışına taşmayın. Öyleyse siz de tartıyı adaletle yapın. Sakın teraziyi, dengeyi aksatmayın.” (Rahman Suresi, 55/1-9) buyuruyor. Zaten Cenab-ı Hak herşeyi hassas bir âhenk ve düzenle, ölçü ve dengeyle yaratarak, samanyollarından güneş sistemlerine ve arzdaki elementlere, tâ  insanın gözbebeğinin perdelerine, gül goncasının yapraklarına, mısır sümbülünün gömleklerine ve kavunun çekirdeklerine kadar iç içe daireler gibi cüz’î ve küllî hükmünde aynı intizam ve sanat güzelliğinde tam bir hikmetle tasarruf ve icraatta bulunmaktadır. Bizim de fiillerimizde, davranışlarımızda aynı fıtrî güzelliğe uymamız, ölçüden, adâletten aşıp taşmamamız lâzım.

    Bu hususları izah ederken merhum Ali İhsan Tola Ağabeyimiz şöyle demişti: “Bir sperm, ancak beş bin defa büyütülünce, bir saç teli kadar olur ve kıpırdadığı fark edilir. Daha sonra insan olacak o küçücük şeyin içinde her organ aslında mevcuttur. Her organ bir elementten bir madenden yaratılmaktadır. Kalb mıknatıstan yapılır… Mıknatısta artı, eksiye gelince çekiyor, cezbediyor ve celbediyor. Artı artıya gelince, itiyor… Kalbin atışları buna bağlı. Soğan-sarımsağın yanında mıknatısın çekme kabiliyeti gider…  Ama mıknatıs sirkeye sokulursa çalışır. Onun için sirkenin eksikliği kalb için krize sebep olabilir. Ritim bozukluğu sirkeyle düzelir. Unutmayalım SİRKE  BULUNMAYAN  EV  FAKİRDİR. Sirke ise, her meyvenin kabuğundan imâl edilir. Göz fosfordan… Beyin gümüşten… Cevizde gümüş vardır. Beyindeki gümüş eksikliğine karşı ceviz yemek gerekir…

    “Evet spermde her organın maddesi vardır. Acaba beş bin defa büyütüldükten sonra sadece kıl kadar görülebilen spermde bunu ölçecek bir terazi var mı? Nano teknoloji bile buna yeter mi? Ama meleklerin elinde bu terazi var. Şu anda eczanedeki ilaçlarda böyle bir ince ve hassas ölçü var mıdır? Meleklerden bu sırrı almak için, melâike gibi ilhama açık olmak gerekir… Şimdi yeni doğan bazı bebeklerdeki acaip garâib şekiller ve durumlar hormonlu yiyeceklere benziyor… Yanlış müdâhaleler, ölçüsüzlükler bu hale getiriyor. Rahman Suresinde belirtildiği gibi zerrelerden kürrelere kadar her şeyde bir mizan, bir ölçü var ve çok hassas… Sırf ticarî gayelerle ‘Mama, anne sütünden daha faydalıdır’ diye bir reklam vardı. Ama bunların terazisi bozuk… Tedavî şekillerini  de değiştirmek ve anne sütüne dönmek gerekiyor.

    “Aslında hâzık hekimin hangi maddeden yaratıldığını bilmesi gerekiyor. Bu kainat Cenab-ı Hakkın eczahane-i kübrası… Doğum kontrolü haplar, çeşitli kanser tiplerini tetikliyor ve rahatsızlıklara zemin hazırlıyor. Buğday  genleriyle oynama ve katır gibi kısır hâle getirilmiş hibritler, doğumlarda düşüklere sebep oluyor. Kur’an-ı Kerim’in de Rahman Suresinde dört defa MÎZAN  yani ölçü, ölçü, ölçü, ölçü… buyrulmuş…

    Elmalılı tefsirinde bu “MİZAN” hususunda şöyle deniliyor: “Eskiler bunun yalnız yeryüzünde kullanıldığını zannediyor idiyseler de, sema ve yerdeki bütün cisimler hakkında geçerli genel bir kanun olduğu ve astronomi ilmi bakımından hususî bir önemi bulunduğu artık anlaşılmıştır. Bununla beraber GENEL  DENGE  KANUNU  yalnız cansız, duygusuz ve fizikî olan çekim kanununa hasredilmeyip kimyevî ve ruhî münasebetleri dahi içine almak üzere adalet kanunu adıyla daha kapsamlı olarak izah edildiği takdirde, faydasının daha fazla olacağı âşikardır. Bu, her şeyi eşya arasında lâyık ve münasip olduğu yer ve mertebeye koyma demektir.”

    Buna uyulmadığında cezası da çok ağır olur. Medyen halkına Şuayb Aleyhisselam şöyle demişti: “Ey halkım! Ölçü ve tartıyı dengi dengine tam tutun, halkın hakkını yemeyin ve ülkede müfsitlik ederek fenalık yapmayın. Eğer mümin iseniz, Allah’ın helâlinden bıraktığı kâr, sizin için daha hayırlıdır. Ben sadece sizin iyiliğinizi düşünerek öğüt veriyorum, yoksa sizin üzerinde bir bekçi değilim. (…)  Ey  milletim! Siz var gücünüz ile elinizden geleni yapın, ben de vazifemi yapıyorum. Zelil ve perişan eden azabın kime geleceğini ve asıl yalancının kim olduğunu yakında bilip öğreneceksiniz. Gelecek azabı gözleyip bekleyin, ben de gözlüyorum.’  Azap emrimiz gelince, tarafımızdan bir  lütuf olarak Şuayb ve beraberindeki müminleri o azaptan kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç ses bastırıverdi de diyarlarında çöke kaldılar.” (Hûd Suresi, 11/85-95)

    Bu ikazları, her sahada unutmayalım, fıtrî davranışları terk etmeyelim… 

    Abdullah Aymaz 

    05 Kas 2019 11:45
    YAZARIN SON YAZILARI