Olanlar, hakkımızda inayet tecellisidir

Ebu Abdurrahman

Ebu Abdurrahman

06 Nis 2017 16:47
  • Üstad Bediüzzaman Hazretleri hapisane içi  mektuplarında,  yaşanılan süreçleri şöyle değerlendiriyor:

    “Hâdiseye  (hapse girmemize) sebebiyet verenlere itap edip onları, azarlamayınız. Bu musibetin geniş ve dehşetli planı çoktan kurulmuştu. Fakat, mânen pek çok hafif geldi. İnşallah, çabuk geçer. “Sizin başınıza hoşlanmadığınız bir şey gelmişse, ümit edilir ki, o şey sizin hakkınızda hayır olur.”  ( Bakara  Suresi, 216. âyet)  âyetinin sırrıyla, müteessir olmayınız. 

    “Tahmin ederim, şimdi küre-i arzda, kalben, ruhen ve fikren, Risale-i Nur talebelerinden daha az sıkıntı çeken yoktur. Çünkü; kalb, ruh ve akılları, iman-ı tahkîkî nurlarıyla sıkıntı çekmezler; maddî zahmetler ise, Risale-i Nur dersiyle hem geçici, hem sevaplı, hem ehemmiyetsiz, hem hizmet-i imaniyenin başka bir kanalda inkişafına vesile olmasını bilerek şükür ve sabırla karşılaşıyorlar. İman-ı tahkîkî, dünyada dahi saadet vesilesidir, diye halleriyle isbat ediyorlar. Evet ‘Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.’ deyip, metin olarak (dimdik ayakta durarak) bu fâni zahmetleri, bâkî rahmetlere çevirmeye çalışıyorlar.

    “Merhametlilerin en merhametlisi olan Cenab-ı Hak,  onların emsallerini çoğaltsın, bu vatana, şeref  ve saadet vesilesi yapsın ve onları da Firdevs Cennetinde ebedî saadete mazhar eylesin. Âmin!

    “….. Îmanî hizmetinizde kazandığınız ebedî sevaplar, ruhî ve kalbî faziletler ve sevinçler, şimdiki geçici ve muvakkat gamları ve sıkıntıları hiçe indirir kanaatındayım. Şimdiye kadar, Risale-i Nur talebeleri gibi çok  kudsî hizmette çok az zahmet çekenler olmamış. Evet, Cennet ucuz değil. Dünya ve âhiret hayatını imha eden küfr-ü mutlaktan kurtarmak, bu zamanda pek çok ehemmiyetlidir. Bir parça  meşakkat olsa da şevk ve şükür ve sabırla karşılamalı. Madem bizi çalıştıran Yaradanımız, Rahîm, ve Hakîmdir; başa gelen herşeyi rıza ile sevinç ile, rahmetine, hikmetine itimad ile karşılamalıyız.”
    “Madem her şey gidiyor ve gittikten sonra eğer lezzet ve keyif ise, boşu boşuna gider, bir hasret kalır. Eğer sıkıntı ve zahmet ise hem dünyevî ve uhrevî, hem böyle bir kudsî hizmet noktasında öyle bir lezzetli faydalar, var ki, o zahmeti hiçe indirir.”

    “Kader-i İlahî adâleti, bizleri Denizli Medrese-i Yusufiye’sine sevketmesinin bir hikmeti, her yerden ziyade Risale-i Nur’a ve talebelerine, hem mahpusları, hem ahâlisi, belki hem memurları ve adliyesi muhtaç olmalarıdır. Buna binâen, biz bir imanî ve uhrevî vazife ile bu sıkıntılı imtihana girdik. Evet yirmi otuzdan ancak bir-ikisi tâdil-i erkân ile namazını kılan mahpuslar içinde birden Risale-i Nur talebelerinden kırk-ellisi umûmen, istisnâsız mükemmel namazlarını kılmaları, lisan-ı hâl ile ve fiil diliyle öyle bir ders ve irşaddır ki, bu sıkıntı ve zahmeti hiçe indirir, belki sevdirir. Risale-i Nur talebeleri, fiilleriyle (yaşayarak) bu dersi verdikleri gibi, kalblerindeki kuvvetli tahkîkî imanlarıyla dahi buradaki ehl-i imanı, ehl-i dalâletin evham ve şüphelerinden kurtarmalarına vesile olan çelikten bir kale hükmüne geçeceğini İlahî rahmet ve inayetten ümit ediyoruz.

    “Buradaki ehl-i dünyanın bizi konuşmaktan ve temastan engel koymaları zarar vermiyor. Lisan-ı hal, lisan-ı kâlden (hâl dili, konuşma dilinden) daha kuvvetli ve tesirli konuşuyor. Madem hapse girmek terbiye içindir, milleti seviyorlarsa, mahpusları Risale-i Nur talebeleriyle görüştürsünler, tâ bir ayda, belki bir günde bir seneden ziyade terbiye alsınlar. Hem millete ve vatana, hem kendi geleceklerine ve âhiretlerine faydalı birer insan olsunlar. ‘Gençlik Rehberi’  bulunsaydı, çok faydalı olurdu. İnşallah bir zaman girer.” (On Üçüncü Şua) 

    Her şey ortada… Aslında değişen bir şey yok. Biz işimize, İman-Kur’an Hizmetimize bakacağız.

    E. Abdurrahman 
    06 Nis 2017 16:47
    YAZARIN SON YAZILARI