‘Son 15 Gün Uyutmuyordu Üstad!’

Fikret Kaplan

Fikret Kaplan

16 Nis 2022 11:34
  • Üzerimize sağanak sağanak yağan rahmet yağmurunun on beşinci günündeyiz… ‘Ne de çabuk geçti!’ deyip hayretle bakıyoruz geriye…  Yudum yudum içimize çektiğimiz bereketli günler hızla geçmiş… 

    Ramazanın bugünlerini ruhun ve kalbin rehabilitesi adına değerlendirebildiysek ne mutlu bize… Geldi, geçti işte…

    Ve… on beş gün daha duruyor önümüzde… 

    Kadir Gecesi’nin manevi havasını, ruhen, bedenen, hayalen ve aklen tam manasıyla belki yakalayabileceğimiz sayılı günler…  

    Bu günleri ve geceleri dolu dolu geçirmemiz gerektiğini bizzat yaşamıyla öğütlüyor bize Üstad Bediüzzaman…  

    "Ramazan'ın on beşinden sonra kendisi yatmazdı, bizi de yatırmazdı. Hatta çok gece kontrol ederdi. Eğer uyurken yakalarsa, bize su döker, uyandırırdı. Bizleri uyumamaya alıştırırdı. Mübarek geceleri ihya ettiğimiz zaman sabah namazını kılar, yatardık." diyor Bayram Yüksel Ağabey… 

    Hem, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ashabıyla birlikte tam da bugünlerde Bedir’e doğru yola çıkmış… 

    Ebu Cehil de orda işte… Bedir’deki fırsatı kaçırmamak için uyumuyor, Kâbe'ye koşuyor… Zalimleri masumlara karşı savaşa teşvik ediyor... Tellâllar çıkararak Mekke sokaklarında bağırtıyor... Eli silâh tutan herkesi kine davet ediyor... Ebu Leheb, gidemeyecek kadar hasta olduğu için yerine ücretle bir kiralık asker gönderiyor… 

    Çöl, sıcak, Ramazan ayı, Ashab oruçlu ve 150 km'den fazla bir mesafenin aşılması söz konusu… İlerliyoruz onlarla birlikte…

    Mikdad bin Esved (r.a) ayağa kalkarak yiğitçe konuşuyor:

    “Ey Allâh’ın Rasûlü! Biz, Mûsâ (as)’ın kavmi gibi ‘Sen ve Rabbin gidip savaşın!’ demeyiz. Aksine Sen’in sağında, solunda, önünde ve ardında düşman ile sonuna kadar çarpışırız!..” (Buhârî, Meğâzî, 4; Tefsîr, 5/4; Ahmed, I, 389, 428)

    Sa'd b. Muaz (ra) devam ediyor:

    “Yâ Resûlallah! Biz sana iman ettik. Seni tasdik ettik. Getirdiğin şeylerin hak olduğuna şahit olduk. Sana itaat edeceğimize söz verdik. İstediğin tercihi yapabilirsin. Biz sonuna kadar seninleyiz. Sana Kur’ân’ı indiren Allah’a yemin ederim ki Berku’l-Gımad’a kadar atını sürsen bizden bir kişi bile arkada kalmaz. İşte canlarımız; dilediğini al. İşte malımız; istediğin kadarını al ve istediğin yere harca. Hiç şüphesiz aldıkların, bizim için geride bıraktıklarından daha sevimlidir. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki bize şu denizi gösterip dalsan biz de seninle birlikte dalarız; içimizden kimse geride kalmaz. Yarın bizi, düşmanlarımızla karşılaştırsan asla hoşnutsuzluk göstermeyiz. Savaşırken sabır ve sebat göstermek, düşmanla karşılaşınca sadakatten ayrılmamak, bizim şiarımızdır. Umulur ki Allah, sana bizden gözünü aydın edecek şeyler gösterir. Yürüt bizi Allah’ın bereketine doğru!”

    Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem): 
    “Haydi, yürüyün Allah’ın bereketine doğru!” (İbn-i Hişâm, Sîre; İbn-i Sa’d, Tabakât; Beyhakî, Delâil; İbn-i Kesîr, Bidâye) diye buyurduğu Ramazan’ın bu bereketli günlerinde Hizmet gönüllülerinin gözüne uyku girmez zaten…  

    Bedir Muharebesinin evvelindeki son günün akşamındayız… çiseleyerek yağan bir yağmur hakim... Ashabın çoğu birer siper bulmuşlar… kendilerini ertesi günkü muharebeye en iyi şekilde hazırlayabilmek için istirahatteler…

    Yalnız Allâh Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) geceyi ağacın altında hep namaz kılarak ve ağlayarak geçiriyor:

    ‘Ya Rabbi, işte Kureyş! Kibir ve gurur ile geldi. Sana meydan okuyor, peygamberini de yalanlıyor.

    Allâh’ım eğer şu bir avuç Müslüman helâk olursa; bundan sonra yeryüzünde Sana ibadet edecek kimse kalmaz... Sen İslâm’ın bu ordusuna yardımını ihsan et!..’

    17. Ramazan günü… Sabahleyin iki ordu Bedir kuyularına doğru ilerliyor…

    Ve Yüce Allah (cc) Bedir Harbi’ni Kadir Gecesine denk getirerek melekleri yeryüzüne indiriyor… 

    Samimi Hizmet insanları Ramazan’ın bu on beş gününü nasıl rehavetle geçirebilir ki… Hapishanelerde zulümle inleyen yüzbinlerin inlemeleri varken onların gecesinde… Annesiz babasız kalan masum yavrucakların gözyaşları… Yardıma muhtaç yüzbinlerce ailenin muaveneti dururken yüreklerinde…

    Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) mübarek beyanları içerisinde:

    ‘Ya Rabbi, işte hasetçiler, kindarlar, zalimler ve dilsiz şeytanlar! Kibir ve gurur ile zulümlerine devam ediyorlar! Sen’in dinini, Peygamberinin namı Celili’ni her tarafta bayraklaştırmak isteyen masum insanları yok etmek istiyorlar.  

    Allah’ım dinine Hizmet etmeyi arzulayan, bu uğurda bütün sıkıntıları göze alıp Senin Peygamber’inin (sallallâhu aleyhi ve sellem) kardeşi olmayı isteyen samimi gönülleri muhafaza et. Acilen acilen o masumlara yardımını gönder. Kadir Gecesi’ne denk getireceğin bu günlerde onları meleklerinle destekle!..’ diye dua dua ilahi dergaha yalvaracakken bu geceleri boş geçirebilirler mi?

    “Bu mübarek Ramazan’da iştirak-i a’mal düsturu esasıyla, her bir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan bir melaike hükmünde, kırk bin diller ile yani kardeşlerin adedince manevi dilleri ile ettikleri ve edecekleri dualar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını o lisanlar adedince, Cenab-ı Erhamürrahiminden niyaz ediyoruz.” 

    Üstadımız, ağır hasta olduğu o son teravihinde bile bu vakitleri son derece dikkatli geçiriyor. 

    “Ramazan’ın tam on beşiydi. Teravih namazını Tahiri Mutlu ağabeyin arkasında kılıyorduk. Üstadımız fenalaştı. Namazı yarıda kesmek istedik. O ise ‘Yok, tamam kılacağız’ dedi. Teravih namazı bitince daha çok ağırlaştı. Yatağına götürüp yatırdık. Sungur Ağabeyle Cevşen okumaya başladık. Bize ‘Evlatlarım, evlatlarım, katiyyen müteesir olmayın. Risale-i Nur dinsizlerin belini kırmıştır. Risale-i Nur daima galiptir. Katiyyen merak etmeyin. Ben kemal-i ferahla gideceğim.’ (Bayram Yüksel) 

    Bediüzzaman, insanlığa Hizmet için her anında çırpınıp durduğu bu dünyadan yine bugünlerde… Şanlıurfa’da Kadir Gecesi’nin sabah erken saatlerinde… bir sahur vakti rahmet-i Rahman’a kavuşuyor… 

    Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) doğumu ve yeryüzünü şereflendirmesi… insanlığın O’nunla yeniden dirilişi de yine Ramazanın bu mübarek günlerinde (20 Nisan)... bütün insanlığa sırf rahmet vesilesi olması için gönderilen o yüce peygamber… (Enbiyâ,107)

    Son derece şefkatli ve merhametli O Rehber’i (aleyhissalâtü vesselam) iyi tanıma ve adım adım O’nun yolunu takip etme adına insanların tam da mukabelesiyle, orucu ve cömertliğiyle melekleşeceği Ramazan Ayı’nın mağfiret günleri… 

    “(Ey Resûlüm! Sen böyle onların üzerine titrerken) onlar hâlâ senden ve yolundan yüz çevirecek olurlarsa de ki: Bana (yardımcı ve destekçi olarak) Allah yeter. O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na dayandım, O’na güvendim ve O, (bütün kâinatın, bütün varlıkların idare merkezi olan) Büyük Arş’ın Rabbi’(bütün kâinatın mutlak Sultanı, bütün varlıkların yegâne sığınağı, besleyip yaşatanı, koruyup gözeteni)dir.” (Tevbe Sûresi, 9/129)

    Yani:
     
    “Ey insan ve ey insanlığın reisi, rehberi! Bütün mevcudat seni bırakıp fânilik yolunda yokluğa gitse, canlılar senden ayrılıp ölüm yolunda koşsa, insanlar seni terk edip mezarlara girse, gaflet ve dalâlet yolundakiler seni dinlemeyip karanlıklara düşse bile merak etme! De ki: Cenâb-ı Hak bana yeter. Madem O var, her şey var. O halde, gidenler yokluğa gitmedi. Kabre girenler başka bir âleme giderler. Allah, onların yerine başka vazifelileri yollar. Dalâlete düşenlerin yerine hak yolunu takip edecek itaatkâr kullarını gönderir. Madem öyle, O her şeye bedeldir. O’nun saltanatı her şeyi kuşatır. Ne asiler mülkünün hudutlarından kaçabilir, ne de O’ndan yardım dileyenler dermansız kalır!”

    Hasılı, böyle iç içe geçmiş mübarek zaman dilimleri önümüzdeki günlere iliştirilmiş duruyor… 

    Bu son on beş gün, insanlığa Hizmet sevdalıları için daha başka ve daha derin bir şekilde Allah’ın rızasını kazanma rampası… Rızasının nerede yattığını bulma uğrunda canını ve malını ortaya dökme zamanı… O karlı ticareti tam yakalama vakti...

    Bu fırsatı kaçırmamak lazım. Bir daha böyle bir bereketli bir ticaret elimize geçer mi geçmez mi bilinmez. Onun için bu son bir Ramazanmış gibi gecesiyle gündüzüyle iyi değerlendirmek lazım. Karşılığını ancak Rahman’ın takdir ettiği bu mukaddes Ramazan günlerinde bu karlı ticareti bereketli kazançlara dönüştürmenin yollarına bakmalı.
    16 Nis 2022 11:34
    YAZARIN SON YAZILARI