Aman O Elleri Bırakmayın!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

10 Eyl 2018 18:16
  • Medyaya, ancak bir elin parmakları sayısına düşmüş ülke liderleri ile mutlu birliktelik pozları veren Türk Siyasetçilerinin her geçen gün hareket zeminleri daralıyor. Devlet bütçesinden karşılanan yurt dışı bu seyahatlerin, ne kadar işe yaradığı ortada. Atılan taş, ürkütülen kurbağaya değmiyor. Damat Hazretlerinin, İngiltere'li meslekdaşı ile verdiği sevecen tokalaşma karesi, sadece, aile hatırası olarak kalmış. Bu kez de istediklerini alamamışlar. 

    Kurban Bayramı öncesinde Türkiye'de olan Katar Emiri, Saray Medyası'nın can simidi, kurtarıcı jokeri. İşler kötüye gidip, Dolar Yedi TL'yi zorlayınca, “Başkan, Katar Emiri ile görüştü! Her şey kontrol altında!” haberi sür manşet  veriliyor. Hazret, Bayram'dan beri ya ülkesine hiç gitmedi ya da bizim konserveden haber üreten medya camiası, Bayram öncesi resimleri tekrar yayınlıyor. Oldu olacak, adamcağıza Saray'dan bir oda tahsis edin, Katar işlerini, “Katar Ofisi!”nden idare etsin. Yol parasından kurtulmuş oluruz. Sayın Başkan'ın Katar Emiri'nin eline sarılışı bir garip. Sanki bütün umudunu Katar Himmetine bağlamış düşkünlüğü sergiliyor. 

    Kurban Bayramı'ndan bir kaç gün önce oturdukları ekonomik dayanışma masasında üç haftadır çakılıp kalmasalar gerek. Bu kadar süre insan, plajda dursa çürür be birader. Saray çok sıkışmış durumda. Verilen haberlerde, ortalık yıkılıyor. Ekonomik atılımlardan bahsediliyor. Katar, şu bizim bildiğimiz, İç Anadolu'ya koysak kaybolacak ve hiç akla gelmeyecek kadar küçük bir ülke değil mi? (Nüfusu, 2.258,283 yüz ölçümü, 11.558 metre kare) Bizim azizler, Ortadoğu'nun tamamı Katar'dan ibaret imiş gibi havalanıyorlar. “Saray” ismiyle açılmış Kara Delik, seksen milyonluk Türkiye'yi ne hale getirdi. On tane Katar ve benzeri ülkenin bu yıkımı durdurabilecekleri kanaatinde değiliz. 

    Katar Emiri'ni, en az hırslı bir magazin muhabiri iştahıyla yakın takibe almış durumdayım. Hiç kimse farketmese de, şu an için Türk Magazin piyasasının en popüler yüzü o. Yaz hararetine yenik düşüp Hacc ve Umre dönüşünde kendisini plaja atan dindar görünümlü sanatçılar bile bu kadar popüler değil. Gündemi takip eden birisi olarak, Türk Ekonomisinin tek kurtarıcısı gibi duran Emir'e ilgimi çok görmeyin!

    Sayın Başkan'ın, her fırsatta Rusya Lideri ile görüşmesi, Dolar fiyatları durdurulamayınca İran Liderlerine sığınması, gidecek fazla yerleri kalmadığı için. Suriye'de gerçekleşecek ciddi bir operasyonda Rusya-İran ittifakına dahil olmak için can atan Türkiye'nin yine oyun dışı kalacağı yüksek bir ihtimal. Suriye'den bir türlü istediğini alamayan-ne istediği de şu ana kadar netleşmiş değil- Türkiye'nin yorgun siyasetçileri, ABD'yi kızdırırak, çileden çıkarıp, Suriye'deki savaş oyunlarına girme gayretindeler ama, nafile. Suriye politikasında duygularına ve şahsi dostluklarına yenilen Saray Erkanı'nın “Aldatılmış, ihanete uğramış aşık!” sendromu, ABD'de dahil dünya siyasetinin çıkar kaleminde ciddi bir yer tutmuyor.

    Bu sütunda kaç kez yazdığımı hatırlamıyorum. Bir kez daha hatırlatıp, zihni iştahımı tatmin edeyim. İslami camiada yazıp-çizen, üçüncü sınıf teorisyenlerin yüz yıldır hazırlandığını iddia ettikleri BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) hikayeleri, eğer söz konusu ise ve bu planlar devreye sokulduysa, görünen o ki, Türkiye bu projede gösterilen yere oturmaktan başka bir seçeneğe sahip değil.Yer beğenme ve seçme gibi bir lüksü yok. Ekonomideki kötü gidişe, kanlı-canlı bir mazeret bulmak için ter döken Damat-Kayınpeder ekibi, Suriye'ye girmek için orada verilecek mal ve can kaybına şimdiden 'evet' demiş olsalar bile netice değişmeyecek.

    Bayram Tatili ile, kendisini unutturan ekonomik krizin günlük bombardımanı karşısında Damat-Kayınpeder'in sunduğu ekonomik reçeteler, piyasaların ateşini daha da yükseltti. Bana kalırsa, global ekonomi piyasalarına karşı, ev yapımı kür ve tarifelerin yetersiz kalacağı tahmin edilmeliydi. Kan kaybı bir türlü kesilmeyen Türk Ekonomisi için, kocakarı ilaçları ile tedavi gayretleri, görüldüğü üzere hastalığı daha da derinleştirmekten başka işe yaramadı. Şimdiye kadar kahve falı bakan, zar atan ve kafayı Astroloji ile bozmuş sosyete çöpçatanlarından da iyi haberler gelmiyor.

    Bu arada unutmadan, Sayın Başkan, koltuk değneği ve sadece seçim sezonlarında işe yarayan Milliyetçi Muhalefet Liderinin de elini sıkıyor, omuzunu sıvazlıyor. Düşüncesi ile birlikte canlı cenazeye dönmüş olan bu siyasi mevtanın, siyasi bir muhalefet sergilemekten çok, istenmeyen, üvey ve itilmiş-kakılmış durumlarına can ve baş ile sarıldığını görünce içimiz sızlıyor. Saray'ın memnuniyetsizliği ise bütün yüz çizgilerine yansıyor zaten. Bundan daha düşük seviyeli tahkir, küçümseme ve aşağılama mı olur? Saray yüzlerine tükürse, gökten Dolar yağıyor zannedip, döviz bürolarına koşuyorlar. İhtimal ki canlı cenaze, Saray'ın Katar Emiri'ne gösterdiği yakın ilgiden için için alınıyordur.

    Her fırsatta, Katar, Rusya ve İran liderlerinin ellerini sıkmayı ihmal etmeyen Sayın Başkanı görünce aklıma Nasrettin Hoca'nın o meşhur fıkrası geliyor. Hoca, alt katta eve giren hırsız ile yaka-paça birbirine girmişken, Hacı Anne yukarıdan “Efendi, baş edemiyorsan bırak hırsız gitsin!” deyince, takke-cübbe dağılmış Hoca aşağıdan “Ben onu bırakıyorum da, o benim salmıyor!” diye bağırır.

    Bizim devletlilerin ellerini sıkmak için can attıkları yabancı devlet başkanlarının işleri de zor. Resmi tören icabı sıkmak zorunda oldukları el sayısı o kadar çok ki! Fıkradaki “Hoca-hırsız!” tiplemesinde kimin kim olduğu üzerinde durmayın! Hırsız'a hırsız demenin suç olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz, ona  göre!

    Kadir Gürcan

    10 Eyl 2018 18:16
    YAZARIN SON YAZILARI