İktidar kendisini Saray ile sigorta etmiş olsa da devletlinin ne isteyip neden hoşnutsuz olduğunu anlamakta zorlanıyor. Çözüm sürecinde ikinci lige düşme hicranı mı dersiniz, Papa'nın Türkiye ziyaretinde iki adım geriden başı önünde kendini gizleme telaşı mı? Son haftalardaki mutsuzluk ve memnuniyetsizliğin asıl sebebi bunlar.
Papa'nın ziyareti Türkiye'nin bütün gündemini meşgul etti. Sipere yatıp hazretin her hareketine mana yükleyen işgüzar takımını kendi hüsn-ü kuruntu ve endişeleri ile başbaşa bırakalım. Onlar iflah olmaz. Hala kırık kol ile savaşıp, akıllarınca kefere ve fecereyi denize dökecekler.
Vatikanlı misafirin değişik mekanlarda yaptığı konuşmalardan birinde Saray'ın Papa Leo'nun sol omuz başından görünen profili ne iktidar ne de Saray'ın vermek isteyeceği görüntüler arasındaydı. Yukarıda bahsettiğimiz ikinci lige düşme akibeti ancak bu kadar iyi yakalanabilirdi. Hazret adeta “Şu düştüğümüz hale bak!” der gibiydi.
.
Siyasilerin bulundukları mekanlarda ya da tesir sahaları içinde ikinci pozisyon ya da yedeğe düşme korkuları çok derindir ve hiçbir şeye benzemez. Yıllar önce gazeteci bir dostum, şimdi vefat etmiş bir parti liderinin yakın korumalarını “Önüme geçip durmayın. Bu partinin lideri siz misiniz ben miyim, yahu!” diyerek nasıl haşladığını anlatmıştı. Parti liderinin kullandığı dil çok daha ağır idi ama, yazarınız onu biraz yumuşatarak almayı tercih etti.
Türkiye'ye uzun bir süreden sonra Papalık düzeyinde yapılan ziyaretin sembolik olmanın ötesinde bir manası yoktu ve bundan sonra da olmayacak. En azından Türk insanı açısından öyle. Hadiseyi ederinden fazlaya mal edip, ekonominin sırtına yeni bir yük ve ümmetin sırtına da yeni bir Haçlı Seferberliği (!) yüklemeyelim. Mevcut iktidara sırtını dayayıp radikal dini söylemleri ile gündem olan demode tipleri ciddiye almayın. Onları bulundukları halden kurtarmanın bir çaresi üretilemedi. Ahirzaman ve kıyamet senaryoları üretmekten ölümüne tad alıyorlar.
Tarihi geçmişe dayanan ütopyalar şimdi bağnaz ve ne dediğinden habersiz dar bir kesim haricinde kimsenin gündemini meşgul etmiyor. Kaldı ki yakın zamanda neredeyse bir asırdır gerçekleşmesine büyük manalar yükledikleri beklentilerinin gerçekleştiğini gördüler. Ayasofya'nın ibadete açılması da bu beklentilerin en büyüğüydü. Açılınca ne Avrupa bütünüyle yerin dibine battı ne de Türkiye Ayasofya'ya yüklediği büyük beklenti ve müjdelerle çağ atlayıp gelişmiş ülkeler kategorisine sıçradı.
Vatikan ve Papa konuşulduğunda akıllara ilk gelen harc-ı alem düşünce “Bizim niye hala halifemiz yok!” hayıflanmalarıdır. Müslüman toplumun mevcut halinden kurtulmasının tek sihirli kilidi hala ne olduğu konusunda kimsenin bir şey diyemediği işte bu halifelik makamı. Bir ihya edilirse bütün paslı kilitleri açacak şifre bulunmuş olacak. İsmi konmasa da Saray'ın gayr-ı resmi olarak lokal ve emaneten bu eksiği giderdiği iktidar meczubları arasında konuşuluyor ancak Papa'nın iki adım gerisinden yürümek herkesin iştahını kaçırdı. Kimbilir belki de bu görüntüyü “Hazret bu işi ariyeten ve mevsimlik iş olarak yapıyor, daha hilafet kadrosu açılmadı!” diyerek yorumluyorlardır.
Saray'ın sessiz sedasız geçiştirmeye çalıştığı ancak muvaffak olamadığı Papa ziyaretine iktidar ortağı limon sıkmakta gecikmedi. Çözüm sürecinde tek söz sahibi rollerinden cesaret alıyor olmalılar ki, Papa'nın ziyareti konusundaki rahatsızlıklarını gizleme ihtiyacı duymadılar.
Laf aramızda Saray, bir önceki Papa'nın cenaze merasimine katılmayarak “Haçlı ittifakı”na kafa tutmuş ve seçmen tabanının beklentilerine cevap vermişti. Öyle ya, Filistin meselesine içten bağlılığı ispat etme fırsatı kaçırılır mı? Nasıl olduysa Saray, Vatikan'lı misafirin Türkiye gezisine “Müsait değiliz, daha sonra bekleyelim.” deme fırsatı bulamadı ve iç politikanın emr-i vakisine boyun eğmek zorunda kaldı. Papa Leo'nun omuz başından beliren görüntü bunun en açık delili.
İktidar kanadının tansiyonlarını fırlatan Papa ziyareti kazasız belasız anlatıldı. Hiç merak etmeyin ne Heybeliada da yabancı bir okulun açılması ne de herhangi bir mabeddeki dini ritüel Türk insanının dini tercihlerini etkileyecek bir tesir uyarmaz. Bu yüzden kabalık ve hoyratlıktan medet umarak ev sahipliği nezaketinde kusur edimesin yeter.
Papa Leo bir haftalık gezisinde Saray'ı epey meşgul etti. Saray'ı düşürdüğü ikinci lig psikolojisi bir sonraki İsrail-Filistin krizinde telafi edilir. Ancak iç siyasette iktidar ortağı milliyetçi kanadın ikinci lige ittiği iktidar ve Saray'ın başını ağrıtmaya kararlı olduğu görünüyor.
Ha bu arada, İmralı'nın demokratik istek ve talepleri şu an için Saray duvarlarını dövmeye devam ediyor. Asıl cümbüş ve kıyamet bu talepler Saray İç Avlusu'nu vurmaya başlayınca kopacak! Bir kere formdan ve çaptan düşmeye gör, artık gelen vurur geçen vurur.