Daha derin kazın!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

22 Oca 2017 22:33
  • Kimsenin ne olduğunu anlayamadığı ve içine sindiremediği itiş-kakış, kavga-döğüş devam eden garip bir anayasa hazırlama süreci yaşıyoruz. Ortaya özürlü, bakım ve görüme muhtaç bir kanun mecmuası çıkacağında şüphe yok. 

    Akl-ı selim, semtine hiç uğramamış olanların “durun ne yapıyoruz!” şokuyla toparlanmalarını beklemek beyhude. İktidar milletvekilleri iradeleri ellerinden alınmış “başsız başsız adamlar!” gibiler. Muhalif bir söz değil, aritmik yüz mimiklerine bile izinli değiller. Baksanıza meclis içindeki oylama kabinine üçer-beşer girecek kadar birbirlerinden şüphe ediyorlar. 

    Siyasi sistemimizin muhalefet kanadı içler acısı. Ülkenin en kritik dönemlerinde, kendilerine en ihtiyaç hissedildiği demlerde, kronik-şahsi ikballerinin derdine düşüyorlar. Ülke bir yerden yuvarlanırken beş-altı bakanlık için siyasi facialara omuz vermek milliyetçi düşünceye nasip oldu. Doların zirve yaptığı böyle bir dönemde beş-altı bakanlığa tav olduklarına göre parti içi piyasa epey kötü olmalı. Dolar onları da vurmuş!

    Perde arkasında hangi hesapların yapıldığına vakıf değiliz. Kulislerde olup bitenleri kulağımıza fısıldayacak “içerden” kaynaklarımız yok. Şu kadar var ki, iktidarın, can çekişen milliyetçi kanattan istediği iki şey var: Başkanlığa gidecek yolda koltuk değnekliği ve şehir efsanesi olarak anlatılan milliyetçi-bürokratik kadro desteği. Dışarıdan görüldüğü kadarıyla nihai anlaşmaya varılmış gibi.

    Sistemi sil-baştan restore edip, her şeyi ile kontrol edip, dediklerini harfiyyen yaptırabilecekleri kurum ve müessese inşa edebilecekleri hayallerini kuruyorlar. Böylece şimdiye kadar yaptıkları ve bundan böyle yapacakları şahsi tasarrufları gizleyebilmeyi ümit ediyorlar. 

    Listenin başında, son üç yıldır insanlık suçu, soykırım ve savaş suçlusu olma gibi ağır töhmetlerden kurtulma geliyor. Uluslararası işlenmiş suçların, ülke içinde yapılacak kanuni değişiklerle temizlenebileceğine ikna olmuş görünüyorlar. Anayasayı oldu-bitti’ye getirme telaşları boşuna mı? Bu yüzden bütün maddelerde hemfikirler.

    Elbette ki, bu işler yetişmiş kadro, eleman ve kurum olmadan olmuyor. İktidar ve muktedirleri en çok zorlayacak olan şey, kafalarındakileri yaptırabilecek kadroları oluşturmak. İktidara acilen, pre-fabrik, gecekondu hızında kadro lazım. Onlar yetişene kadar taşeron işleri milliyetçi camia idare edecek.

    Gazetecisinden yazarına, sanatçısından sanatkarına herkesi hapse tıkan zorba iktidarların zorlanacağı ilk basamak istediği kadroları yetiştirmek. Üzerine üniforma geçirdikleri herkesi polis, eli çivi tutanları müteahhit ve mimar yaptıklarını zanneden garibanlar daha büyük bir felakete kulaç atıyorlar. 

    Milliyetçi camia bir asırdır inşa etmeye çalıştığı milli hassasiyetleri, mevcut ekibin gayretiyle, katledip gömmeye devam ediyor. Neyse ki, yalnız değiller; Siyasi İslam ile aynı çukura defnedilecekler. Ne diyelim? Daha geniş ve derince kazın...

    Kadir Gürcan
    22 Oca 2017 22:33
    YAZARIN SON YAZILARI