İhmalin Ağır Faturası

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

16 Mar 2020 12:48
  • Çin merkezli Koronovirüs ilk duyulmaya başladığında kimse, işin bu seviyeye gelebileceğini tahmin edemedi. Hayat standartları düşük ülkelerde bu tür salgın hastalıklara her yıl rastlanıyor olması, meselenin ötelenmesi için yeterli bir sebep olarak görüldü. İşi gevşeklik ve laubaliliğe vurmanın faturası bazıları için çok ağır oldu.

    Ortodoğu'daki suni gündeme çakılıp kalan ülkelerin konuyu anlama kabiliyetleri ise hiç yok. Kale önündeki tehlikeleri daha çok gol yiyerek savuşturanlar için kapalı devre yayın yapmak her zaman daha güvenli zannediliyor. Ne var ki, iletişim konusundaki gelişmeler, dikta idarelerin bu konforunu ellerinden alacak gibi.

    Ülkelerin dünya meselelerini kavrama ve yerinde müdahale kapasiteleri gelişmişlik durumları ile doğrudan alakalı. Hiçbir şey rastlantı değil. İlk şokun atlatılmasından sonra ülkelerin belli bir strateji içinde devreye soktukları kısa ve uzun vadeli eylem planları anlaşılabilir çareler sunuyordu; Kısa vadede koruyucu önlemler. Uzun vadede de aşının bulunması. 

    Virüsün duyulmaya başlamasından sonra, baskıcı ve müstebit idarelerin “Yabancı ülkelerin bir oyunu!” bahaneleri ancak bir hafta dayanabildi. İran'daki insanlık dramının tek sorumlusu mevcut idare. Nitekim, bir ay önceye kadar tehditler yağdırdıkları ülkelerden sağlık konusunda yardıma mecbur kaldılar. IMF'den acil yardım istemek bütün dünyayı nükleer silah ile tehdit eden İran için ağır bir sınav olacak. Dahası, mevcut idare, virüs ile alakalı olarak İran halkını yanılttığını da itiraf etti. 

    Ülkeler arası ilişkilerde belli bir seviyeyi yakalamanın önemi zor zamanlarda kendisini belli ediyor. Söylenen şeylerin kabul edilir olması biraz da buna bağlı. Yapacağınız makul tekliflerin ciddiye alınması da. İnsanların çaresizlikle birbirinin yüzüne baktığı bir ortamda, aşı ile alakalı sevindirici bir haberin hangi ülkeden geleceğinin bir ehemmiyeti yok. Önemli olan, herkes için ortak bir çözümün parçası olmanız.

    Hadiseyi, bilinen ve beklenen biyolojik silah teorilerinin bir uygulaması olarak hafife alanlar başta olmak üzere herkesin neşesi kaçtı. Türkiye'de değil ama, dünyanın diğer ülkelerinde benzin fiyatlarının düşmesine bile sevinemedik. Saatli bombaya rövaşata atmayı kahramanlık sayan kültürler için, işleri basite indirgemek ya da gayri makul öneriler sunmak garip durmuyor. Dünya Sağlık Örgütü, salgının ciddiyeti konusunda yeterince ikna edici açıklamalar yapmasına rağmen virüsün, komplo teori malzemelerine konu olmasına mani olamadı.

    Türkiye'den de konu ile alakalı, Paça Çorbası, hardal, meyankökü, mercanköşk gibi en yakın lokantadan ya da artık tabelaları kadar mekanları da köhneleşen attarlardan temin edilebilecek alternatif tıbbı malzeme ile evde üretilebilecek çözüm teklifleri gelmedi değil. Ancak sağlık örgütleri daha ucuz ve herkes için daha kullanışlı teklifleri gündemlerine almayı tercih ediyorlar. Aşı üretme gibi herkesin kolay anladığı türden şeyler. Öyle ya, çorbanın miktarı ayarlanamayınca, kalp, tansiyon ve kolesterolü dengelemek herkes için mümkün olmayabilir.

    Hastalıklar gibi ilaçların da ırk, din, dil ve etnik farklılığı olmuyor. Kullandığımız onlarca ilacın nerede üretildiği konusunda araştırma ihtiyacı duymuyoruz. Modern farmakoloji ve ilaç sanayiinin hedef kitlesi bütün dünya. Para kazanıyorlar ve acil durumlarda da çareyi üretmek için birbirleri ile yarışıyorlar. 

    Az gelişmiş ülkeler, büyük ve güçlü ülkelerin ürettiği aşı ve koruyucu tedavi tekliflerini yanlış anlama ve yorumlama konusunda da benzer reflekslere sahipler. Hatta bu savunma mekanizması, muhafazakarlık ve milliyetçiliğin olmazsa olmaz ilkeleri arasında sayılıyor. Dikta rejimlerin paralel dünyalarda oluşturdukları hayali dış düşmanlar, içe dönük politikaların hayat suyu. Günlük krizleri anlamak ve çözümün bir parçası haline gelme konusundaki başarısızlıklarının en büyük sebebi bu. 
    İran, Anti-Amerikan ve Batı karşıtlığı üzerine bina ettiği politikalarının bedelini çok ağır ödüyor. O kadar ki koca ülke, Ademoğlu'nun kargadan öğrendiği mesleği dahi usulüne uygun yerine getiremeyecek bir akıl tutulması yaşıyor.

    Bir hafta içinde borsaları perişan eden Koronovirüs haberleri önümüzdeki günlerde de ticari piyasa için sürprizler yapacak gibi görünüyor. Benzine olan talebin azalmasından dolayı fiyatlar inişe geçti. Türkiye ve Rusya dışında durumdan herkes memnun. Türkiye'nin cari harcamalarında belkemiği olan benzin bir türlü ucuzlamıyor. Diğer taraftan, petrol zenginliğini başka ülkeler için şantaj ve tehdit unsuru haline getiren Rusya ekonomisi için petrol fiyatlarının düşmesi Putin'in önüne yeni ekonomik krizler yuvarlayabilir.

    Virüsün piyasalarda oluşturduğu beklenmedik hareketlilik bazı iş kalemleri için tükeniş olurken, yeni bazı sektörlerin müjdecisi olarak da okunuyor. Türkiye'den yükselen “Paça Çorbası” teklifinin isim hakkını şimdiden almakta fayda var. Bütün dünyayı ilgilendiren bir sorun karşısında çorbada tuzumuz olsun. “Ah, ne günlerdi, kendi ilacımızı kendimiz üretmiştik!” deyip ne kadar muhafazakar ve milliyetçi olduğumuzu destanlaştırırız. Fena da olmaz hani!

    Kadir Gürcan
    16 Mar 2020 12:48
    YAZARIN SON YAZILARI