Türkiye; Sessiz Film!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

11 Şub 2018 15:40
  • Afrin Operasyonu her geçen gün daha lokal, daha sıradan bir Ortadoğu hadisesi olarak soğumaya devam ediyor. Verilen şehit sayısı ve çatışmaların yer yer şiddetlenmesi gündem olarak dünyanın dikkatini çekmeye yeterli değil. Perakende can kayıpları, belli bir yekünü bulmayınca ilgi çekmiyor. Güney sınırımızdaki patlama, çatlama ve roket tahribatlarına rağmen, Türkiye ciddiye alınmayan, kısa metrajlı sessiz film haline düşmeye mahkum.

    Yanlış hesap yapmaktan bir türlü kurtulamayan iktidar, bu kez de yalnız başına başlattığı lüzumsuz bir operasyonu bir süre sonra durdurmak zorunda kalacak. TSK şimdiden ağır kayıplar verildiğini açıklıyor. Hiç kimsenin, Türkiye menfaatleri hatırına kendisini tehlikeye atmaya niyeti yok. İktidar tek başına başlattığı savaşı, sonuçlarına katlanarak sürdürmek zorunda. Coğrafik avantajın eskisi kadar getirisi olmadığını birileri anlasa iyi olacak. 

    Elinde iyi kartlar tuttuğuna inanan ülkelerin, global oyunlarda, bu avantajları yerinde ve zamanında kullanabilecek irade ve iktidarlara sahip olması gerekiyor. “Strateji şart. Uluslararası münasebetlerde duygusallık iş yapmaz!” diye bağırsak da, herkesten daha fazla milliyetçi, herkesten daha kahraman(!) geçinenlerin dinlemeye niyetleri yok.

    Operasyonun ilk gününden itibaren zafer naraları atıp, Ortadoğu’ya çeki-düzen vermek için paçalarını çemirenler bile iştahlarını kaybettiler. Gülbanklar eşliğinde başlayan Afrin Operasyonu otuz yıldır süren neticesiz Güneydoğu Sınırı rutinlerine düştü. TSK her gün düşmana verilen zayiat raporlarını güncelliyor. Eskiden de öyle yapıyordu. Afrin yeni bir heyecan getirmedi. Verilen rakamların doğruluğunu test edecek bir mekanizma yok. Ne diyorlarsa o! “Öldürdük!” dedikleri bir terör örgütü lideri, Doğu müttefikimiz Rusya ile sarmaş-dolaş, el üstünde ilgi görüyor.

    Bölge ile bizden daha fazla ilgili ve haşır-neşir ülkeler ya “Türkiye, boşuna uğraşıyor! Orada aradığını bulamayacak!” ya da “İşi abartmayın!” diye uyarıda bulunuyorlar. Öyle gönlünüze göre, bir ülkenin ucundan girip öbür başından çıkma keyfiliği gerilerde kaldı. Menzili belli mermiler gibi, mesafenin sonuna boş kovan gibi düşmek her zaman mümkün. Anlayacağınız, dünyanın geldiği durum, size gönlünüze ve iştahınıza göre bir savaş zevki bile yaşatmıyor. Haklı bile olsanız, bu haklılığınızı ifade edebilecek mantıki insicamı bulmanız şart.

    1990’da ilk Irak Operasyonundan itibaren bölgede bulunan ABD güçlerinin kuru sıkı tehditlere pabuç bırakacağını zanneden devletli sayısı az değil. “Amerika ile bile savaşırız!” diyen budala siyasetçiler için hususi bir tedavi bulmak gerekiyor. Tedavi olacakları için değil, karantina altında tutulup etraflarına verecekleri zarara mani olmak için.

    Ankara’dan tehditler savrulanlar, bölgedeki Amerikan Askerlerinin tesirini anlamayacak kadar zafer sarhoşluğuna kapılmış durumdalar. Neredeyse otuz yıldır bölgede asker bulunduran ABD’nin alışılmış blöflerle ürkütüleceğini düşünmek gerçekten ilginç. Menbiç ile alakalı Ankara’dan yükselen tehdide ABD makamları “Oradan ayrılmayı düşünmüyoruz!” cevabıyla karşılık verdi.  

    Esad yönetimi, bölgedeki ABD müttefiklerine saldırmasının bir günlük bedelini yüz kişilik kayıp ile ödedi. Bu pahalı faturanın sadece Esad’a kesildiğini düşünmeyin sakın. 

    Afrin Operasyonunu daha ilk günden bölgesel bir problem olarak gören Avrupa ülkelerinin Türkiye ile münasebetlerinde kötüye gidiş ivme kazandı. Önümüzdeki yıllarda AB’ye üye olabilecek ülkeler arasında Türkiye yok. Hollanda, Almanya ve Fransa Türkiye’nin bölgedeki hırçın tavırlarına karşı ilk günden uyarılarda bulunmuşlardı. Neyse, Afrin’den sonra ABD silahları ile donatılmış bir orduyu da Viyana’ya doğru göndermek şart olsun!

    ABD’nin Esad güçlerine bir gün içinde verdiği yüz kişilik zayiat, Amerikan filmlerinde yaygın “Bir mermi, bir ceset!” skorunu yeniledi. Üç haftadır, dağ, taş, mağara bombalayan (gazeteler öyle söylüyor!) Türkiye’nin hiç ilgi uyarmaması boşuna değil. 

    Fazla üzülmeyelim, şimdilik Afrin sayesinde III. Dünya savaşı çıkarmayı başaramasak da, yaşadığımız on yılların en başarısız sessiz film ödülüne namzet bulunuyoruz. Aktörler, senaryo, müzik ve dekor berbat...

    Kadir Gürcan

    11 Şub 2018 15:40
    YAZARIN SON YAZILARI