İnsanlığı Merhamet Kurtaracak

Mevlüt Karakaplan

Mevlüt Karakaplan

26 Ağu 2019 15:35
  • Geçenlerde sosyal medyada gördüğüm ''Dünyayı sevgi kurtaracak'' ifadesinin etkisinde kalmıştım bayağı. Çünkü epeydir aynı anda tüm insanları kucaklayacak şeyin ne olduğu üzerinde düşünüyordum ve kendince de bir cevabım da vardı. Aklımda bu yoğun düşüncenin gelgitleri yaşanıyorken, bir anda evin tüm odalarında sesi yankılanan, epeydir mp3 arşivimde saklanmış olan bir ezgi aldı beni benden. Daha önce defalarca dinlemiş olmama rağmen hiç bu kadar dikkatimi çekmemişti bu türkü. Arzu ve rahmetli Kıvırcık Ali'nin düet yaptığı ve benim ergenlik dönemlerime tekabül eden o enfes albümden bir parçaydı bu. Önce çocukluğuma götürdü beni, sonra hayatın gerçekliğiyle yüzleştirdi beni, daha sonra da tüm dünyayı ve insanlığı gezdirdi bana:

    --.....
    Sokakta yatanın kürkü alınmaz
    Kundaklık bebenin sütü çalınmaz
    İnsanlığa her kim kural koysa da,
    Merhametin yolu sağ-sol tanımaz.
    --....

    Sonra aklımdan bir bir günümüz dünyasının acı tabloları geçti; mal-mülk için harap edilen ilişkiler, dünya saltanatı için acımasızca katledilen topluluklar, popülarite için düşünmeden ve bencilce heba edilen nesiller, ideolojiler için hiç tereddüt etmeden harcanan dostluklar ve akrabalıklar… Hepsi de acımasızca ve merhametsizce… Dünyanın bir yarısı tokluktan boğulurken diğer yarısının aç hallerini hatırladım. Birkaç gaddar diktatörün kendi saltanat ve hanedanları için koca koca ülkeleri nasıl da acımasızca ateşe attıkları geldi aklıma. Savaşlar, kıtlıklar, el uzatılmamasından kaynaklı imkânsızlıklar… Dünyada yaşanan bunca zulme çözüm ne olabilirdi? Yeryüzündeki milyarlarca insanın aynı anda ve aynı seviyede ortak ihtiyacı ne olabilirdi? Bütün insanlığa ve bütün zamanlara hitap edebilecek ortak ihtiyaç ve ortak değer ne olabilirdi? Aklıma gelen en makul cevap ''merhamet'' oldu.
    Evet, insanlığı kurtaracak iksir ancak merhamet olabilirdi. Çünkü merhamet hiçbir şekilde kinle aynı yerde barınmaz. Çünkü merhametin olduğu vicdanda bencilliğin esamesine rastlanmaz. Çünkü merhamet her kişinin değil, ancak er kişinin harcı olabilir. Çünkü merhametin dili olmaz, dini olmaz, yaşı olmaz, coğrafyası olmaz, hele hele ideolojisi asla olmaz ve olamaz. Merhamet kadimden beri insanlığın en nadide hazinesi.  Merhamet tüm kalplere girebilen 'aşina', tüm kapıları açan anahtar, herkese yeten sermaye ve her rehabilitasyonu başarıyla neticelendiren efsun... Fakat maalesef o aynı zamanda sadece varlığıyla övünülen ve hazine odasında saklı mücevherimiz. Arada çıkarıp tozunu silkelesek de, sadece varlığından haberimizin olduğu ve fakat bizzat kendisinden bihaber olduğumuz kıymetlimiz…

    Aslında 'merhamet', 'adalet' ve 'hoşgörü' üçlüsüyle ancak yeni ve ideal bir dünyanın inşası gerçekleştirebilir. Bunlar haricindeki her şeyin ömrü kısa, etkisi geçici ve kapsamı sınırlıdır. Ama maalesef üçünü de günümüz insanı çok farklı anlayıp ve algılamış gözüküyor. Çünkü tarihi, neredeyse insanlık tarihi kadar eski bu üç kavram, tarih tablolarında görüldüğü kadarıyla, en müreffeh toplumların yaşadığı dönemlerde de, isyan ve karmaşa dönemlerde de tazeliklerini ve önemlerini hep muhafaza etmişlerdir. Bu kavramların müreffeh dönemlerdeki önemi, mevcut güzelliğin devamlılığının ve garantisinin sebebi olmalarındandır. İsyan ve karmaşa dönemlerinde ise yokluklarından ötürü varlıklarının elde edilme çabası ve bunun talebi neticesinde ortaya çıkan keşmekeşin görüntüsüdür mevcut tablo. Fakat çok ilginçtir ki, bu kadar tutkuyla arzu edilen bu hasletlerin uygulaması çoğunlukla göreceli ve problemlidir. Mesela adalet, sadece hukukla ilgili bir kavram, hoşgörü daha çok çocuklara yönelik bir tutum ya da entelektüellere has bir adet, merhamet ise çocuk, yaşlı ve kadınlara yumuşak davranma ya da insanın yakınlarına acıma ve yardımcı olması şeklinde algılanır çoğunlukla. Tabii bu kavramların her birisi kendi içinde çok önemli muhtevaları barındırdığından ötürü, mevzuyu dağıtmamak işin merhametle devam edelim.

    Peki, merhamet nedir? Merhamet kime gösterilir ve nasıl gösterilir?

    Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bence merhametin ne bir tanımı ve ne de bir sınırı var.  Ve daha da önemlisi, bir yetenek de değildir merhamet. O daha çok özle ilgilidir. İçten gelen, öğretilmesi ve öğrenilmesi çok zor bir istidattır. Merhamet bir acıma şekli değil, kendinden bile vazgeçerek kendinden öteye geçebilmektir.  Merhamet müstahak olanı tercih etmektir. Bir acı karşısında kendini hiç zorlamadan, yemeğinin boğazında düğümlenmesidir merhamet, rahat döşeğinin rahatının batmasıdır, giydiğin elbiselerin yeni ve çok güzel olmasına rağmen seni bunaltması ve sana hararet yaptırmasıdır. O sadece insana yönelik değil, tüm varlığı kapsayıcı bir hisle tüm mevcudata yönelik hissedilir. Çıkan herhangi bir orman yangınında senin de evinin yanmasıdır. Akan bir selde senin de sele kapılma hissindir. Ne zaman bir hayvana işkence edilse sanki senin evladına işkence ediliyormuş gibi hissetmendir. Gereksiz yere bir bitki koparılsa, bir ağaç kesilse, bir ot ezilse sanki senin kolun kopuyormuşçasına canını yakan histir merhamet.

    Mesleği psikolojik danışmanlık ve rehberlik olan bir tanıdığım günün birinde sormuştu bana;  ''Gidişatla ilgili ne düşünüyorsun, ümidin var mı?'' diye. Ben de ona, ''evet'' demiştim ve eklemiştim; ''ümidime vesile olan şeyler her gün konuştuğumuz sebepler değil; çekilen acıların verdiği olgunluk değil, eğitim seviyesi değil, dini bilgi değil, maddi kalkınmışlık değil, tecrübeler değil… tek bir dayanağım var; o da 'merhamet'. O da bana; ''Evet, haklısın, her şeye rağmen çevremizdeki insanlar daha insaflılar. Kendilerine bunca zulmü edenlere bile aynı şeyleri hissetmiyorlar. Ve üstelik hala başka insanlara da yardımcı olmaya çalışıyorlar.'' demişti. Ben de itiraz etmiştim ve kastettiğim şeyin bu olmadığını belirtmiştim. Ve demiştim ki; ''bu merhamet değil, bu başka bir şey; belki güzel ahlak, belki erdem, belki sevgi, belki dindarlık ama merhamet değil bu. Merhamet yeryüzündeki milyarlarca insandan sadece bir avuç bireyin sahip olduğu ve olabileceği bir şeydir. (Tabii buradan merhametli olamayacağımız ve bu yüzden böyle bir gayrette bulunmamamız gerektiği sonucu çıkarılmamalı. Her daim gayretimiz her güzel ve yüksek ahlakı elde etmede olduğu gibi merhameti de kâmil manada hissedip yaşamak olmalı.)

    Merhamet; 'Ya Rabbi! Vücudumu o kadar büyüt o kadar büyük ki, tüm Cehennemi benim vücudum kaplasın. Ta ki başka kimsenin girmesine yer kalmasın.' diyebilecek ruh ufkuna ulaşmaktır.

    Merhamet; 'Cemiyetin imanı, saadet ve selameti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helal olsun. (....) Gözümde ne Cennet sevdası var ne de Cehennem korkusu var. (....) Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.' diyecek kadar kendinden vazgeçebilmektir.

    Merhamet, ilahi beyana muhatap olduktan sonra bile yaratıcının bizzat davetiyle ulaşılabilecek en yüksek makamlara ulaşıldığı halde orada kalmayı tercih etmeyip insanlar arasına dönmek ve yine insanların akıbeti için ''İnanmıyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin'' ikazıyla uyarılacak kadar yaratılanı sevebilmek ve onlardan çok onlar için endişelenebilmektir.

    Merhamet yüksek dağların beyaz karı gibi,  ait oldukları büyük şahsiyetlerin başını ve yüzünü de ak eden müthiş bir haslet. Merhameti sayesinde Mahatma Gandhi her gün; ''Ve eğer insanlar bana Zarar verirse bana affetme ve merhamet etme gücünü ver Tanrım!' diye yalvarıp duruyordu. Çinli bilge filozof Lau Tzu; ''Sadelik, sabır, merhamet. Bu üç özellik en büyük hazinendir. Kendine karşı merhametli olman dünyadaki tüm varlıklarla uzlaşmanı sağlar.'' diyordu ve koca bir medeniyeti meydana getiren bu önemli mirası bırakıyordu. 

    İnsanlara oranla sayıları az olsa da tarihin gidişatını belirleyenler bu Merhamet kahramanları olmuş çoğunlukta. İşin güzel tarafı ise, bu kadar kötülüğe ve kötü insana rağmen, iyiliğin ayakta kalmasını sağlamış ve sevgiyi bu zamana ve bize kadar taşımış olan şey, bu bir avuç insan ve merhametleri... 

    Sosyal medyadaki gördüğüm söze dönecek olursam; evet doğrudur, dünyayı sevgi kurtaracak belki ama bunu merhametin bir neticesi olarak yapacak. Ümitvarım; dünyayı merhamet denen o yüksek ahlak kurtaracak… 

    Mevlüt KARAKAPLAN 
     @mevlutkk13

    26 Ağu 2019 15:35
    YAZARIN SON YAZILARI