Namaz Büyük Bereket

Safvet Senih

Safvet Senih

20 May 2020 11:43
  • M. Fethullah Gülen Hocaefendi namaz ile ilgili şu tesbitleri yapıyor: “Bir insan, namazını kâmil mânada eda ederse, onun hayatındaki NURLU  ZAMAN  DİLİMLERİ  alabildiğine genişler; zulmetli ve karanlık anları  DARALIR...  Bast halleri daha MÜNKEŞİF hale gelir; kabz halleri ise âdeta ortadan kalkar. Onun için dünyasında şeytanlığa, nefsaniliğe açık menfezler DARALIR; melekliğe, ruhaniliğe açılan kapılar da ardına kadar açılır. Ancak bütün bunlar, namazın şuurluca idrak  edilip, eda edilmesine bağlıdır.. evet kalbin hoplaması duyguların şahlanması, içten içe bir ürpertinin duyulmasına bağlıdır. Bu bakımdan  ‘Gerçekten namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.’ (29/45) âyetinin resmettiği NAMAZ,  kâmil mânada bir namazdır. Böyle bir namaz ufkunu yakalayamayanların hata yapması ise kaçınılmazdır.

    “Bir namazın insanı münkerattan alıkoyması ve onu yücelere  yönlendirmesi ciddi bir konsantrasyona bağlıdır. Şöyle ki, gündüzlerin 16-17 saat sürdüğü yaz aylarında açlık ve susuzluk çekerek tuttuğumuz  Ramazan orucunun iftarı anında, içtiğimiz bir bardak suyu vücudumuzun her hücresinde hisseder ve âdeta her yanımıza yayılışını duyarız; aynen öyle de namaz anında söylediğimiz her kelime, edâ ettiğimiz her rükün o ölçüde vicdanımızda duyulmalı, ÜRPERTİ HÂSIL  ETMELİ  ve bize  ALLAH  önünde olduğumuzu hatırlatmalı ki, o namaz münkerattan uzaklaştıran bir NAMAZ  olabilsin. Öyleyse burada şöyle diyebiliriz: Yani namazı eda etmenin derinliği zamanla davranışlarımızı belirleyen önemli bir âmil haline gelebilir.

    “Yeri gelmiş iken, istidradî olarak bir hususu daha arz etmek istiyorum: İnsan kendi nefsi hakkında ye’se düşmeme kaydıyla daima sorgulayıcı olmalıdır. Hep ‘yaptığım ibadetler, kıldığım şu namazlar ya âhirette benim suratıma paçavra gibi çarpılırsa’  endişesini taşımalı; taşımalı ama bunu başkaları hakkında değil, sadece kendi nefsi için düşünmeli. Aksi takdirde sû-i zanna girer ve apaçık bir haramı irtikap etmiş olur. Evet çok tekrar ettiğimiz bir vecizeyi bir kere daha hatırlatalım: İnsan her zaman kendi hakkında bir SAVCI  başkaları hakkında bir AVUKAT gibi davranmalıdır… Evet o, nefsi adına en küçük inhirafları bile yılan-çıyan gibi görmeli ve başkalarının büyük hataları karşısında da şefkatli bir ANNE  gibi davranmalı, suçluyu uyarmaya çalışırken dahi hep gönlünün diliyle konuşmalıdır. Aslında Kur’an’ın üslubu da budur. Onun içindir ki, Allah (c.c.) ‘Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı dosdoğru kıl’ (29/45)  diyerek her düşünce, her tavır ve her davranışımızda bizi Kur’an’ın rehberliğine çağırmaktadır.

    “Sadede dönelim:  Emredildiği ve Allah’ın hoşnutluğu için edâ edilen bir namaz, diğer bir tabirle İHLAS YÖRÜNGELİ, RIZA  HEDEFLİ  kılınan bir NAMAZ, bir de devam gözetilirse bugün olmazsa yarın mutlaka insanı fuhşiyat ve münkerattan alıkor. Onu fuhşiyat ve münkerattan alıkoyan bir ibadet, evleviyetle şirk ve şirki işmam eden şeylerden, dalâlet ve dalâlete sürükleyen sâiklerden uzaklaştırır; uzaklaştırır zira NAMAZ  baştan sonra kadar kavlî, fiilî ve hâlî zikrullah ile örülmüş bir ibadettir. Böyle bir zikir şekli çok büyüktür ve Allah’ın ululuğuna münasip bir keyfiyet arzetmektedir. Kur’an-ı Kerim de ‘Hiç kuşkusuz Allah’ı zikir en büyüktür ve Allah sizin yapageldiğiniz herşeyi bilmektedir.’ (29/45)  fermanıyla bu espriyi hatırlatmaktadır.”

    Namaz gerçekten her hususta BEREKETE vesiledir. Eğer namaz vaktin evvelinde kılınırsa, o zaman dilimi gerçekten bereketlerin yani bast-ı zamana sebep olur; bereketle zaman genişledikçe genişler. Pek çok iş, o kısa zamana sığar. Gerçekten namazı ikame edersek, tesbihatı yaparsak, arkadan bir iki sayfa tefsir ve sair dinî metinler okursak gerçekten gözle görürcesine bu bereketi fark ederiz.
    Çok hızlı kılınan ve tesbihatsız namazlardan  veya vaktin başında değil de son anlara sıkıştırılan namazdan sonra nasıl bir sıkıntı ve bereketsizlik ortamı sarıyor ona da şahit oluyorsunuz. 

    Safvet Senih 
    20 May 2020 11:43
    YAZARIN SON YAZILARI