Son fışkiye kırılana kadar!

Seyfi Mert

Seyfi Mert

04 Eki 2017 10:55
  • Yüz kızartıcı şeyler, halkın genelince tasvip edildiğinde, 
    artık yüz kızartıcı olmazlar.
    (Cicero)

    Kadrolu meczubun tekini yanlışlıkla içeri aldılar. Daha bir kaç saat kaldı kalmadı çıkardılar. Muhtemelen içerdekiler “bunu alın burdan, gerekirse bir kaç müebbed daha yatarız” diye feveran etti. Bizim meczup sanki Kore Harbi’ne savaşmaya gitmiş de, bir kaç Mavzer mermisi yedikten sonra memlekete dönmüş gibi, daha gidişini farketmemiştik ki, “Gerekirse bedel öderiz” türünden atar filan yaptıydı... 

    Erdoğan Rejimi’ne bu açıdan minnet duymalıyız. Eğer bu devir yaşanmasa bu ağır psikopatları normal zannedecektik ve belki aramızda dolaşıyor olacaklardı. Şimdi bakın, hapishaneler bile kabul etmiyor...

    MTV, bir müzik kanalı değil. Motorlu Taşıtlar vergisi...

    Dışardan yığma yapılan sıcak paranın musluğu kısıldıkça, ülkede işler karışıyor. 

    MTV’ye yüklendiler ama orantısız. 

    Zaten dünyanın en fazla araç vergisi ödeyen ülkesiyiz. Yetmemiş gibi yüzde 40’ı sağlam dayattılar millete. 

    Pek çok AKP yandaşı bile, tırsarak da olsa, “Oha bu kadar da olmaz” anlamına gelen ‘mıymıy’larda bulundu. Bakınız şekil İsmail, soyadını hatırlamadım Yenişafak yazarı, TRT Arap zengini yandaş işte. Reis büyük bir hava ile yurtdışından geldi ve “Bu zam çok” diyerek bir miktar düşürerek yurdum insanının gönlünü aldı. Sanki ilk orandan haberi yokmuş gibi yaptı ve millet olarak da afiyetle yedik. 

    Zaten bu ülkenin kaderi böyle sevgili okur. Biz tam “Artık bunu yemezler” diye düşünürken “bir tabak daha alabilirim” diyen müşteri gibi Türk Milleti!

    Fakat en az Ömer Turan kadar usta trol ve twitterden kalan vaktini belediyedeki odasında geçiren İ. Melih Başgan öyle bir hattı müdafa yoktur, zammı müdafa vardır, cengine girdi ki AKP’liler bile ‘merkebin kulağından su hattı geçirdi’ şeklinde ifade edebilecek duruma geldiler. Melih Başgan’a göre yüzde 40 zam yapılmazsa vatanın elden gitme riski vardı. 

    Bakalım öyle miydi?

    Ege’de 18 adamızı işgal eden Yunanistan, önceki gün bir tören düzenledi. Elbette bu haberi yandaş medyada görmek mümkün değildi ama Yunan medyası bangır bangır kendi mehterleri eşliğinde veriyordu haberi. Yunan ordusu, Muğla’ya bağlı Ardıççık Adası’na görkemli bir törenle ‘şehit asker’ anıtı dikti. Törene Savunma Bakanı da katıldı. Bizim kahramanlardan ‘tık’ yoktu elbette. 

    Melih Başgan ise pek bir tırsmıştı ama hesap kitapla meşguldu. Makam korkusu nasıl bir şeymiş arkadaş. İman derecesinde zam nasıl savunulur tarihe geçti Gökçek! Eline aldığı hesap makinasıyla öyle bir hesap yaptı ki, yüzde 40 zam sanki bir koli yumurta bile değildi!

    Kadir Topbaş, Allah selamet versin vuruşmadan, maraza çıkarmadan kuzu kuzu teslim etti makamını. Seçimle gelen Tayyip ile gitti ama kimse bundan rahatsız olmadı nedense. Tıpkı Davutoğlu gibi, ben şöyleyim böyleyim diyerek gitti üstelik. Bu saatten sonra kendini dine verecekmiş. Allah kabul eder mi bilmem ama epey bir kul itirazı olacaktır. Nasip olursa göreceğiz her iki cihanda da...

    Hemen akabinde İstanbul Belediye’sinde operasyonlar başladı. Rivayet o ki, hırsızlıkla ilgili arıza çıkarabilecek kişilere birer Bylock kulbu takılıp kodese yollandı. 

    Bu sırada Ankara da eylem yasağı kararı aldı valilik. 

    Melih Başgan bundan pek bir tırstı, bir kaç saatlik sosyal medya perhizi yaptı hatta. 

    Kanal D haberde kendisiyle alakalı bir haber yayınlandıktan sonra sırra tam olarak kadem bastı. Görevden alınacağı söyleniyordu ve bu haber sadece Ankara’da değil tüm memlekette küçük çaplı bir sevinç dalgası oluşturmayı yetmişti. Kimileri Gökçek’in Topbaş gibi sessizce teslim olmayacağını söylüyordu, kimileri ise bunun bir algı çalışması olduğunu, Erdoğan’ın Gökçek’i alma zamanının henüz gelmediğini ifade ediyordu. Ben ise, Ergenekon’un Doğan medya aracılığıyla Tayyip Erdoğan’ı yalnızlaştırma sürecinde yeni bir aşamaya geçmekte kullandığını düşünüyorum. 

    Öldürmüyorlar, ölümcül çizikler atıyorlar iktidarın bedenine. 

    Ergenekon hep böyle çalıştı çünkü kendi tarihi boyunca. 

    Nitekim gelişmeler de tahminimi doğruladı. Erdoğan yaptığı açıklamada Gökçek’in görevden almak gibi bir durumun olmadığını, ama bunun olmayacağı anlamına da gelmeyeceğini açıkladı. 

    Bu düpedüz, “Seni sildim ama daha vakti var” demekti. 

    Herkes biliyordu ki, bu ülkede artık iktidar partisi filan yok. Demokrasiyi zaten tartışan bile kalmadı. Tayyip Erdoğan ve kullanacağı kişiler var sadece. Dolayısıyla Reis istese paşa paşa herkes dediğini yapmak zorunda, çünkü başta Gökçek gibi, seçimle gelmediğini, ali cengizlerle oy sahtekarlıklarıyla başkan olduğunu biliniyor. Birbirlerine lolo yapacak halleri yok. Durum ciddi ve kritik olmasa hayatta dokunmaz ama dokunuyorsa durumun çok ciddi olduğunun farkındaydı Gökçek. Öte yandan belki gücü patronuna yetmezdi ama en azından mide bulandırıcı arızalara sebebiyet verme ihtimali yüksek ihtimaldi. Çünkü Ankara’da herkes Gökçek’in yaptığı hazırlıkları, kasetlerini, belgelerini nasıl istiflediğini çok iyi biliyor. Zaten bu dedikodu, kızgın yağa damlatılan yumurta gibiydi. Bakalım Gökçek nasıl tepki verecekti. Her iki taraf da birbirinin reaksiyonunu ölçtü bu dedikodu ile. 

    Şimdiki süreç artık çok berrak: Ve durum ciddidir söyleyeyim...

    Birincisi şu: Ergenekon artık Erdoğan’ı bitirme aşamasında sona geldi. Bu nedenle etrafını temizleyerek yalnızlaştırıyor. Bu yalnızlaştırma ivmesi yükselecek. Görevden elbette almayı düşünüyordu Erdoğan ama şimdi değil. Şu anda Gökçek’e ihtiyacı var. Bu sebeple şimdi görevden alma ihtimali bana hiç makul gelmiyor, çünkü Melih Gökçek gibi, yüzde 40’lık zammı bile gözü kapalı ve cem i cümle aleme rezil kepaze olma pahasına savunabilecek kadar itaatkar bulmak kendisi için artık tamamen zorlaştı. 

    Ancak Gökçek için çanlar çalmaya başladı. 

    Bu üç şey demek. 

    Bir, Ergenekon yeni aşamaya geçti. 

    İki, Erdoğan elini çabuk tutmak zorunda olduğunu anladı, yumurtalar tokuşunca kırılan kendisi olmak istemeyecek şüphesiz. Bunun için hem kendi uzuvlarını kesmeyi göze alacak, hem de olabildiğince popülist söylemlerle cephesini güçlendirmeyi deneyecek. 

    Ve üç, hesapta olmayan Gökçek gibiler, ne Ergenekon ne de Erdoğan ile baş edebilecek durumda. Ancak, yaralama ve zayıf düşürme gibi bir özelliği olacak melih başgan’ın. 

    Pimi çekilmiş el bombası gibi Melih Gökçek şu anda. Birinin kucağında patlayacak ama bu onun akibetini değiştirmeyecek. 

    Bu sebeple şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Güle güle Melih Başgan... 

    Güle güle; Parsellerin Tezenesi

    Boşuna çırpınma, Erdoğan gibi milletini ellerinde fışkiyelerle sokağa davet etmen de işe yaramaz artık. Belediye hoparlöründen sela bile okutsan vaden geldi sanırım. İster çığlık at, ister Külliye’nin önüne çöp konteynırlarının doldur! Game over!
    Bu millet seni nefretle hatırlayacak!

    Seyfi Mert
    04 Eki 2017 10:55
    YAZARIN SON YAZILARI