1919-1995-2016

Yavuz Alp

Yavuz Alp

27 Kas 2016 15:26
  • Yıl 1919. Topraklarımızda amansız bir kurtuluş mücadelesi devam etmektedir. Dünyanın dört bir yanındaki müslümanlar çeşitli şekillerde bir araya gelip toplantılar düzenleyerek bu kurtuluş mücadelesine maddi manevi destek olma çabası içerisindedir. Bunlardan biri de Pakistan'ın Lahor kentinde düzenlenmiş, meydana büyük bir kalabalık toplanmıştı.

    Hatipler güzel konuşmuş, Hintli Müslümanların dillerindeki dua gözlerindeki yaş ile meydan yek vücut olmuş, kalpler Anadolu'da devam eden kurtuluş mücadelesi için atıyordu.

    Kürsü son hatibini bekliyordu, kalabalığın arasından biri kürsüye doğru ilerliyordu. O Pakistan'ın manevi kurucusu, çileli günlerinin şairi Dr Muhammed İkbal idi. Kürsüye geldi, cemaate bir göz gezdirdi, bakışları engindi sanki farklı bir buudda yaşıyordu. Cemaate şöyle seslendi;

    - 'Şu anda Resulullah (a.s) karşımda duruyor ve bana, 'İkbal bana ne hediye getirdin' diye soruyor. Ben de Ya Resulallah ben kim size hediye getirmek kim' diyor elimdeki kaseyi çıkararak 'Ya Resulallah sana bir kase kan getirdim. Bu kan Anadolu'da kurtuluş mücadelesi veren Mehmetçiğin kanıdır diye cevap veriyorum' dedi ve sözlerinin sonunu getiremeden olduğu yerde yığılıp kaldı.

    O meydanda bulunan fakir ama civanmert kalabalık ellerinde, avuçlarında ne varsa Lahor meydanına bıraktılar.

    Gönderecek bir şeyi olmayan bir annenin birkaç aylık bebeğini satarak aldığı parayı getirip vermesi de o günlerin tatlı bir hatırasıdır. (Bebeği alan kişi annenin yaptığı civanmertliği öğrenince bebeğini geri vermiştir)

    Yıl 1995. Yaşamayı değil yaşatmayı hayatının gayesi edinen Anadolu insanı dünyanın değişik yerlerine gidip okullar açıp sevgi köprüleri kurduğu gibi, Doktor İkbal'in ve Pakistan halkının tarihteki vefasına bir vefa gereği olarak Pakistan'a gitmiş, orada da okullar açmıştır.

    Kısa sürede Pakistan halkı bu fedakar insanlara gönüllerini açmıs, en kıymetli varlıkları olan çocuklarını hiç tereddüt etmeden teslim etmişlerdir. Kendilerinden daha fazla okul açmalarını istemişler, böylece okulların sayısı kısa sürede artmıştır.

    Yıl 2016. Hiç bitmeyen kin, haset ve öfke bu fedakar Anadolu insanının dişinden tırnağından arttırarak kurduğu müesseseleri ülke içinde kapatmış, kapattırmış bu da yetmezmiş gibi devletin bütün imkanlarını kullanarak 170 ülkedeki okulları da kapattırmak için uğraşmaktadır.

    Kardeş ülke Pakistan için de benzer oyunlar oynanmış, kendilerini baskı altında hisseden yetkililer; 'Okulları kapatamayız halk buna müsade etmez' demiş.

    Bu ifadeler öfkelerini daha da arttırmış, 'bari kapatmıyorsunuz Türk öğretmenleri gönderin' demişler. Yetkililer buna razı olmak zorunda kalıp öğretmenleri gönderme kararı almışlar.

    Kararı istemeye istemeye kabullenmek zorunda kalan öğrenci velileri öğretmenleri gözyaşları içinde uğurlarken Dr İkbal zamanındaki gibi ellerinde avuçlarında ne varsa lazım olur diye öğretmenlerine vermek istemişlerdir.

    Öğrenciler ise gözyaşları içerisinde;

    -'Öğretmenim sizleri fiziki olarak bizden ayırabilirler ama gönlümüzden koparamazlar, siz gitseniz de sizin içimizde açılmasına vesile olduğunuz sevgi çiçekleri yeşerecek ve etrafa gül kokuları yaymaya devam edecek' diyerek öğretmenlerini uğurlamışlardır.

    Sevindirici haber günlerce devam eden öğrenci ve velilerin tepkileri meyvesini vermiş, yüksek mahkeme öğretmenlerin ülkeyi terk etme kararını durdurmuştur.

    Umarım büyük bir kin, öfke ve hasetle yurt dışındaki okulları kapattırmaya çalışanlar bunda başarılı olamayacaklarını, okulları kapattırsalar bile bugüne kadar gönüller arasında kurulan sevgi köprülerini yıkamayacaklarını anlarlar.
    27 Kas 2016 15:26
    YAZARIN SON YAZILARI