Yeni İnsan (1)

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Temmuz 23 2019
''Nasıl ki, Hz. Musa Aleyhisselamı dinlemeyen İsrail Oğulları, 40 sene perişanlık çekmiş ama o büyük sıkıntı ve perişaniyetten sonra olgunlaşıp kendilerini toparlamışlar. Hz. Davud Aleyhisselam ve Devlet, Hz. Süleyman Aleyhisselam ile büyük ve eşsiz bir Medeniyet kurmuşlardır. İşte İslam dünyası da bu kadar perişaniyetten sonra böyle bir Mazhariyet beklemektedir. ''
Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com

“Çağ ve Nesil”  serisinden M. Fethullah Gülen  Hocaefendi’nin Zamanın Altın  Dilimi isimli kitabı Zaman Gazetesi tarafından hediye kitaplar arasında 2003’de basılıp verilmişti. Bu baskıdan “Yeni İnsan” başlıklı yazı üzerinde durmak istiyorum. Çünkü günümüze ışık tutan bu yazının genç nesillere çok iyi mâl edilmesi gerekiyor…

Yazının giriş kısmında Hocaefendi şöyle diyor: “Tarihî devr-i daimlerle Hakk inayetinin tecellilerinin açık yeni bir çağın sath-ı mâiline girmiş bulunuyoruz. Bizim dünyamız adına 18. Asır, ÖZÜNDEN  UZAKLAŞANLARIN  ve MUHÂKEMESİZ  MUKALLİTLERİN; 19. Asır, kendini değişik fantazilere kaptırmış, geçmişiyle ve tarihi dinamikleriyle zıtlaşanların; 20. Asır, bütünüyle yabancılaşanların, kendini inkâr edenlerin, dolayısıyla da ışık ve rehberini hep dışarıda arayanların çağı olmuştur. Dört bir yanda tüllenen emârelerin de teyidiyle, 21. Asır ile BİR  İNANÇ  ve  İNANMIŞLAR  ASRI  ve  bizim için bir RÖNESANS  ÇAĞI  olacaktır…”

Bu hususta Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin 1911’de Şam’da Ümeyye (Emevî) camiindeki irad ettiği hutbelerindeki tesbitlerinden bazıları:

“… Ben de bütün kanaatimle derim ki;  Amerika ve Avrupa İslâmiyetle hâmiledir. Günün birinde bir İslamî devlet doğuracak. Nasıl ki, Osmanlılar Avrupa devleti doğurdu. (…)  Acaba baştan buraya kadar olan mukaddemeler netice vermiyor mu ki, istikbalin kıtalarında hakikî  ve mânevî hâkim olacak ve insanlığı  dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılab edecek ve hurafelerden ve tahrifattan sıyrılacak olan Hz.  İsa Aleyhisselamın hakiki dinidir ki, Kur’an’a tâbî olur, ittifak eder. (…)

“İslam âleminin mânevî şahsiyetinin kalbinde, gayet kuvvetli ve kırılmaz beş kuvvet toplanmış ve birbiriyle mezcolup bir bileşik halinde yerleşmiştir:
<

Bu haberler de ilginizi çekebilir