Yeni Nesil Babalar

Babalar da artık anneler kadar çocuklarıyla ilgileniyor, alt değiştiriyor, mama yediriyor ve parkta doyasıya vakit geçiriyor. Eskiden olsa kılıbık ya da ‘sen ne biçim babasın’ kategorisine girerlerdi. Babalar Günü’nü kutladığımız bu günde yeni nesil babalarla konuştuk.

Yeni Nesil Babalar

Türkiye kültüründe baba olmanın bir ağırlığı vardır. Baba olunca davranışlarınıza dikkat etmeniz, ağır abi modunda takılmanız bazen de içiniz her ne kadar çocuk olsa da çevre baskısıyla olmadığınız bir kalıba sokulmak istenirsiniz. Bir anda dünyanın yükünü yüklenmeniz gerekliymiş gibi bir duyguya kapılırsınız. Aslında ailenize katılan yeni bir afacanın sorumluluğunu alacaksınızdır. Ve bu bir ağırlıktan çok keyfi çıkartılacak, şükrü eda edilecek bir güzelliktir. Bazen annelerimize “Babam niye beni kucağına almadı ya da niye benimle oynamadı?” diye sorduğumuzda “O seni seviyor ama belli etmiyor.” gibi cevaplar almışızdır. E ne de olsa annesinin babasının yanında çocuğunu sevmenin ayıp kabul edildiği bir kültürden geliyoruz. Günümüzde ise bu anlayış kırılmışa benziyor. Çalışan annelerin oranlarının artmasıyla birlikte babaların evdeki rolleri de değişmeye başladı. Yeni nesil babalar da artık anneler kadar çocuklarıyla ilgileniyor, alt değiştiriyor, mama yediriyor ve parkta doyasıya vakit geçiriyor. Eskiden olsa kılıbık ya da ‘sen ne biçim babasın’ kategorine giren babalar artık normal kabul ediliyor. Babalar Günü’nü kutladığımız bu günde yeni nesil babalardan deneyimlerini dinledik.

Barbaros Kayan: Mavi’yi görünce anladım ki artık üç kişiyiz

Hayatımızdaki bir çok değişim yavaş yavaş olur ama bu seferki çok netti. Mavi’nin doğum haberini aldıktan sonra rahat bir nefes almak için kardeşimle birlikte bahçeye inmiştim. Odaya geri dönüp kapıyı açtığımda Ayla’nın kucağında Mavi’yi görünce tam anlamıyla anladım artık üç kişiyiz. O kapı bir zaman makinesi gibiydi, çok güzel bir histi. Ben genelde evde çalışan biriyim. O yüzden Mavi’yi annesinden daha çok görüyorum diyebilirim. En çok ona yemek yedirmeyi seviyorum.

Cem Türkel:  Kızımla paylaştığım her anda babamı anımsıyorum 



Babam 6 yaşındayken vefat etti. Anılarım bölük pörçük. Ancak abim ve ablama nazaran beni daha çok sevdiğini anımsıyorum. Eve geldiğinde yanında abim ve ablam anlamasın diye gazete kâğıdına sarılmış bir şeyler getirirdi. Onlar gidince paketten yiyecekler çıkardı. Çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Hafta sonları babamı balık tutarken izlemek çok güzeldi. Şimdi ben de babayım. Bıraktığı izler bana yol gösteriyor.  Kızımla olabildiğince çok vakit geçirmeye çalışıyorum. Battaniyeden uzay gemisi yapıp başka gezegenlere  yolculuk yapıyoruz. Annesi de göktaşı oluyor.

Serkan Ocak: Gözlerime bakınca baba olduğumu hissettim



Babamın bizi sevdiğini bilirdik ancak birlikte özel aktiviteler yaptığımızı neredeyse hiç hatırlamıyorum. Piknikler ve denize gitmek en önemli anlarımız. Baba olduğumda ilk 6 ay bir şey hissedemedim. Ne zaman kızım Mira gözlerimin içine bakmaya başladı. Aramızda çok özel bir iletişim kuruldu. O anda baba olduğumu tam anlamıyla hissettim. Benim gibi o da adrenalin tutkunu. Bunu çok seviyorum. Sabahları okuluna motosikletimle  bırakıyorum. Çok büyük keyif alıyor. Arabayla bıraktığımda ise mutsuz oluyor. Doğada olmayı çok seviyor.

Kürşad Bayhan: O anda gözlerin açtı ve bize baktı. Bunu hiç unutamam…



Kalabalık bir ailenin en küçüğüydüm. Babam, 5 çocuğun sorumluluk ve ağır ekonomik yüküyle gece gündüz demeden çalışıyordu.  Cuma günlerini iple çekerdim. Annem beni babamın çalıştığı otele götürürdü. Cuma demek köfte ekmek, kavrulmuş badem ve kaloriferli bir odada güzel bir uyku demekti. Kendim baba olduğumda ise en büyük hüznüm kızımı kucağıma alamamak oldu. Erken doğumla dünyaya geldiği için hemen kuvöze alındı. Hastaneden çıktığı gün hepimiz için çok duygusaldı.  Minicik parmaklarını elime almaya korkuyordum. Baba olduğumu ilk fark edişim ise Duru  kuvözdeyken oldu. Bir ziyaretimizde yine uyuyordu. Dışarıdan  “ Kızım Duru bak baban geldi” diye seslendim. O anda gözlerini açtı ve bize baktı. Bunu hiç unutamam.

Kerem Yücel: Baba kelimesinin bendeki hüznü büyük



Babamla bir diyaloğumun olması belli bir yaşa kadar hayatta en çok istediğim şeydi. Ne yazık ki çok küçük yaşta onu kaybettiğim için “baba” kelimesinin bende hüzünlü bir anlamı var. Ama şuna eminim ki, yaşasaydı tüm zamanını ve enerjisini bizi eğitmek ve zaman geçirmek için verecekti. Aras ve Pamir, evrenin bana bir hediyesi gibi. Onların gelişleri ile birlikte dünyanın en güçlü adamı olmasam da her şeyi yapabilecek güç ve enerjiyi kazandım gibi hissettim. Saklambaç oynamaktan vapura binmeye kadar birçok şeyi paylaşabiliyoruz. Evdeyken de çoğunlukla ben onların peşinde koşturuyorum.

Taha Sürücüoğlu: Kızımı ilk gördüğümde gözlerimden yaşlar süzüldü



Küçükken babamın evimizin alt katında bir mobilya atölyesi vardı. Bütün yazlarımı çıraklık yaparak geçirirdim. Babamla arkadaş gibiydik. Kızım Doğa doğduğunda hiçbir şey hissedemedim. Ne zaman hemşire kucağıma verdi ve yüzüne baktım, gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı, titriyordum. Tarif edilemez bir duyguydu. Şu anda 2 yaşında ve zamanımızın büyük bir bölümünü oyun oynayarak geçiriyoruz. Eşim çalıştığı için genelde akşam yemeğini yediriyorum, altını değiştiriyorum ve sütünü içiriyorum.



Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER