Yürüyemiyor, konuşamıyor ama tek parmağıyla ikinci şiir kitabını çıkardı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Şubat 20 2016
Körfez ilçesinde, şu anda 26 yaşında olan Sena Sezgin, doğum esnasında beynin oksijensiz kalmasından dolayı 'Serebal Palsi'ye yakalandı. Bu sebeple yürüyemeyen, konuşamayan Sezgin, yaşama tutunma azminden geri kalmadı. Sezgin, tek parmağıyla telefona mesaj yazarak, yakınlarından da aldığı destekle ikinci şiir kitabı 'Badire Çiçeği'ni çıkardı. Kitap ilçedeki kitapçılarda satışa sunuldu. Şu an Açık öğretim Meslek Lisesi Bilişim Teknolojisi Bilgisayar Bölümü'nde okuyan Yıldız'ın en büyük hayali ise üniversite okumak ve en iyi yerlere gelmek.
Körfez ilçesinde, şu anda 26 yaşında olan Sena Sezgin, doğum esnasında beynin oksijensiz kalmasından dolayı 'Serebal Palsi'ye yakalandı. Bu sebeple yürüyemeyen, konuşamayan Sezgin, yaşama tutunma azminden geri kalmadı. Sezgin, tek parmağıyla telefona mesaj yazarak, yakınlarından da aldığı destekle ikinci şiir kitabı 'Badire Çiçeği'ni çıkardı. Kitap ilçedeki kitapçılarda satışa sunuldu. Şu an Açık öğretim Meslek Lisesi Bilişim Teknolojisi Bilgisayar Bölümü'nde okuyan Yıldız'ın en büyük hayali ise üniversite okumak ve en iyi yerlere gelmek.

Sena Sezgin'in dramı doğumda başladı. Sezgin, kitabında dramını şöyle anlatıyor: "Gelmek ile gitmek arasındaki kısa süreci tamamlamak ve puzzleda bir parça olabilmek adına herkesten birazcık farklı bir hayata 1990 Şubatı'nın tamda beşinci günü gözlerimi İzmit şehrinde açtım. Her normal bebek gibi hayatı anlamaya öğrenmeye başlamak adına elimden geleni yapıyordum. Ailem ise bu esnada yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu fark ediyorlardı. Bu fark edişle birlikte hayatın karşıma çıkardığı ilk ve son engelle tanışma fırsatı buldum. Henüz bir yaşındaydım. Serebral Palsi ile tanıştım. Birçok şeyin anlamını bilmediğim gibi bununda anlamını bilmiyorduk. Doğum esnasında beynimin oksijensiz kalması sonucu o andan itibaren hayatıma girecek bir engel olduğunu söyleyebilirim şimdilik. O yıllarda İzmit'te tıbbi olanaklar yetersizdi. Ciddi bir tedavi almam gerekiyordu, 1996 yılında bin bir umutla Ankara'ya yerleştik. Yerleştikte; arayışlarımız çabalarımız bu kezde sistemin ne kadar yetersiz boş olduğunu gerçeğiyle karşılaşıyorduk o yıllarda özel eğitimi SSK karşılamıyordu yataklı fizik tedavi almamız çok önemli idi tedavimde ciddi bir aşama kaydetmiştik. Ama bize söylenen 'Siz ne yapmanızı biliyorsunuz tedavinize taburcu olup evde devam etmelisiniz. Sırada bekleyen bir sürü hasta var.' sözleriydi.

"GÜZEL ÜLKEMİN ACI GERÇEĞİ"

Anlıyoruz ki sistem ne kadar çaresizliğimize çaresiz kalıyordu. Güzel ülkemiz acı gerçeği. Benden 16 ay büyük olan abimlede aynı kaderi paylaştı

Bu haberler de ilginizi çekebilir