[Fikret Kaplan] Boyunduruğu hiç yerde bırakmadı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Şubat 20 2022
Hocaefendi’nin yanından ayrılmayan Yusuf Bekmezci Ağabey ruhunun ufkuna yürüdü

Fikret Kaplan-Samanyoluhaber.com 

 Yusuf Bekmezci: “Hocam, yoluna canım kurban!

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, 12 Mart Muhtırası’nın ardından, güya irticâî faaliyet yapma suçlamasıyla 3 Mayıs 1971’de tutuklanmış ve altı ay hapishanede kaldıktan sonra tahliye edilmişti. Hapishaneden çıktığı dönemde, iyi bir mü’min olarak tanıdığı ve vefa beklediği bazı kimselerin bile:

 “Artık bizi bu işlere karıştırma!..” dediğine şahit olmuş ve çok kırılmıştı. Din ve vatan uğrunda başladığı hizmetlerin anlaşılamamış olmasından dolayı pek kederlenmiş ve davaya müteallik işlerin yarım kalacağından endişe etmişti.

Hocaefendi’ye yönelik darbe sadece muhtıradan gelmiyordu. Dindar insanlar olarak bilinen bazı kimseler bu fırsattan yararlanıp onu yalnızlaştırma çabasına girmişlerdi. Hocaefendi’nin söylediği yeni şeyler ve Türk toplumunun önüne koyduğu yeni hizmet alanları, bu kişilerden tepki görüyordu. Fethullah Gülen Hocaefendi’yi yalnızlaştırmayı amaçlayan, belki de onu küstürüp Erzurum’a dönmesini hedefleyen bu hareketlerin karargâhı İstanbul’du ve etkileri İzmir’e kadar uzanıyordu. İzmir’deki o sıkıntılı dönemi anlatırken:
“Ağlatan meselelerin olmadığı gün yok gibiydi. Bir hafakan basar, gecenin ikisinde üçünde dışarı çıkar saatlerce yürürdüm” diyor Hocaefendi. 
Dostların attığı gül dahi kanatır, oysaki çok kere dostlarından başına balyoz yiyordu. Böyle bir durumda acı ve ıstırabı içine atmak zorundaydı. İçi kan ağlayacak ama; dudaklarında sürekli tebessüm olacak. Veya kendisine kan kusturanlara o yine de kızılcık şerbeti ikram edecek... Bunlar söylendiği kadar kolay şeyler değildir. Ancak, davası adına bütün bunlara katlanmak zorunda kalıyordu.

İşte o zor günlerde, Hocaefendi birkaç arkadaşıyla küçük bir odada toplandı. Orada hislerini aktarmaya ve inkisârını ifade etmeye çalıştı. Bazı insanl

Bu haberler de ilginizi çekebilir