[Z. Hicran Yıldırım yazdı] Kutlu Doğum

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Ekim 27 2020
Rebîülevvel ayının 12. gecesi. 14 asır önce Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sas) gözlerini açmasıyla birlikte, dünyanın doğusunu ve batısını aydınlatan nurun görüldüğü, Kâbe'deki putların yıkıldığı, ateşe tapanların bin yıldır aralıksız yanan ateşlerinin hiç sebepsiz söndüğü, insanların kendisine taptığı rivayet edilen Sâve Gölü'nün sularının bir anda çekildiği gün... Mevlit Kandili... Bu yıl 28 Ekim'i 29 Ekim'e bağlayan gece yani yarın idrak edilecek. Eğitimci-yazar Z. Hicran Yıldırım'ın Rehberlik Köşesi'nde "Mevlit Kandili" üzerine bir yazı dizisi kaleme alıyor Yazının üçüncü bölümünü yayınlıyoruz
Z. Hicran Yıldırım | Samanyoluhaber

Mevlid Kandili – 3

Ey Güzeller Güzeli gel, bir kere daha yeniden misafirimiz ol. 
Gel, her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri güneşlere taç giydiren ışığınla dağıt ve herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver… 


'Vemâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn'

‘Biz seni bütün âlemlere sırf bir rahmet vesilesi olman için gönderdik.' 
(Enbiya, 21/107)


Tarihler, 20 Nisan 571’i gösteriyordu. Fil Hadisesi’nin üzerinden yaklaşık 50 gün geçmişti. Kamerî takvim, Rabîülevvel ayının 12. günü Pazartesi’ydi. 

Tan yerinin aydınlığa durduğu bu demde, bütün karanlıkları aydınlığa kavuşturacak bir doğum yaşanıyordu. Hz. Âmine’nin yanında, Abdurrahman İbn Avf’ın annesi Şifa Hatun ile Osman İbn Ebi’l-Âs’ın annesi Fâtıma Hatun vardı. Derken, asırlardır dilden dile muştusu dolaşan Son Peygamber Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), olanca bir sühulet içinde dünyaya teşrif ediverdi. 

O (sallallahu aleyhi ve sellem) yetim olarak dünyaya gelmişti; ama başka çocuklara hiç benzemiyordu. Dudakları kıpırdıyor ve bir şeyler söylüyordu. Şifa Hatun biraz dikkat edince, “Allah sana merhamet etsin!” dediğini duydu. Odanın içi bir anda aydınlanıvermiş; Doğu ile Batı bu aydınlıkla nura gark olmuştu. (Kastallânî, Mevâhib, 1/122) 

‘Rivayet-i sahiha ile mahşerin dehşetinden herkes hattâ enbiya dahi “nefsî, nefsî” dedikleri zaman, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm “ümmetî, ümmetî” diye re’fet ve şefkatini göstereceği gibi yeni dünyaya geldiği zaman ehl-i keşfin tasdikiyle validesi onun münâcatından “ümmetî, ümmetî” işitmiş.’ (4. Lema, B.Said Nursi)

Fâtıma Hatunun da şehadetiyle evin her bir köşesi, adeta

Bu haberler de ilginizi çekebilir