Zulmün ateşine odun taşıyanları anası olmak..

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Ekim 22 2016
Emine Eroğlu’nun kendi blogunda yayımladığı ZULÜM ATEŞİNE ODUN TAŞIYANLARIN ANNESİ: ÜMMÜ CEMİL başlıklı makaleyi sizlerle paylaşıyoruz.
Gazetem kapatılmadan önce yayımlanan “Yakınımızdaki Uzakların Babası” başlıklı son yazım Ebu Leheb’e dairdi.  (Yayın Tarihi 15 Temmuz 2016) Yazımda Ümmü Cemil’den özellikle söz etmemiştim. Onun sadece Ebu Leheb’in karısı olduğu için değil, bizzat ele alınmayı gerektirecek kadar önemli bir özne olduğunu düşünüyordum çünkü.

Ardından teatral bir 15 Temmuz gecesi yaşadık. Darbe, muktedirler tarafından ganimet telakki edildi ve devlet, “bilerek ve isteyerek” kurban ettiği vatandaşlarının hesabını, kökünü kazımaya azmettiği bir cemaatten sormaya kalkıştı.

Körüklenen düşmanlıkla toplumsal mesafeler daha da açıldı.

Demokrasi, hukuk içinde kalmayı, halkın bir kısmının değil, tamamının vatandaşlık haklarını korumayı gerektirdiği halde nefret söylemi ülkeyi “yandaş” olmayanlar için yaşanmaz hale getirdi.

İnsafın o Yerde Nâmı Yok mu?

Başarılı olsa darbe hükümetinin yapacaklarını, bu kez darbeyi bastıran “seçilmişler” yapmaya başladı. Galeyan, zaten askıya alınmış “suçun şahsiliği” prensibini ezdi geçti!.. Katil ve tecavüzcüler serbest bırakıldı. Kadın, erkek, hamile, emzikli, hasta, yaşlı demeden masum insanlar tıklım tıklım hapishanelere dolduruldu.

Başları tekmelenen askerciklerin, dün kornalarla uğurladıkları kendi oğulları olduğunu duymadı vicdanlar. İşsiz bırakılmış komşularının ciğergâhından yükselen “ah!”ları da. Zindanlardaki iniltileri de…

Kıyas-ı nefs etmeyi bilmeyenler mürüvvet de edemedi, merhamet de. Değil mi ki zafer kazanılmıştı, kutlanmayı da hak ediyordu!

Şeyh Galib’in meşhur tardiyesinin son mısraı takıldı dilime:

“İnsafın o yerde nâmı yok mu?”

Yoktu demek ki!..

İlk Müslümanlar

Yerinden, yurdundan, insanî haklarından edilmişlerin aklına hep ilk Müslümanlar geldi. Yıllarca komşuluk, dostluk et

Bu haberler de ilginizi çekebilir