1993'te Moody's notumuzu 'çöp seviyesi'ne çekince ne olmuştu?

Hürriyet gazetesi yazarı Uğur Gürses 1994 krizi öncesi Moody's'in Türkiye'nin notunu yatırım sınıfını altına düşürdüğünde olanları, o günkü siyasetçilerin sözlerini ve Türkiye'yi etkileyen derin krizi bugüne uyarlayarak yazdı

samanyoluhaber.com

Dün yayınlanan o yazıdan ilgili bölümler...

***

Derecelemede kaçamayacağımız sonuçlar

1993 sonlarında Moody's not görüşmeleri için Ankara'ya geldiğinde, dönemin Hazine Müsteşarı Osman Ünsal, Milliyet'ten Zülfikar Doğan'a "Türkiye'nin puanı düşebilir, bu o kadar önemli değil, Türkiye'yi fazlaca etkilemez" diyordu.

Bu sözlerden yaklaşık bir ay sonra, notumuz yatırım sınıfının altına düşürüldü. İlginçtir, faizleri yapay biçimde düşürmek için çaba gösteren, Hazine ihalelerini iptal ederek faiz düşürme ‘baskısına’ girişen Başbakan Tansu Çiller, ‘paniğe gerek yok, bu dalgalanma geçer. TL’ye yatırım yapan kazanacak’ derken, Cumhurbaşkanı Demirel ise “kaygılanacak hiçbir şey yok” diyordu.

Sonrası malum; döviz kuru ve faizler zıpladı, 3 ay içinde TL yüzde 65 değer kaybetti, bedeli özel sektör zararla, toplum da enflasyon ve işsizlikle ödedi. Özel sektör ilave olarak, krizi çıkaran aynı hükümetin ‘saldığı’ bir ‘net aktif vergisi’ ile ayrıca ödeme yaptı.

Bugün, o günkü koşullarda değiliz. Bugünkü not indirimiyle ‘1994 kılıklı’ bir kriz çıkmayacak; kur rejimi de, bankaların gücü de, yapısal koşullar da farklı. Türkiye’nin ekonomisinin yavaş büyümesi, işsizlik ve şirketlerinin mali zorlukları
çağımızın ‘kriz kılığıdır’. Ancak 1994’ten bu yana şu değişmedi; gelişmeleri ve potansiyel sonuçlarını hafife alan siyasetçiler ile faturayı ödeyecekler. 19 yıl aradan sonra Mayıs 2013’te Moody’s Türkiye’ye yeniden yatırım sınıfı not verdiğinde, yapılması gereken şuydu; borçlanma yatırım sınıfı not aldı ama doğrudan yatırımları sağlayacak reformları hızla yapalım ki Türkiye ağırlıkla borçlanarak değil uzun vadeli kaynaklarla, yatırımlarla, büyüyebilsin.

Aslında Moody’s tarafından geçen hafta not indirim açıklamasında bunun da altı çizilmiş; mealen ‘biz reformları yaparsınız sandık, o yüzden bu ufka yatırım notu kapısını açtık’ türünden bir girizgahla başlıyor metin.

(...)

Fitch tarafından verilen ve 20 Temmuz’da ‘Negatif görünüme’ alınan yatırım sınıfı notu da kaybedersek; işler Moody’s indirimindeki gibi kimsenin umursamayacağı bir tablo görüntüsünde ilerlemeyecektir. Hatta öyle ki; Moody’s kararına kabine
düzeyinde verilen tepkinin Fitch’e ‘veri’ olması bile olası. Fitch de elden giderse en basitinden, Türkiye’deki bankaların tuttukları kimi varlıkların risk değerlemesi değişecek. Tuttukları varlıkların bir bölümünün daha risk katsayısı artacak. 

Böylelikle bankalarımızın sermaye yeterlik oranı 1-2 puan arasında düşecek. Bunun anlamı da, bankaların kredi verme sınırları aşağı düşecek. İlave sermaye koymaları ise zor olacağından, bankaların kredi muslukları zorunlu olarak iyice kısılacak. Daha yavaşlamaya bir fren de buradan gelecek. 2016’da Moody’s not indirimine gelen siyasetçi tepkilerine bakınca, 1994’teki tepkilere göre epeyce ‘komplocu’ bir açı içerdiği, Mehmet Şimşek dışında durumun pek de farkında olmadıkları izlenimi veriyor. 

Umarız orta vadede faturası ağır olmaz.

Uğur Gürses/Hürriyet
<< Önceki Haber 1993'te Moody's notumuzu 'çöp seviyesi'ne çekince ne olmuştu? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER