AKP Yargısından şaibeli bir tahliye hikayesi

Dolandırıcılık iddiasıyla adliye çıkışında gözaltına alınan ve tutuklanan Doğan Çelik adlı iş insanının tutuklandıktan 11 gün sonra soruşturma savcısı izindeyken tahliye edildiği ortaya çıktı.

SHABER3.COM

Kendini istihbaratçı eski hakim olarak tanıtan ve gazete haberlerine "modern Sülün Osman" olarak yansıyan iş insanı Doğan Çelik'in kendini MİT mensubu, hâkim ve savcı gibi tanıtarak dolandırıcılık yaptığı iddiasıyla Ağustos 2020'de tutuklandığı ve tutuklandıktan 11 gün sonra ise tartışma yaratacak bir şekilde tahliye edildiği ortaya çıktı. Çelik'in Gülen yapılanması şüphelilerini yargıda işlerini çözme vaadiyle dolandırdığı iddia ediliyor.

Tartışma yaratan tahliye, soruşturma savcısının izinde olduğu bir dönemde tahliye dilekçesi veren Çelik'in sulh ceza hâkimliği tarafından serbest bırakılmasıyla gerçekleştirdi. Tahliye kararı veren Sulh Ceza Hâkimi Eren Şen ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında yaşanan başsavcı değişiminden 6 ay sonra Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından görevden alındı. Asker yargı kökenli olan Eren Şen sonrasında ise ağır ceza mahkemesi üyeliğine atandı.

Doğan Çelik soruşturması nasıl başladı?

Doğan Çelik hakkındaki soruşturma, DW Türkçe'nin ulaştığı bilgilere göre 2019 yılında silahlı olarak gezen Doğan Çelik'in kendini çevresine istihbaratçı yani, MİT mensubu olarak tanıttığının tespit edilmesiyle başladı. Bunun üzerine Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından takibe alınan Çelik'in faaliyetleri adım adım izlendi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri de Çelik'i soruşturmaya başladı.

Çelik, geçen yıl Ağustos ayında İzmir Adliyesi'nde bir savcının odasından çıktıktan sonra gözaltına alındı. Soruşturma dosyasındaki bilgilere göre Çelik, gözaltı sırasında araçta götürülürken kendisini yakalayan polislere de rüşvet teklif etti. Çelik'in aracında yapılan aramada Doğan Çelik'e ait kimlik bilgilerinin yer aldığı ancak üzerinde şüphelinin fotoğrafı bulunan hâkim-savcı tanıtma kartı ile tepe lambası ve telsiz bulundu.

Gözaltı sonrası Ankara'ya getirilen Doğan Çelik, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye çıkarıldı. Soruşturma savcılığı, Çelik'i "rüşvet almak ve vermek", "resmi belgede sahtecilik", "kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık" suçlarından tutuklamaya sevk etti.

Sorgusunda "Yargıda Birlik kurulunca tanıdıklarım vasıtasıyla ilk ana sponsorları ben oldum" diyen Çelik'in hesap hareketlerini inceleyen Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) da milyonlarca TL para hareketi tespit etti. Savcılık, Çelik hakkında daha sonra "dolandırıcılık", "rüşvet verme" ve "resmi belgede sahtecilik” suçlarından Ankara 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı.  

"Yargıda Birlik'in sponsoruyum"
Kendini Yargıda Birlik Platformu kurucu üyesi olarak da tanıtan Çelik'in bu sayede adli ve idari makamlarda bulunan hâkim ve savcılarla yakın ilişki kurmaya başladığı iddia ediliyor. Sonrasında bu yakınlığı kullanan Çelik'in adliyeye dosyası düşen arasında Gülen yapılanması şüphelilerinin bulunduğu çok sayıda kişinin işini yüksek para karşılığında çözeceğine dair vaatlerde bulunduğu ve bu yollarla haksız kazanç elde ettiği de yöneltilen suçlamalar arasında.

Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğine çıkarılan Çelik, 8 Ağustos 2020'de ise tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne konuldu. DW Türkçe'nin ulaştığı ifadeye göre, Doğan Çelik suçlamaları kabul etmedi. Kendisinin iş insanı olduğunu, 2 bine yakın personeli bulunduğunu ve ayda 400 bin TL kazandığını iddia eden Çelik, " 2008 yılında operasyon yapıldı. 22 yıl hapis cezası aldım. Yargıda Birlik kurulunca tanıdıklarım vasıtasıyla ilk ana sponsorları ben oldum" dedi.

İfadesinde kimsenin işini yargıda halletmediğini öne süren Çelik, belediye ve kurumlara yılda 3 milyon TL bağış yaptığını, sosyal projelere sponsor olduğunu kaydetti, "hayırsever iş insanı" imajı çizdi. Çelik, üzerinden çıkan kimliklere ilişkin "hakim ve savcı kimliklerini duyduğum hazdan dolayı yaptırdım, hiçbir şekilde kullanmadım" açıklamasını yaptı.

Kayyım atanan Güllüoğlu Baklava'nın 13 mağazasının sahibi olduğunu da belirten Çelik, sorgusunda Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin'in kayınpederiyle tanıştığını, hatta yakından görüştüğü bir kişi olduğunu dahi öne sürdü.

Savcı izindeyken tahliye edildi

Çelik'in tutuklanmasının ardından Ankara Adliyesi'nde de ilginç gelişmeler yaşandı. Çelik'in tutukluluğuna yaptığı ilk itiraz reddedildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı makamında Yüksel Kocaman'ın oturduğu dönemde Çelik'in avukatı, nöbetçi sulh ceza hâkimliğine bu kez yarım sayfalık bir tahliye dilekçesi verdi. Bu sırada soruşturma savcısının da izinde olduğu öğrenildi. Sulh Ceza Hâkimi Eren Şen’in talebi üzerine nöbetçi savcı, dosyayı Sulh Ceza Hâkimliği'ne gönderdi.

Bu işlemde dönemin başsavcısı Kocaman'ın onayının olduğu öğrenildi. Sulh Ceza Hâkimi Eren Şen de "2020/5126" sayılı değişik iş kararıyla Doğan Çelik'i 19 Ağustos 2020'de tahliye etti.

110 milyon TL'lik para hareketi
Dosyaya giren MASAK raporunda Çelik'in yaklaşık 10 yılda 110 milyon TL'lik para hareketlerinin olduğu belirlendiği ifade ediliyor.

İddianamenin "dolandırıcılık" bölümünde müşteki olarak iş insanı Oktay Ercan yer alıyor. Ercan ifadesinde, şüpheli Çelik'in kendisini avukat ve hukuk danışmanı, Yargıda Birlik Platformu Başkanı ve eski bir yargı mensubu olarak tanıttığını, hakkında yürütülen bir suçla ilgili soruşturma kapsamında Çelik'e vekalet verdiğini, ancak hiçbir hukuki destek alamadığını öne sürdü. Ercan, bunun karşılığında Çelik'e 400 bin TL borç verdiğini, parayı da geri alamadığını savundu.

İddianamede, Çelik'in gözaltına alındığı sırada araç içerisinde Ankara KOM Şube Müdürlüğü'nde görevli üç polise de "Çanta savcı arkadaşımın, içerisine benim fotoğrafımın bulunduğu sahte hâkim savcı kartları var. Bu kimlikleri imha edin ve tutanağa geçirmeyin. Ben de size araçta bulunan yüklü miktarda parayı size veririm" dediği anlatıldı.




<< Önceki Haber AKP Yargısından şaibeli bir tahliye hikayesi Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER