[Dr. Ömer Özdemir ] Başlıksız yazı

Öz Şefkatli Farkındalık öğrenilebilir mi? Kalbe nasıl taşınacak ve pratiğe nasıl dönüştürülecek?

SHABER3.COM

DR. ÖMER ÖZDEMİR- SAMANYOLUHABER.COM 

Bu makalemde ele aldığım konu aslında çok yalın ve herkesin hemen hemen belki hergün bir kaç defa yaşadığı/yaşayabileceği türden bir olayı ifade ediyor. Ancak yazıma başlık olarak düşündüğüm ifade biraz akademik çağrışım yapıyor. Bu da daha başlamadan vazgeçmeye neden olur ve herkese faydasının dokunacağına inandığım önemli bir konunun okunmasına engel teşkil eder kanaatiyle bilerek metnin içine sakladım.

Günlük hayatttan, soru formatında iki örnekle konuyu ele almak istiyorum:
En yakın arkadaşlarınızdan birisinin bir haksızlık, başarısızlık, iş kaybı, başkasından kötü bir söz duymak vb. gibi olumsuz olaylar neticesinde yaşadığı üzüntüye şahit olduğunuzda ona karşı nasıl davranıyorsunuz? Onun acısını hafifletmek ve ızdırabını dindirmek için nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? 
Evet, böyle bir durum karşısında arkadaşınızın yaşamakta olduğu duygularını evvela empati, hatta sempati ile içinize çekerek acısını kalbinizin en ücra köşelerinde bile hisseder ve şefkat duyguları ile onu teskin etmeye çalışırsınız değil mi?
Böyle bir durumda, 
Üzülme! 
Bu, hayatın sonu değil!
Ben senin yanındayım! Beraber üstesinden gelebiliriz...
gibi, onu rahatlatma maksadının da  ötesinde, hakikaten söylediklerinize de inanarak kalbinizin en derinliklerinden gelen samimi duygularınızı sözcüklerle bir bir ifade edersiniz diye düşünüyorum.
Sadece sözcüklerle mi? 
Hayır!
Yumuşak ses tonunuzla,  naif bakışlarınızla ve ipeksi dokunuşlarınızla da samimiyetinizi onunla paylaşırsınız.
Hakeza başka bir örnek;
Yine çok yakın bir arkadaşınızın çocuğunun, bir yaramazlık yapıp ailesini toplum içinde mahçup etmesinden, sınavında başarız olmasından, değerli bir eşyasını kaybetmesinden dolayı arkadaşınızın acı çektiğine şahit olduğunuzda ne yaparsınız?
Tıbkı bir üsteki örnekte olduğu gibi, şefkat duyguları ile olaya yaklaşır ve arkadaşınızın acısını hafifletmeye çalışırsınız değil mi?
O henüz bir çocuk!
Neyin yanlış, neyin doğru olduğunu zamanla anlayacak!
Üzülme!
gibi cümleleri ona karşı yumuşak bir üslubla ve sıcak bakışlarınızla ifade edersiniz kanaatindeyim.
Peki, asıl soru şimdi geliyor:
Aynı durumlarla kendimiz karş karşıya kaldığımızda, kendi kendimize nasıl davranyoruz? Aynı toleransı kendi kendimize tanıyıp, başkalarına karşı duyduğumuz şefkat hissini kendimize de duyabaliyor ve başkalarına gösterdiğimiz nezaket ve zerafeti kendimize de gösterebiliyor muyuz? 
Kendi kendimize;
Üzülme, bu hayatın sonu değil, herkes de bu gibi olayları yaşabilir... gibi, yumuşak ifadelerle kendi kendimizi hoş görebiliyormuyuz?
Söz konusu kendi çocuğumuz ise, o bir çocuk deyip kendimizi harap etmeden tolere edebiliyormuyuz?
Yoksa, karşı karşıya kaldığımız olumsuzluk, haksızlık yada sıkıntılar karşısında dünyanın sonunun geldiğini mi düşünüyoruz? Veya böyle bir sonucun olmasından şahsımızı sorumlu tutarak kendimizi dünyanın en aptal insanları kategorisine dahil edip kendi kendimize acımasız mı yargılıyoruz?
İşte, acımızı fark etmemiz, buna sebep olan faktörün olağan olduğunu, aynı olaylarla bir çok insanında karşı karşıya kaldığını düşünüp, kendimizi hırpalamadan, başkalarına yaklaştığımız gibi kendi kendimize de aynı şefkat ve nezaketle yaklaşmamız teknik olarak “Öz Şefkatli Farkındalık’’ olarak adlandırılıyor.
Dolayısıyle bu yazınında başlığı  “Öz Şefkatli Farkındalık’’ idi. Yani “Zorlayıcı Duygu ve Durumlarla Yaşayabilme Sanatı’’.
Öz Şefkatli Farkındalık; Öz Sevgi, Bencillik, Narsizlik, Zayıflık, Kabullenicilik veya Kendini Şımartmak mıdır? 
Hayır! 
Öz Şefkatli Farkındalık öğrenilebilir mi? Kalbe nasıl taşınacak ve pratiğe nasıl dönüştürülecek?
Öz Şefkatli Farkındalıklı davranışın insan açısından olumlu ve olumsuz sonuçları nelerdir?
Bu soruların cevabını ise Broken Chalk (Kırık Tebeşir) Derneğinin Youtube kanalı üzerinden, ayda bir gerşekleştirdiğimiz “BC Perspektive” canlı yayın proğramında, bu ayki konuğum Aile Danışmanı, Uzman Pedagog ve Eğitimci Ferah Diba İzgi Hanım’dan alacağız.
Canlı yayınımız 29 Ağustos Pazar günü, Avrupa saati: 19:00, Newyork saati: 13:00, Türkiye saati: 20:00’de. Tabii ki bu tarih geçtikten sonra da yine aynı kanal adresinden proğramı izlemek mümkün.
Bekliyoruz...
<< Önceki Haber [Dr. Ömer Özdemir ] Başlıksız yazı Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER