Mısır Türkiye'nin bölgedeki rolünü nasıl etkiler?

Mısır ve Ortadoğu' nun diğer yerlerindeki statüko karşıtı eğilimler Türkiye'nin bölgedeki rolünün geleceğini nasıl etkileyebilir? Daha etkili bir oyuncu olmasının önünü açar mı?

Mısır Türkiye'nin bölgedeki rolünü nasıl etkiler?

AK Parti hükümeti döneminde Türkiye bazı tartışmalı Amerikan ve İsrail politikalarıyla arasına mesafe koydu ve ABD yanlısı Mısır ve Suudi Arabistan gibi rejimlerin yönetici sınıflarının gözünde popülaritesi azaldı. Ancak bölgedeki bağımsız aydınların ve halkın nazarında imaj patlaması yaşadı. Tunus ve Mısır'da halk ayaklanmalarıyla baş gösteren ve bölgeye hızla yayılan güçlü değişim talepleri Türkiye'nin yeniden inşa edilmeye başlanan Ortadoğu'daki müstakbel yerini de tartışmaya açtı. Washington'daki bazı Türkiye ve Ortadoğu uzmanlarına üç ortak soru yönelterek gelişmelerin Türkiye'nin topyekûn bölgeyle, ABD'yle ve İsrail'le ilişkilerini nasıl etkileyebileceğini irdelemeye çalıştık. Carnegie'den Dr. Henri Barkey, Ortadoğu Enstitüsü'nden (MEI) Dr. Gönül Tol, US German Marshall Fund'dan (GMF) Dr. Ian Lesser ve Brookings Enstitüsü'nden Dr. Ömer Taşpınar, muhtemel getirileri ve kayıplarıyla yeni Ortadoğu'da Türkiye'yi Zaman'a yorumladılar. US German Marshall Fund'dan IAN LESSER: Mısır için Türkiye modeli konuşuluyor Türkiye için riskler de potansiyel ödüller de var. Risk cenahında, Türkiye Mısır'da uzun bir kaoslar süreci durumunda, bölgesel güvenlik ve ekonomik sonuçlarına maruz kalacak. Ticaret, yatırım gibi Türkiye'nin çıkarı olan birçok şeyi, hatta Ortadoğu barış sürecini akamete uğratabilir. Mısır'da kaotik bir durum ya da İsrail'i anlaşmaları tanımayan bir hükümet, Türkiye için olumlu bir şey olmaz. Olumlu şeyler de var. Mısır'da daha demokratik ve temsili bir sisteme geçiş herkesin çıkarına. Bölgedeki insanlar Mısır'ın geleceği için Türkiye modelini konuşuyor. İlişkilerin artık donmuş değil daha akışkan olduğu bir Mısır, bölgede halihazırda zaten çok etkin hale gelmiş Türkiye'ye daha da fazla fırsatlar sunuyor. Ortadoğu Enstitüsü'nden GÖNÜL TOL: Davutoğlu'nun 'vicdan siyaseti' faydalı Türkiye etkili bir aktör olabilir. Arabuluculuk çabalarından dolayı değil, çünkü onun sınırları olduğunu gördük. Türkiye'nin oynayacak daha önemli bir rolü var. Geçen sene bölgede yapılan kamuoyu araştırmaları Başbakan Erdoğan'ın Arap sokağında çok popüler bir lider olduğunu göstermişti. Washington'daki bazı kimseler "Bunun çok önemi yok. Arap sokağı kimin umurunda? Arap dünyası rejimler ve onların lideri tarafından yönetiliyor." demişlerdi. Olanlar bize bunun aksinin doğru olduğunu gösterdi. Arap sokağının önemi var. Birçok kimse ahlaki liderlikten bahsediyor. Davutoğlu'nun 'vicdan siyaseti' kavramı bu süreçte çok faydalı oldu. Uluslararası ilişkilerde ahlak yoktur, diyen realistler tarafından bunun eleştirildiğini biliyorum. 21. yüzyılda durum farklı. Meşruiyet ve ahlaklılık uluslararası ilişkilerde en önemli iki kavram haline geldi. Bu açıdan Erdoğan'ın Mısır halkını destekleyen açıklamasını takdir ediyorum. Türkiye'nin tarihin doğru tarafında yer aldığını gösteren çok önemli bir adımdı. Carnegıe Endowment'tan HENRI BARKEY: Ya huzursuzluk Suriye'ye sıçrarsa? Türkiye için pozitif ve negatif sonuçları olacaktır. Bir yandan, Türkiye'nin bölgedeki pozisyonunu güçlendirecek gibi görülebilir. Eğer Mısır'ın dış politikası değişirse, ki kesin değişecektir, bu şimdiye kadar hasım olan Türkiye ile Mısır'ın daha yakınlaşacağı manasına gelir. Negatif tarafta ise Türkiye'nin endişe duyması gereken iki konu var. Birincisi ekonomik. Mısır ve ötesinde istikrarsızlık Mısır'a büyük yatırımlar yapan ve o bölgeye ihracatlarını artırmayı uman Türk şirketleri için iyi değil. Yumuşak bir geçiş beklememeliyiz, çünkü Mısır'da muhalefet bölünmüş durumda ve rejimi bundan emin olmak için elinden geleni yaptı. Diğer ekonomik zararı ise yukarılara fırlayan petrol fiyatı. Türkiye petrolünün tamamını ithal ediyor. Siyasi açıdan, bu huzursuzluk Mısır'dan kat kat daha baskıcı olan Suriye'ye sıçrarsa ne olur? Türkiye hükümeti o zaman ne pozisyon alır? Bu huzursuzluk başka hiçbir şeye benzemiyor. Sadece Körfez ülkeleri -Bahreyn hariç- etkilenmeyecek. Brookings Enstitüsü'nden ÖMER TAŞPINAR: Türkiye demokratikleşmeden yararlanır Eğer Mısır önümüzdeki yıl içinde, özgür ve adil seçimlerin ardından, bir demokratik cumhuriyet olarak arz-ı endam ederse ki bu büyük bir 'eğer'- Türkiye, Mısır devleti ve halkı nazarında çok popüler ve etkili bir ülke olacaktır. Türkiye bölgedeki demokratikleşmeden kesin istifade edecektir. Türkiye'nin yumuşak gücü daha da artacak ve gerçek manada demokratik Arap rejimleri gözünde en etkili ülke olacaktır. Bu arada Türkiye statükonun kolayca ortadan kalkmayacağının farkında. Ya mevcut rejimler kozmetik değişikliklerle ayakta kalacak bir yol bulursa? Türkiye'nin, ABD gibi, reel politik ve idealizm arasında sıkışıp kalmış olmasının nedeni bu. Türkiye'nin tarihin doğru tarafında yer almak için ahlaki yükümlülüğü olduğuna inanıyorum. İran'da Yeşil Hareket seçimlerde sahteciliğe karşı protesto için Tahran sokaklarındayken Türkiye'nin demokrasi ve insan haklarını savunma adına hiçbir şey söylememesi yanlıştı. Bugün Türkiye Mübarek rejimine daha eleştirel davranıyor. Fakat Ankara ancak Mübarek rejiminin artık gidici olduğunu anladıktan sonra yaptı bunu. Orada bir fırsatçılık görüyorum. IAN LESSER: Türkiye bölgesel konsensüs için önemli Bence artırır. Bunun ilginç bir delili, Obama'nın liderlerini aradığı ilk ülkeler arasında Türkiye'nin olmasıydı. Obama, Sayın Erdoğan'ı aradı. Türkiye, Mısır'da ne görmek istediğimiz konusunda bölgesel konsensüs inşa etmede Amerikan yönetimince kritik addedilen ülkeler kümesinde. ABD Türkiye'yi sadece bir çıkar ortağı olarak değil, aynı zamanda Mısır'da gelecekteki siyasi ve güvenlik düzenlemelerinde önemli bir müzakere muhatabı olarak görüyor. HENRİ BARKEY: Türkiye ve ABD radikal değişim istemiyor Evet, Türkiye'nin (Washington'da) önemini artırıyor. Ama hâlâ bazı sınırları olacağını düşünüyorum. Türklerin bazı hareketlerinin olumlu görülmeme ve Kongre'ye zaten sıkıntılı olan ilişkilerini gündeme getirme ihtimali her zaman var. Obama yönetimi, önceki hafta sonu olduğu gibi, tavsiyesini ya da yardımını almak için ya da alıyor gibi görünmek için, Türkiye'ye açılım yapmaya çalışabilir. Tahminim o ki, kısmen birlikte çalışacaklardır. Çünkü Ankara ve Washington aşırı hızlı ve radikal bir değişiklik ihtimalinden endişeliler. Her iki tarafından da ortak çıkarı evrimsel değişimde. Bu, Türkiye'nin Mübarek'in ayrılması konusunda sesini yükseltmeden önce neden oyalandığını açıklıyor. GÖNÜL TOL: Beyaz Saray önce Türkiye-İsrail'i görüştü Obama ile şahsi yakınlığı olan bir İsrailli dostum bana Mısır hadisesinden hemen sonra Beyaz Saray'da istişare edilen ilk konulardan birinin 'Türkiye ve İsrail'i tekrar bir araya nasıl getirebiliriz?' olduğunu söyledi. Erdoğan, Obama'nın Mısır hadisesi patlak verdikten sonra ilk aradığı kişiydi. Bu, ABD-Türkiye ilişkisinin geleceği adına çok şey söylüyor. ABD'nin kafası biraz karışık ve bölgedeki gelişmeleri nasıl okuyacağını bilmiyor. ABD tarihsel olarak Ortadoğu'da sosyal seviyede halklarla değil, rejimlerle yakın ilişki kurdu. O nedenle bölgede ABD'nin eli çok zayıflayacaktır. Türkiye'nin çok olumlu imajını kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya daha meyyal olacaklardır. ÖMER TAŞPINAR: Türkiye'nin yumuşak gücü ABD'nin çıkarına Washington, Ortadoğu konusunda uzun vadeli stratejik düşünüş yerine, her zaman bir 'kriz yönetimi' ve 'zarar kontrolü' modunda köşeye sıkışıyor. Türkiye'nin Arap sokağında yükselen yumuşak gücünü bir değer olarak görmek ABD'nin ulusal çıkarınadır. Mısır kenarda kaldığına göre, Washington Ortadoğu barış sürecini teşvik için Türkiye'yi gemiye alıp angaje olmalıdır. HENRİ BARKEY: İsrail'in reaksiyonunu söylemek için henüz erken İsrail'in nasıl reaksiyon göstereceğini söylemek için çok erken. İsrail nasıl reaksiyon göstereceğini bilse dahi, hem iç hem de dış sebeplerle acele etmez. Bu dramatik değişikliğin İsrail'deki iç yansımalarının nasıl olacağı bilinmiyor. İsrail uluslararası arenada zayıflamış hissedecek. Değişiklikler daha belirgin hale gelene kadar daha da köşeye çekilme kararı verebilir. Türk-İsrail ilişkilerinin kısa vade şöyle dursun, orta vadede bile tamir edilebileceğini düşünmüyorum. İsrail, Türkiye'nin tüm şartlarına razı olsa dahi �ki bunu şu anda yapmayı özellikle istemezler, çünkü zayıf olduğunuz bir dönemde taviz vermek istemezseniz- İsrailliler Türkiye'nin İsrail politikasının değişmeyeceğini biliyor. O halde ne diye zahmete girsinler? Tabii ki bu sadece bir düşünüş şekli. İsrailliler başka yollara da tevessül edebilir. GÖNÜL TOL: ABD hem İsrail'e hem de Türkiye'ye baskı yapacaktır İsrail önce Filistin sonra Türkiye'ye ilişkin stratejik politikasını yeniden değerlendirmeye tabi tutmalı. Bu kaçınılmaz, çünkü bölgedeki tüm dinamikler değişiyor ve İsrail daha fazla tecrit oluyor. İsrailliler ABD yönetimine sessiz kalmalarından dolayı çok kızdı. İsrail ABD ile ilişkisinden bile emin ve rahat değil. ABD İsrail'e arka çıksa da, ABD'nin artık bölgede yeri olmayacak. Çünkü bu, halkla başlayan ve ABD'yle bağlantısı olmayan sosyal bir hareket. Bölgede İsrail'i koruyacak tek ilişki Türkiye'yle olan ilişkisi. ABD her iki tarafa da baskı yapacaktır. Bence Obama Erdoğan'ı "İsrail'le ilişkiniz dün olduğundan çok daha önemli" demek için aradı. Neo-conlar bile İsrail'in 82 yaşında bir otokratla kendini müttefik kılarak hata yaptığına inanıyor ve rasyonel davranıyor. ÖMER TAŞPINAR: İsrail'in Türkiye'nin yardımına ihtiyacı var Müslüman Kardeşler'in Mısır'ın yönetiminde yer alma şansının olduğu şu ortamda, Ortadoğu'da barış ve İsrail-Filistin sorununda iki devletli çözüme her zamankinden daha kuvvetle ihtiyaç var. Türkiye yardımcı olabilir. Ancak İsrail ile Türkiye arasında uzlaşma birinci adım olmalı. İsrail aynı anda hem Türkiye, hem Mısır hem de Ürdün'ü kaybetmeyi kaldıramaz. ABD, Ankara ve Tel Aviv'i uzlaştırma gayretlerinde daha aktif hale gelmelidir. Bu hedefe ulaşıldıktan bir sonraki adım, Türk arabuluculuğu ile Suriye-İsrail diyaloğunu yeniden başlatmaktır. IAN LESSER: Türkiye ile ilişkileri onarmak İsrail'in çıkarına Türkiye ile ilişkileri tamir yönünde bir teşvik unsuru zuhur edecektir. Diğer yandan, farklı sebeplerden dolayı, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde 1990'lardakine geri gidiş olmaz. İsrail'in bölgede potansiyel tecritten endişe ettiğini görebiliyorum. Diğer taraftan, Türkiye'nin özellikle Hamas'la ve başkalarıyla neler yaptığına dikkat ediyorlar. Yani Türkiye daha fazla dikkat celp etmeyi, fakat aynı zamanda daha fazla mercek altında incelemeye tabi tutulmayı bekleyebilir. Türkiye ile ilişkilerini onarmak İsrail'in çıkarına. İsrail'in daha fazla tecritte bir çıkarı olmasa gerek. ALİ H. ASLAN
<< Önceki Haber Mısır Türkiye'nin bölgedeki rolünü nasıl etkiler? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER