Ekonomide beklentiler niye bozuldu

2000'de sanayi üretiminin milli gelirdeki payı yüzde 28.3'tü. Geçen yıl 21.5'e indi.

Ekonomide beklentiler niye bozuldu

2000'de sanayi üretiminin milli gelirdeki payı yüzde 28.3'tü. Geçen yıl 21.5'e indi. Hizmet sektörü ise yüzde 58.2'den 70.4'e çıktı. Yan sanayi üretimi azaldı. Böyle oluca, ithalatın milli gelirdeki payı yüzde 27.1'den 30.6'ya çıktı. Ekonomide kırılganlık arttı. Taraf'tan Süleyman Yaşar'ın yazısı şöyle devam ediyor:
MB ENFLAZSYON HEDEFİNİ TUTTURAMADI
Bu yılın nisan ayından sonra ekonomide beklentiler bozulmaya başladı. Tüketici güven endeksi, hizmet sektörü güven endeksi, perakende güven endeksi, inşaat sektörü güven endeksi ve sanayi üretim endeksi baş aşağı gitmeye başladı. Bu arada pazartesi günü açıklanan enflasyon rakamları Merkez Bankası tahminlerinin aksine temmuzda bir önceki aya göre yüzde 0,45 oranında artarak yıllık 9,32’ye yükseldi. Yine ilk yedi aylık enflasyon oranı yüzde 6,18 oldu. Dolayısıyla Merkez’in yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 7,6 oranının tutturabilmesi artık mümkün görünmüyor.

Peki, ekonomide beklentiler niye birden bire baş aşağı gitti?

ENFLASYON NİYE ARTTI?

Hemen cevaplayalım bu iki soruyu. Alınan makro ihtiyati tedbirler yani kredili satışlara getirilen sınırlamalar, tüketici kredilerinin kısıtlanması, faizlerin yüksek seyretmesi toplam talebi azalttı. Bu arada yüksek faiz- düşük kur politikası nedeniyle ekonomide sanayi üretiminin payı azaldı. Bu nedenle kırılganlıklar çoğaldı. Çünkü yüksek faiz- düşük kur politikası dış ticarete konu mallar (traded goods) yerine dış ticarete konu olmayan lüks konut, lüks AVM, lüks lokanta türünden malların üretimini (nontraded goods) çoğalttı. İşte bu nedenle 2000 yılında sanayi üretiminin milli gelirdeki payı yüzde 28,3 düzeyindeyken 2014’te sanayi üretimin milli gelirdeki payı yüzde 21,5’e geriledi. Aynı dönemde tarımın milli gelirdeki payı yüzde 13,5’ten yüzde 8,1’e gerilerken, hizmetlerin milli gelirdeki payı yüzde 58,2’den yüzde 70,4’e yükseldi. Tabii böyle olunca ithalatın milli gelir içerisindeki payı da arttı. Çünkü 2000’de ithalatın milli gelirdeki payı yüzde 27,1 düzeyindeyken, 2013’te aynı pay yüzde 30,6 düzeyine yükseldi.

Peki, böyle olmuş da ne olmuş, sorusu hemen akla gelebilir.

Cevaplayalım; hizmet sektörünün milli gelirdeki payının çoğalması ekonominin iç ve dış şoklara karşı direncini azaltıyor. Çünkü imalat sanayii siparişleri uzun dönemli oluyor. Oysa hizmet sektörünün siparişleri en küçük bir dalgalanmada hemen kesiliyor. Bu nedenle hizmet sektörünün milli gelir içerisindeki payının çoğalması ekonomide kırılganlığı artırıyor. Bir de milli gelirde imalat sanayii payının azalması ithalatı çoğalttığından iş bulma beklentilerini olumsuz etkiliyor.

Gelelim enflasyona?

Bildiğiniz gibi Türkiye, enflasyon hedeflemesi rejimini kullanıyor. Bu rejime göre; fiyatlar genel düzeyi yükselince faizi artır, aksi olunca faizi indir sistemi uygulanıyor. Ve bu rejimin yükselen ülkeler için zayıf noktası küresel fiyatlar oluyor. Yani petrol, gıda türünden küresel malların fiyatı artınca bu fiyat artışlarını, yükselen ülkelerin, iç faizleri artırarak düzeltmesi mümkün olamıyor. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu ekonomide enflasyonu, faiz artırarak, önleyemiyorsunuz hatta yükselen faizler sıcak parayı davet ediyor. Ülke parası değerleniyor. Ülkenin rekabet gücü azalıyor. Böylece ihracat gerilerken, ithalat artıyor. Dış ticaret açığı yükseliyor. Büyüme hızı yavaşlıyor. Anlayacağınız faiz lobisine teslim olunca sonuç böyle oluyor.
<< Önceki Haber Ekonomide beklentiler niye bozuldu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER