SGY Tasarısı TBMM gündeminde

Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı''nın salı günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nde görüşülmeye başlanacak

SGY Tasarısı TBMM gündeminde

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı''nın büyük ihtimalle salı günü (yarın) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nde görüşülmeye başlanacağını bildirdi. Çelik, ''Bunlar, vatanını seven herkes tarafından destek görmesi gereken, siyasi anlamda riskli düzenlemelerdir. Kazanılmış haklara dokunulmuyor, ama bundan sonra mesleğe başlayacaklarla ilgili fiili hizmet zammı yok'' dedi. Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bakanlık bünyesinde uzun bir hazırlık sürecinden geçtikten sonra Bakanlar Kurulu ve Meclis alt komisyonunda görüşülen tasarının komisyon safhasına geldiğini ve hızla genel kurula ineceğini belirtti. ''Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı salı günü büyük ihtimalle TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlanıyor'' diyen Çelik, ''Mevcut sistemin ana parametreleri sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini ortaya koyamadığı için sosyal güvenlik reformunun ana parametrelerine kimse fazla itiraz etmiyor'' dedi. Çelik, reformun ana parametrelerini emeklilik yaşı ve emeklilik için gerekli prim gün sayısının oluşturduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''65 yaş çok konuşuluyor. 65 yaş bugünden devreye girecek bir yaş değil. Türkiye'deki ortalama yaşam süreciyle bağlantılı olarak tüm bu hesaplar, öngörüler çerçevesinde bir kademelendirme yapıldı. 2000 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı yasa, 2028 yılında 58-60 yaş emekliliği getiriyor. Şu anda Türkiye'de bayan 45 yaşında, baylar ise 48 yaşında emekli olmaktadırlar. Kademeli bir şekilde bu sürdürülecek ve 2028 yılında insanlarımız 58 ve 60 yaşında emekliliğe hak kazanmış olacaklar. 65 yaş ise 2048 yılında bay ve bayanlarda emekliliği gerektirecek bir yaş olacak. Dolayısıyla 30, 35 sene sonrasından bahsediyoruz. Yine bunun ana parametrelerinden bir tanesi prim gün sayısıdır. 9 bin prim gün sayısına sahip olması gerekiyor bir vatandaşımızın emekli olabilmesi için. Bu da bugünden yürürlüğe giren bir şey değil, bu da kademelendirilmiş bir şekilde, 2028 yılında işe girmiş olan bir vatandaştan 9 bin prim gün istenecek. Ne zaman? 2028'de girecek, 2053-2054'lerde emekli olduğu zaman kendisine sorulacak '9 bin gün çalıştınız mı? Bu da demek ki 30, 40 yıllık bir süreci ilgilendiren bir gösterge. Şimdi bu ana iki parametre ve aylık bağlama, güncelleme katsayısı gibi diğer parametreler açısından olaya bakacak olursak Türkiye'nin çok önceleri, sosyal güvenlikte açık vermeye başladığı dönemde yapması gereken bu düzenlemeleri 10, 15, 20 yıl gecikmeyle yapıyor olması bir talihsizliktir.'' Türkiye'nin bu düzenlemeleri 15 yıl önce yapması gerektiğini, o zaman yapılsaydı ''kara delik'' olarak tabir edilen 26-30 katrilyonluk sosyal güvenlik açıklarıyla karşı karşıya kalınmamış olacağını dile getiren Çelik, şöyle devam etti: ''Şimdi biz siyasi bir tercih, siyasi partinin menfaatine politik bir çıkar uğruna bu değişiklikleri yapmıyoruz. Eğer olayı politik bir gözle görecek olursak 30, 40 yıl sonra Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemini süreç içinde iyileştirecek bu düzenlemelerle ilgili bu ana parametreleri şimdi koymayıverirdik. Ne zaman bunları getirirdik. 'Gelecek olan 30, 40 sene sonraki hükümetler bunları düşünsün' diyebilirdik. Ama bu, sosyal güvenlik açıklarının gün ve gün daha çok artması ve Türkiye'nin elinin kolunun bağlanması demektir ki buna 'Vatanımı, ülkemi seviyorum' diyen bir iktidarın göz yumması söz konusu değildir. Bundan dolayı parti için değil, siyasi rant uğruna değil, ülkenin geleceği uğruna yapılmış olan bir düzenlemedir. Her vicdan sahibi ve konuyu bilen herkes, bu konuda bir itirazı yok. 'Türkiye bu düzenlemeyi yapmalıdır' diyor.'' -''AYAKLARI YERE BASMAYAN İTİRAZLAR''- Çelik, yasa tasarısına getirilen eleştirilere değinirken, şunları dile getirdi: ''İki türlü tepki var, birisi ideolojik. Yani 'Ne yapsa bu iktidar bunun karşısında olacağım' diyenler var. İkincisi, efendim 'Türkiye sosyal devlettir, biz bunu açık olarak kabul etmiyoruz, Türkiye bu açıkları karşılamalıdır' gibi yine ayakları yere basmayan itirazlar var. Yani Türkiye'nin kaynakları olur, kaynakları arttıkça tabii sosyal devlet olmanın gereği vatandaşlarını bu kaynaklardan, imkanlardan istifade ettirir. Ama bu kaynaklarınız sınırlıysa sürekli de bazı sistemleriniz açık veriyorsa, bu açıklar için 'oluversin'' filan deme lüksüne sahip değiliz. Dolayısıyla bu iki itiraz da çok böyle yerine oturan sağlıklı, bilimsellik içeren bir itiraz değildir. Onun için sağduyu gerekli, herkes bu ana parametreler konusunda yapılmalıdır noktasındadır. İtirazların çoğu tali meseleler konusundadır.'' Sosyal sigortalarla ilgili ana itiraz konusunun 65 yaştan ziyade 9 bin prim günü olduğunu, bunu izah ettiklerinde hemen herkesin makul karşıladığını ifade eden Çelik, ''Yani 2008 yılında yasa yürürlüğe girince, 2009 yılında işe ilk olarak başlayacak olan bir genç kardeşimiz 7 bin 100 günde, 2010'da başlayan 7 bin 200 günde, 2011'de başlayan 7 bin 300, 2015'te başlayan 7 bin 700 günde emekli olacak. Yani kademeli bir şekilde 9 bin güne geliyoruz, yoksa hemen 2008'den itibaren 9 bin iş günü aranacak prim günü aranacak diye bir şey söz konusu değil. Bunlar vatanını seven herkes tarafından destek görmesi gereken, siyasi anlamda riskli düzenlemelerdir. Ama biz AK Parti iktidarı olarak doğruyu yapacağımızı, vatandaşa söyledik'' dedi. -BASIN ÇALIŞANLARININ YIPRANMA HAKKI- Çelik, basın çalışanlarının kamuoyunda ''yıpranma hakkı'' olarak bilinen fiili hizmet zammına ilişkin değişiklikleri değerlendirirken, ''Mağduriyeti giderici yönde bir irademiz var. Onu bilmelerini istiyoruz'' dedi. Kazanılmış hakları muhafaza etmekten yana olduklarını ifade eden Çelik, ''Alt komisyonda arkadaşlar son şeklini veriyor, yarın elimizde olacak. Kazanılmış haklara dokunulmuyor. Ama bundan sonra mesleğe başlayacaklarla ilgili fiili hizmet zammı yok. Bu milletvekilleri için de yok. Bundan sonra işe başlayacaklar fiili hizmet zammından istifade edemeyeceklerdir. Kazanılmış hakkı olanlar devam edecektir. Milletvekilleri için de aynen böyle. Milletvekilleri de fiili hizmet zammından istifade ediyorlardı, bundan böyle onlarda istifade edemeyecekler'' diye konuştu. -SENDİKAL HAKLAR YENİDEN ELE ALINACAK- Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nın yanı sıra sendikal haklarla ilgili düzenlemeleri içeren yasa tasarısının da yakında gündeme geleceğini belirterek, 2821 ve 2822 sayılı yasaların ILO ve AB normları çerçevesinde yeniden ele alacaklarını söyledi. Çelik, bir yandan istihdam üzerindeki yükleri hafifletmeye yönelik istihdam paketini getirirken, diğer yandan Türkiye'de artık kayıt dışılığın olmaması konusundaki kararlılıklarını ortaya koyacaklarını vurguladı. Bakan Çelik, şunları kaydetti: ''Önce 2008-2009 yılları kayıt dışılıkla mücadele yıllarımız olacak bizim ve bu çerçevede, kayıt dışılığı önlemeye dönük en önemli argümanlardan bir tanesi örgütlü toplum olmaktır. Örgütlü toplum, kendi kendini kontrolden, oto kontrol sistemini kuran toplumdur. Bu anlamda örgütlenmeden korkmamamız gerekiyor. Ama ben şunu da söylüyorum. Sendikacılık demek patronluk değil. Patron patronluğunu, sendika sendikalığını yapacak. Bu düzenlemeleri de koyacağız. Ama bir iş yerinde sendika örgütleniyor ise burada örgütlenmenin önündeki engeli de kaldırmamız gerekiyor. Nedir bu? En can alıcı nokta sendika, örgütlenmeyi yapıyor, daha sonra biz bakanlık olarak işverenden bu isimlerin çakışıp çakışmadığı yönünde bilgi talebinde bulunuyoruz. Ama işveren bu arada işçilere yol gösteriyor. Bunu önünü keseceğiz. Ne yapacağız? Bir ay sonraki bildirgeye değil, bir ay önceki kayıttaki bildirgeye bakıp, sendikanın örgütlenip örgütlenmediğine, yetki sahibi olup olmadığına bakacağız. Bu düzenlemeleri sendika yasasına getiriyoruz. Kayıt dışı ile mücadelede örgütlenmenin önemli çözüm olacağına inanıyoruz. Tabii bunun dışında maddi müeyyideler var, ihbar mekanizmaları var.'' Birçok düzenlemeyi hem Sosyal Güvenlik Yasası'nda hem Sendika Yasası'nda hem De istihdam paketinde getirerek kayıt dışılığı ortadan kaldıracaklarını söyleyen Çelik, ''Kayıt dışılık bildiğiniz gibi iki türlüdür. Birisi kayıt altındaki kayıt dışılık, kayıt altında görünmesine rağmen aldığı ücret kadar gösterilmediği için ciddi bir kayıt dışılık var orada. Bir de direkt kayıt dışılık var. Çalışıyor ve sistem içinde görünmüyor. Bu şekilde 10 milyon 700 bin vatandaşımız var ve bu eğer sisteme büyük ölçüde dahil edilirse, tarım kesiminde biraz sıkıntılarımız olabilir. Diğer kesimlerdeki kayıt dışılık ortadan kalkarsa Türkiye'deki aktüeryal dengeler, çalışan aktif pasif oranları ve prim artışlarında çok ciddi düzelmeler meydana gelir'' dedi. -''NORVEÇ KAPISI AÇILABİLİR''- Bakan Çelik, Norveç Çalışma Bakanı Bjarne Hakon Hanssen'in kendisini ziyareti sırasında gündeme gelen ''Norveç''in iş gücü talebine de değinerek, ''Norveç iş gücü talebinde bulunuyor. Türkiye ise iş gücü arzı olan bir ülke'' dedi. Norveç sanayisinin asgari 100 bin işçiye ihtiyaç duyduğunu, ancak nüfusun yaşlı olması nedeniyle ülke içinden ve AB ülkelerinden yeni iş gücü temin edemediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Sayın bakan ile yaptığımız değerlendirmenin devamı gelecek. Biz Oslo'ya gideceğiz. İlgili birimlerimiz Norveç'te sanayicilerle bir araya gelecekler, onların talepleri nedir, sektörlere göre mesleki eğitim hangi alanlarda olmalı onlara bakacağız. Bu anlamda yapılacak değerlendirme çerçevesinde kendileri de göç yasasındaki kısıtlayıcı unsurları ortadan kaldırma çalışması yaptıklarını söylediler. Bu çerçevede biz de değerlendiriyoruz. Eğer uygun zemin, şartlar oluşursa, çalışmak isteyen vatandaşlarımıza öyle bir kapıda açılabilir ama bizim esas hedefimiz, kendi ülkemizde vatandaşımızın mutlu olması, çalışmasıdır.'' Çelik, Türkiye'deki işsizliğin altında yatan ana sıkıntılardan bir tanesinin de işçilerin mesleki yeterliliğe sahip bulunmamaları olduğunu ifade ederek, ''Bununla ilgili çok ciddi bir kaynağı şu anda işsizlik fonundan transfer ediyoruz. Bunu sivil örgütlerle beraber Türkiye'ye yaygınlaştıracağız ve nitelikli eleman yetiştirme konusunda birinci etapta 100 bin gencimizi nitelikli eleman haline getirme konusunda çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. İstihdam paketi içinde bu yasa geliyor ve yaygın bir şekilde amacına, iş talebine uygun bir eğitimi gerçekleştireceğiz ve bir anlamda iş garantili eğitime bunu dönüştürmeyi düşünüyoruz'' dedi AA
<< Önceki Haber SGY Tasarısı TBMM gündeminde Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER