Hükümet ve HDP ilk kez ortak açıklama yaptı. YeniAsya'ya göre, yapılan ortak basın açıklamasında deklare edilen 10 maddelik yol haritasının satır aralarında, Öcalan’ın öteden beri savunageldiği demokratik konfederalizm / özerklik imalarının olduğu görüldü.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, ‘Çözüm Süreci’ne ilişkin gelişmeleri değerlendirmek üzere Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde HDP heyeti ile bir araya geldi. Saat 11.00 sıralarında başlayan ve 45 dakika süren görüşmeye HDP’nin İmralı heyetinden Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken katıldı. Toplantıda İçişleri Bakanı Efkan Ala ve AKP Grup başkanvekili Mahir Ünal da yer aldı. Görüşme sonrası ortak açıklama yapıldı. Hükümet ile HDP arasında çözüm sürecinin gidişatıyla ilgili karşılıklı suçlamaların geldiği bir dönemde İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya gelen HDP heyeti, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yönelik çağrısını okudu.
‘Silah bırakmayı görüşmek için toplanın’ dedi
Görüşmenin ardından HDP Heyeti adına açıklama yapılan Sırrı Süreyya Önder, uzun bir sürecin önemli bir aşamasına gelindiğini belirterek, Öcalan’ın PKK’ya yönelik çağrısını açıkladı. Öcalan çağrısında, “Asgari müşterekin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi karar vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır” ifadelerine yer verdi.
Açıklanan 10 maddeyle aslında ne demek isteniyor?
1. Demokratik siyaset; tanımı ve içeriği
Bu madde de yer alan “Demokratik siyaset”ten kastın, özyönetime dayalı otonom bir yönetim şekli olduğu biliniyor.
2. Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması
Bu madde ile Demokratik konfederasyon ve özerkliği teoriden pratiğe geçirmeden önce olgunlaştırılması gereken sosyolojik normların olduğu ima ediliyor. Öcalan; bu şekilde özerkliğin pratik uygulamasının çerçevesinin belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
3. Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri,
Bu madde ile TC Anayasası’nın 66. maddesinde yer alan “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesinin değiştirilmesi isteniyor.
4. Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar
Kurumsallaşma vurgusunun ‘2 dilli yaşam’ ve "anadilde eğitim" gibi taleplerin gerçekleştirilmesi ve yaygınlaştırılması anlamına geldiği şeklinde değerlendiriliyor.
5. Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları,
‘Sosyo-ekonomik boyutlar’; en genel anlamda, merkezi idarenin, tüm bölge ve illerden eşit vergi vs. almasından ziyade eyaletlere kendi ekonomik gelirlerine göre yerel yönetimlerin belirlediği şekilde yükümlülükler vermesi gerektiğini ima ediyor.
6. Çözüm sürecinde demokrasi-güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması
“Güvenlik ilişkisi” vurgusu ile KCK tutuklamalarının ve halen tartışılan ‘iç güvenlik paketi’nin doğuracağı endişelere dikkat çekildiği gözleniyor.
Bu madde ile başta töre cinayetlerine kurban giden kadınların haklarının yasal güvence altına alınmasından, bölgede yapılan ve yapılması planlanan HES’lere karşı bir çok konuda uyarılarda bulunuluyor. Kültür faktörüyle ise; "anadilde eğitim", Kürt dili ve edebiyatının yaşatılması ve korunmasına yönelik bir vurgu yapıldığı tahmin ediliyor.
8. Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi,
Bu madde ile; “Türkiye Türklerindir” ve “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ifadelerine kategorik olarak karşı olunduğunu ve sadece Türkleri merkezi alıp diğer etnik kökenleri ötekileştiren dil ve anlayışın bir an önce terkedilmesi gerekliliği ifade ediliyor.
9. Demokratik Cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması,
Bağımsız / birleşik Kürdistan’a giden yolda basamak olarak görülen fedaratif yapıda “İçişlerinde bağımsız, dışişlerinde Ankara’ya bağlı” bir yönetim şeklinin ‘ortak vatan’ olarak tanımlanması “Bölünüyoruz” korkusu yaşayan kitlelere rahatlatıcı bir açıklama olarak sunulmuş gibi.
10. Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleşleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa.”
Bahsedilen dönüşümün mevcut anayasa ile olmayacağının farkında olan Öcalan, bütün bu dönüşümlerin yeni bir anayasa ile güvence altına alınabileceğinin farkında ve bunu deklare ediyor.
KCK, Öcalan’la görüşmek istiyor
KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, HDP ile AKP’nin ortak basın toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada AKP’ye çağrı yaptı. Karasu, “PKK ile Abdullah Öcalan arasında sorun olduğunu iddia ediyorsan Önder Apo’yla PKK yönetimini buluştur ve bu sorunu ortadan kaldır” dedi. Fırat Haber Ajansı’na konuşan Karasu, röportajında “AKP tarafından PKK’nın silahlı mücadeleyi bırakacağı algısı yaratmaya çalışılıyor. Peki, bu durumda AKP Hükümeti’ne sormazlar mı, eğer gerçekten bu konuda ciddiysen, görüşmeler de önemli bir noktaya gelmişse Önder Apo’yla PKK’lıların görüşmesini neden sağlamıyorsun” diye sordu.
HDP, AKP’nin uygun gördüğü açıklamayı yaptı
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın iki gün önce sarf ettiği “Ortak açıklama olmayacak” açıklamasından yola çıkarak “Anlaşılıyor ki HDP Heyeti AKP’nin uygun gördüğü bir açıklama yapacak, hükümet de bu açıklamayı doğru bulduğunu söyleyecek. Bu kurnazlıktır” diyen Karasu, “Bülent Arınç da HDP Heyeti’yle AKP’nin ortaklaştığı bir açıklamanın söz konusu olmayacağını söyleyerek kendilerine doğru yontacakları bir HDP açıklamasını dayattıkları ortaya çıkmıştır. Hükümet ve devlet hiçbir taahhüt altına girmeden sadece HDP’yi ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni taahhüt altına sokan bir açıklama yapılması peşindedir. Bunun da kabul görmeyeceği açıktır.”
“Taraflar karşılıklı taahhütte bulunmuş oldu”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yapılan ortak açıklamaya ilişkin “Taraflar karşılıklı taahhütte bulunmuş oldu” değerlendirmesinde bulundu. Demirtaş, gazetecilere yaptığı açıklamada, “HDP olarak bu süreçte katkı sunmaya gayret ettik. Bu aşamadan sonra hükümetin Türkiye toplumuna taahhütte bulunmuş olduğu demokratikleşme ilkeleri konusunda somut adımlara doğru ilerlemesi gerekir. Umut ediyorum Türkiye halkları açısından hayırlara vesile olur. Bu sürecin barışa doğru evrilmesi konusunda herkes, ‘üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir’ diye temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Antalya / aa
MHP tepkili, CHP adres gösterdi
HDP ve Hükümetin ortak açıklamasına muhalefet partileri farklı tepki gösterdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Silah bırakma değil PKK’ya teslimiyet anlaşmasıdır. Yapılan açıklamada utanmadan vatan, millet, cumhuriyet tanımlarının yeniden yapılacağı söyleniyor. Bu ihanetin belgesidir. Bunun arkasında yatan PKK’nın silahla yapamadığını AKP silah bırakma kılıfıyla millete hazmettirmeye çalışmaktadır. Kiminle imzalanmıştır? İmzayı atan Erdoğan ile Öcalan mıır?” diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise, “Silâh bırakma çağrısı keşke daha önce olsaydı. Silâhların gölgesinde barış olmaz. Barışın birinci koşulu PKK’nın silâh bırakmasıdır. Ne olacaksa TBMM çatısı altında ve iradesinde olmalıdır çözümün adresi TBMM’dir” dedi. Altay, öne sürülen 10 maddelik şartın tamamının kabul edilmesi diye bir şey olmadığını belirterek, “Bu talepler oturulup konuşulur elbette Türkiye’de Kürt sorunu vardır ve çözülmelidir. 30 yıldır akan kan durmalıdır” ifadelerini kullandı.
Hemen beklentiye girmemek lâzım
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, silâhsızlanma hedefine yaklaşıldığını ancak hemen beklentiye girmemek gerektiğini belirtti. Öcalan’ın çağrısını Al Jazeera’ye değerlendiren Elçi, Öcalan’ın 2013 Nevruz’unda da benzer bir çağrı yaptığını hatırlattı. İlk çağrının iki temel unsuru olduğuna dikkat çeken Elçi, bunların, “Silâhların tümüyle devreden çıkarılması ve Kürt meselesinin Türkiye’de çözümünde demokratik siyasetin esas alınması” olduğunu söyledi. İki yıldır bu çağrının hayata geçirilemediğini kaydeden Elçi, yeni çağrı ile birlikte silahların hemen devreden çıkacağı beklentisi içinde olunmaması gerektiğini belirterek, silâh bırakmanın deklare edilen 10 maddenin somut bir şekilde hayata geçirilmesi halinde mümkün olacağını söyledi.
YENİASYA