Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif Eğitim-Sen) Aydın Şube Başkanı Ömer Küçükgüldal, dershaneleri kapatma kararından sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda öğrencilere verdiği kursların, kağıt üzerinde devam ettiğini söyledi. Dershanelerin sınav sistemi olduğu müddetçe ihtiyaç olduğunu, bunu bilen devletin kendisinin dershanecilik yapmaya kalktığını fakat gereken ilgiyi görmediğini belirten Küçükgüldal, bu kursları veren öğretmenlere ödenecek ücretin dahi belirlenemediğini ifade etti.
'ÖĞRETMENLER İSTEMEDİ, OKUL MÜDÜRLERİ ISRAR VE RİCA ETTİ'
Aktif Eğitim-Sen Şube Başkanı Küçükgüldal, “Öğretmenler, bu şartlar altında kurslara katılmak istemediler fakat okul müdürlerinin ısrarı ve ricasıyla eğitim ve öğretim amaçlı olarak bu kurslar açıldı. Kursun açılabilmesi için 10 öğrenci gerekiyor. Bu 10 öğrenci başlangıçta sağlandı, imzalar alındı, kurslar başladı fakat öğrenciler, kurslardan bekledikleri verimi alamadıklarını görünce kursu terk etmeye başladılar. Bir şekilde bakanlığın bu dershaneleri kapattığından dolayı, 'Bu açığı nasıl kapatacağız? İşte kurs yapıyoruz.' diye göstermek için bir şekilde yukarıdan gelen telkinlerle bu kursların devam ediyormuş gibi gösterildiğini biz biliyoruz. Devam ediyor mu? Liselerde kurslar fiili olarak bitti. Resmi olarak devam etse de fiili olarak, kağıt üzerinde kurs devam ediyor görünüyor.” dedi.
'MADEM DERSHANECİLİK DEVLET NEDEN DERSHANECİLİK YAPIYOR?'
Konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bazı sorular yönelttiklerini ancak cevap alamadıklarını belirten Ömer Küçükgüldal, “Hani dershanelere gerek yoktu? Hani dershanelerde çocuklarımızın ve gençlerimizin yarış atı gibi yoğun bir programa tâbi tutulması doğru değildi? Hani gençlerimiz, dershanelere ayıracakları vakitlerini sanat spor ve buna benzer sosyal etkinliklere ayıracaklardı? Sonra ne değişti ki devlet eliyle dershanecilik yapılamaya kalkışıldı? Dershanecilik kötü idiyse devlet eliyle dershanecilik yapmak nereden icap etti? Görünen o ki sınav var odluğu müddetçe ihtiyaç olan dershaneler, bugün devlet eliyle yapılmaya çalışılmaktadır. Öğrenciler ve öğretmenler, açılan bu kurslara beklenen ilgiyi göstermeyerek kurslara katılmadı. Kaydını yaptıran öğrencilerin birçoğu da beklediği eğitimi bulamayınca kurstan vazgeçti. Devlet eliyle açılan bu dershaneler de istenen rağbeti görmedi, adeta bebek ölü doğdu.” ifadelerini kullandı.
'9 MİLYON ÖĞRENCİNİN 2 MİLYONU KAYIT YAPTIRDI'
Okullardaki kursları veren öğretmenlerin de kendilerine zaman ayıramadığını söyleyen Küçükgüldal, “Öğretmeninizin saat 15.15'te dersi bitiyor, 16.00'da kurs başlıyor. Bu kurslar, akşam sekiz dokuza kadar devam ediyor. Öğretmen bu saatten sonra ne zaman evine gidecek, ne zaman dinlenecek ve ertesi günü sabah sekizdeki dersine nasıl başlayacak? Yıl ortasına geldik, halen bu kursları veren öğretmenlere verilecek ek ders ücreti belirsizliğini koruyor. Türkiye’de 9 milyon öğrenci var, bunlardan sadece 2 milyonunun kayıt yaptırdığını biliyoruz. Bunca kayıt yaptıramayan öğrenciler, hayatını etkileyecek olan bu sınavlara nasıl hazırlanacak? Bulunduğumuz il Türkiye’nin en batısı, hava saat 17.00'de kararmaktadır. Gece saatlerine kadar devam eden kurslarda öğretmen ve öğrencilerin güvenliği nasıl sağlanacak? Her doğrunun destekçisi olduğumuz gibi yapılan her yanlışa da haksızlığa da sessiz kalmadık, kalmayacağız.
'HUKUKSUZ ATAMALAR, FATİH PROJESİ, YAPILACAKSA BEN YAPARIM ANLAYIŞI VS GENÇLİĞE BEDEL ÖDETİLİYOR'
Görünen o ki, 'dershanecilik yapılacaksa onu ben yaparım' zihniyetiyle adım atan hükümet ve bakanlık TEOG, Fatih projesi, 4+4+4 düzenlemesi, hukuksuz ve yanlı idareci atamaları ve daha başka birçok konuda olduğu gibi bu konuyu da 'ben yaptım oldu' mantığıyla hayata geçirdiğini zannederken içinden çıkılmaz hale getirmiş ve birilerinin kişisel hırs ve heveslerinin bedelini, yine millet ve özellikle günahsız gençlere ödetmeye başlamıştır. Paydaşların görüşlerine değer vermeden, insanımızın enerjisini bu tip projelerle heba etmeyin. Eğitimin gerçek sorunlarını çözmek için hep birlikte mücadele edelim. Aklın yolu birdir. Bırakın eğitim kurumlarını kapatmayı, mevcut eğitim yuvalarına yenilerini ekleyerek, nasıl daha verimli kullanacağımızı düşünelim. İnsanlara çok çocuk sahibi olmaları tavsiye ediliyor. Bugün Avrupa’nın genç nüfusu bizim ülkemizdedir. Gelin, sorumlular olarak bu güzide topluğunun üzerimize yüklediği ve onların görevini bihakkın yapabilmesi için en müsait koşulları nasıl oluşturacağımızın hesabını yapalım.” şeklinde konuştu.
CHA