Devrimci Karargah soruşturması kapsamında tutuklanan
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi
Avcı ile ilgili şok bir iddia ortaya atıldı. 1993'te
İstanbul Kartal'da bir eve düzenlenen ve 6 kişinin
operasyon sonucu öldürüldüğü olayla ilgili çarpıcı bir detay belirlendi. Öldürülenler arasında bulunan Menekşe Meral'in kardeşi Fatma Meral, Avcı'nın yönettiği operasyonda kardeşinin
imha edildiğini öne sürerek
dava açacağını söyledi.
Ablasının öldürüldüğü operasyonu
Hanefi Avcı'nın yönettiğini yine Avcı'nın kitabından öğrendiğini söyleyen Meral, olayla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Operasyonda çatışmanın yaşanmadığını ileri süren Meral, birçok çarpıklıkla Avcı'nın 'imha' operasyonu düzenlediğini ileri sürdü.
AVCI'YA DAVA AÇACAĞIM
Ablasının öldürüldüğü dönemde Türk Hemşireler Derneği İstanbul Şube Başkanı olduğunu söyleyen Meral, ablasının karıncıya bile incitmeyen bir insan olduğunu belirtti. Avcı hakkında dava açacağını söyleyen Meral şöyle devam etti: "Örgütle bir işi olmadığını söylemiyorum ama kimseyi incitmezdi. Bugün daha demokratik bir ortam olduğu için Hanefi Avcı aleyhine yeni bir dava açmayı düşünüyoruz. Saf bir
adalet beklentim yok ama en azından kamuoyu Avcı'nın bir imhacı olduğunu öğrenecek. Çünkü bu onun gerçeği. Onun hakkında çok karanlık bölgeler var biz sadece o karanlık bölgelerin bir
küçük parçasıyız. O zaman açtığımız davada savcı başta tutuklanmalarını talep etti ama o savcıyı bir daha görmedik. Onun yerine başka savcı görevlendirildi.
Tehdit havasında çok hızlı bir
mahkeme süreci yaşadık. Sanıklar arasında
Ayhan Çarkın ve
Oğuz Yorulmaz'la birlikte 4-5 kişi var"
AYAKKABILARI AYAĞINDAYDI
Avcı'nın yaptığı operasyonda öldürülen isimlerden Rıfat
Kasap'ın iş yerinden alınıp olayın yaşandığı eve götürüldüğünü öne süren Meral, "Resimlere bakınca hepsinin çoraplı sadece Rıfat Kasap'ın ayakkabılarla olduğunu görürsünüz. Ayak ayaküstünde oturuyorlarmış. Bu halde nasıl çatışma olabilir. Yüzlerce hatta binlerce mermi kullanıldı. Buna rağmen orada bulunan 6 aylık ve 2 buçuk yaşında iki çocuğa hiçbir şey olmadı. Öyle bir çatışma yani. Bunu anlamak için sadece fotoğraflara bakmanız yeterli." diye konuştu.
AVCI KARATAŞ'IN ÖNÜNÜ NASIL AÇTI?
Hanefi Avcı'nın polisin
teknik takip konusundaki geldiği noktayı övmek için kitabında anlattığı 6
Mart 1993 Kartal'daki operasyonun
DHKP-C Lideri Dursun
Karataş'ın önünü açan operasyon olduğu öğrenildi. Karataş'ın en önemli rakibi olan Bedri Yağan, Avcı'nın yönettiği operasyonda ölü olarak ele geçirildi. Terör
örgütü Dev-Sol, 'atılım yalları olarak nitelendirdiği 1990-1993 arasında çok sayıda ses getiren
eylem gerekleştirdi. Geri çekilme sürecinin ardından başlatılan 'atılım' süreci örgütün üst düzey yöneticilerinin 1989'dan itibaren cezaevlerinden firarlarıyla birlikte başladı. Atılım yıllarıyla birlikte örgütü büyük çaplı operasyonlar gündeme geldi. 12 Temmuz 1991 ve 16-17
Nisan 1992'de yapılan operasyonlarla
Sinan Kukul, Niyazi Aydın, Sabahat Karataş(Dursun Karataş'ın eşi),Ahmet
Fazıl, Ercüment
Özdemir, İbrahim Erdoğan ölü ele geçirildi. Gelişmeler örgüt içerisinde başarısızlık olarak görülünce Karataş tartışmaya açıldı. Örgütün en önemli özelliği olan teknik imkanları kullanma yeteneğine rağmen Karataş'ın öldürülen örgüt üyeleriyle
araç telefonundan 1.5 saati bulan uzun görüşmeler yaptığı tespit edildi. Örgütün
Ortadoğu sorumlusu Bedri Yağan, Aslan Şener
Yıldırım ve İbrahim
Bingöl ile bir araya gelerek Karataş'ın durumunu tartışmaya açtı. Yağan, 13
Eylül 1992'de Karataş'ı Almanya'da tutukladı ve hapsetti. 5 Ekim'de tutuklandığı yerden kaçan Karataş,
Türkiye Genel Sorumlusu Gürcan Eranıl'la irtibata geçerek yeniden yargılanmak istedi. Bedri Yağan, Eranıl, Aslan Tayfun Özkök ve Faruk Ereren'den oluşan
komisyon Karataş'ı yargıladı. Yağan ve Eranıl bir tarafta kalırken Özkek ve Ereren Karataş'ın tarafını tuttu. Bu gelişmeden birkaç ay sonra 6 Mart 1993'te İstanbul Kartal'da Avcı'nın yönettiği bir operasyon yapıldı. Operasyonda Bedri Yağan ve Gürcan Eranıl'la birlikte Menekşe Meral, Asiye ve Rıfat Kasap öldürüldü. Bütün rakipleri yok edilen Karataş, Suriye'ye geçerek 30 Mart-9
Mayıs 1994'te Özkök ve Ereren ile birlikte Dev-Sol'un adını DHKP-C olarak değiştirdi.