'Bu tasfiyeler 28 Şubat'ı hatırlatıyor'

28 Şubat sürecinde yüzlerce bürokrat, asker, eğitimci, polis ve yargı mensubu fişlemeler sebebiyle mağdur oldu.

'Bu tasfiyeler 28 Şubat'ı hatırlatıyor'

Dönemin HSYK’sı tarafından 28 Şubat 1997’deki MGK toplantısından bir süre sonra ihraç edilen Savcı Altın, kamudaki görevden almaların yeni mağduriyetlere yol açağı uyarısında bulundu: “Fişlemeler üzerinden yürütülen tasfiyeleri, maşeri vicdan da kabul etmez.”

Dindarlıkları, eşlerinin ya da annelerinin başörtülü olması gibi kriterlerle yerleri değiştirildi, bazıları işini kaybetti.  Hedef tahtasındaki isimlerden biri de DGM Savcısı Hüseyin Altın’dı. 1993’ten itibaren baskı altına alınan Altın, 28 Şubat 1997’deki tarihi Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından Temmuz 1997’de HSYK heyeti tarafından görevinden ihraç edildi. Çetelere ve terörle mücadeleye yönelik çalışmaları hedefe konulmasının bir numaralı sebebiydi. Altın, 17 Aralık’taki yolsuzluk operasyonundan sonra başlayan görevden almaların 28 Şubat’ı hatırlattığına dikkat çekerek benzer acıların yaşanmamasını istedi. İki yılda 7 kez görev yerinin değiştirildiğini hatırlatan emekli savcı, tasfiyeleri maşeri vicdanın kabul etmeyeceğine dikkat çekti.

12 Eylül 2010 referandumu ile yapılan anayasa değişikliği ve yeni kurulan HSYK’nın hakkındaki ihraç kararını haksız bulmasıyla iade-i itibarı verilen Savcı Altın, 17 Aralık’taki yolsuzluk operasyonunun ardından başlayan görevden alma ve fişlemelerin 28 Şubat’ı çağrıştırdığını vurguluyor. O günlerin acılarının unutulmuş olmasını, benzer muamelelerle her alan ve kademede memurlara yaşatılanları doğru bulmayan Altın şu uyarıda bulunuyor: “Yolsuzluk operasyonu sonrasında Emniyet’te yaşanan tasfiyeler, 28 Şubat dönemini hatırlatıyor. İddia edildiği gibi kamu kurumlarında yapılan fişlemeler üzerinden yürütülen tasfiyeler, maşeri vicdanda kabul görmeyecektir. 28 Şubat sürecinden yaşam tarzım ve mesleki ilkelere bağlılığım nedeniyle bugünkü yargıya yapılan tarzda baskı gördüm.”

Altın, o dönem fişleme, görevden alma gibi 28 Şubat karakteristiği bürokratik müdahale ve eziyetlerin nasıl uygulandığını ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor: Yargıtay üyeliğine seçilmeye hak kazandığım dönemde kesin atama ve geçici görevlendirmelerle 27 ay gibi kısa bir süre içerisinde 7 defa görev yerim değişti. Adım o dönemde gezici savcıya çıkmıştı. Asılsız suçlamalarla hakkımda disiplin cezaları düzenlenerek 1997’de HSYK tarafından meslekten ihraç edildim.”

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından sonra yaşanan siyasi baskının 28 Şubat dönemini hatırlattığını ifade eden Hüseyin Altın, kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedelendiğine de dikkat çekiyor. Soruşturmayı yürüten bir savcının toplum nezdinde itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını aktarırken, “Savcının bir hatası varsa onu yargı kendi içerisinde kanunlara göre denetime tabi tutar. HSYK, müfettiş belirler ve savcı hakkında işlem yapar. Bu göz ardı edilerek bir savcı siyasi bir malzeme haline getirilmemeli.” eleştirisinde bulunuyor. Altın, 12 Eylül referandumu sonrası elde edilen kazanımların siyasi bir amaç uğruna kaybedilmemesi gerektiğini dile getiriyor.
<< Önceki Haber 'Bu tasfiyeler 28 Şubat'ı hatırlatıyor' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER