Kampanya sözcüsü
Neslihan Akbulut’un okuduğu
kampanya metninde, başörtülü kadınların sosyal ve siyasal haklarına kavuşmadığı ifade edilerek “Bu sebeple,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı 28 Şubat’ın kalıntısı olan başörtüsü ayrımcılığına karşı çıkmaya ve Ak Parti saflarında
siyaset yapmak üzere başvuruda bulunan başörtülü kadın milletvekili
aday adaylarına seçilebilecek sıralardan listelerde yer vermeye davet ediyoruz,” denildi. Akbulut açıklamasında, “ Her fırsatta meydanlarda başörtüsü sorununu çözeceğini beyan eden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Sayın Devlet Bahçeli’yi, Sayın Selahattin Demirtaş’ı, Sayın
Numan Kurtulmuş’u, Sayın Mustafa Kamalak’ı, Sayın
Yaşar Topçu’yu ve tüm siyasi parti liderlerini bu sözlerinin taahhüdü olarak parti örgütlerindeki başörtülü milletvekili aday adaylarını listelerinde seçilebilecek sıralardan aday göstermeye çağırıyoruz,” dedi. Açıklamada, “Geçen
seçim dönemlerinde sivilleşme ve
demokratikleşme konusundaki öncelikli hassasiyetimiz sebebiyle kayıtsız şartsız
desteklediğimiz tüm siyasi partilere bu seçim döneminde bir şart koşuyor ve uyarıyoruz:
Başörtülü aday yoksa oy da yok” denildi.
“BU SORUYU EN BAŞTA AK PARTİ’NİN KENDİSİNE SORMASI GEREKİYOR”
Ardından kampanya sözcüleri söz alarak konuyla ilgili konuştu. Konuşmasında Buluşan
Kadınlar Grubunun daha önce yaptığı kampanyalarla ilgili bilgi veren Emine Uçak, “Kadınlara seçme ve
seçilme hakkını uzun yıllar önce veren bir
ülke olarak övünen
Türkiye’de başörtülü kadınların seçilme hakkının halen olmadığı göz ardı ediliyor. Bu kampanya başörtü yasağının ve kamusal alan dayatmasının kaldırılması için düzenlenmiştir” dedi.
Kampanya sözcülerinden Hilal
Kaplan ise, “Şu anda herhangi bir hukuki engel ve herhangi bir mevzuat olmamasına rağmen başörtülü kadınların seçilme hakkı yok. Bu sadece bir
psikolojik bariyer meselesidir. Türkiye son beş yıl içinde pek çok mevzuda psikolojik bariyerleri aşmış vaziyette. Bu mevzuda aslında biz bu konuyu çoktan aştık Bu anlamda siyasi partilerin henüz vakti değil konusundaki tavrını doğru bulmuyorum Bir biçimde bundan önceki zamanlarda eğer bazı adımların atılmasına cesaret edilebiliyorsa bu adım da atılabilir diye düşünüyorum,” diye konuştu.
Yazar Yıldız Ramazanoğlu ise, “Yaklaşık kırk seneden beri kendini
dindar olarak tanımlayan başörtülü kadınlar başlarına gelenler fiziki şiddet değildi ama eşit yoğunluklu ve yavaşlatılmış ölümle eşdeğer şeylerdi. Bir insanın sadece sokakta gezmesine izin veriyorsanız ve onun dışında eğitim haklarına, çalışma haklarına kendini geliştirmesine seçme ve seçilme hakkına engel oluyorsanız bu aslında ölüme çok yakın bir şey. Bunun sonlanması için bugün buradayız. Aday olan kadınları kutluyorum ve destekliyorum.” dedi.
Cihan
Aktaş da, “Türkiye’de başörtülü kadınların temsil sorunu var. Başörtülü kadınların
Meclis’te kendilerini doğrudan temsil etmeleri onların ve Türkiye’nin hayrına olacaktır. Ben makro politikalardan çok mikro politikaların önemli olduğunu ve başörtülü
Müslüman kadınların çok geniş bir birikime sahip olduklarını ve bu birikimi Türk toplumuna açmalarının zamanı cumhuriyetin kadın kipinin kırılması açısından ayrımcılıkların sona ermesi açısından islami kesimde başörtülü kadınların seslerinin sürekli bastırılmasının önüne geçilmesi gerektiğine inandığım için destekliyorum” dedi.
Kampanya adına konuşan Hidayet Tuksal da, “Hayatla meclis arasında büyük bir
uçurum var. Başörtülü kadınlar görünürlük ve hayatın içinde olmak bakımından sokağa çıktığınızda bir sürü yerde rastladığınız kadınlar. Ama meclisin bu kadar steril kalması doğru değil. Bu bir yanılsama oluşturuyor. Başörtülü kadınlar üzerindeki görünür ve görünmez baskıların daha derinleşmesine yol açıyor. Başörtülü kadınlar bu yasaklar ve bir yerlere giremezlikler yüzünden kendi mahallelerinde de sıkıntı çeken kadınlar haline geliyorlar.
Başörtüsü yasaklarının kesin olarak sona ermesi ve etkilerinin Türkiye’den kalkması ve hatta dünyaya yansıması için böyle bir şeye ihtiyacımız var. Onun için başörtülü arkadaşlarımızı mecliste görmek istiyoruz” diye konuştu.
Nihal Bengisu
Karaca da kampanyaya destek verenler arasındaydı. Karaca, “Sokakla, hayatla meclis arasında çok ciddi bir uçurum var ayrım var. Bu kadınlar siyaset yapmak istemiyor başlarını örtüyorsa üç çocuk doğurmak istiyorlar sosyal hayata katılmak istemiyorlar denilse, bu konu üzerine farklı analizler yapılabilir. Böyle değil. Partilerin özellikle milli görüş geleneğinden gelen bu partilerin içinde siyaset yapmaya çok azimli insanlar var. Kadın kollarının içine sıkıştırılmış durumda ciddi şekilde üzerlerine basılıyor. Erkeklerin işlerinde ciddi şekilde hamallık yapılıyor” dedi. Karaca, “Kadınların yüzde 60’ının meclis dışında kaldığı bir tabloda
milli irade nasıl olabilir? Bu soruyu bütün partilerin kendisine sormaları gerekiyor en başta da Ak Parti’nin" diye konuştu.
ŞİMDİYE KADAR BİN 35 İMZA TOPLANDI
Kampanya sözcülerinden Özden Sönmez ise, “ Hep bizleri idare edenleri seçmek için o kadar çok çaba harcadı ki kadınlar. Şimdi o süreçler geride kaldı. Artık seçilmek de istiyoruz. Şimdiye kadar seçen olduk. Bundan sonra seçilme hakkımızı da kullanmak istiyoruz.“ dedi. Sönmez, “Mecliste başörtülü kadınların olmayışı, Türkiye’nin kaybı meclisin kaybı olacak.“ dedi. Başlatılan
imza kampanyasıyla ilgili de bilgi veren
Neslihan Akbulut, “Metni imzalayan kişilerin bu talepleri siyasi partilerin merkez ofislerine e-
posta olarak gidiyor. Şuana kadar bin 35 imza toplandı. 24 saat önce metnimizi imzaya açtık. İlerleyen günlerde metni imzalayanların sayısının bu sayının çok üstünde olmasını bekliyoruz” dedi.
Basın açıklamasına KADER’den Nil Mutluer,
sanatçı Yasemin Göksu, Yasemin Tanbay,
Yönetmen Handan
Öztürk ve gazeteci Ceyda Karan gibi başı açık kadınlar da katılarak ‘kampanyayı desteklediklerini’ açıkladılar.
Kampanyanın web adresi: http://basortuluadayyoksaoydayok.wordpress.com/