Havalimanı'na iner inmez kendisini "Türk müsünüz" diye soran, Türk okulları mezunu bir gencin karşıladığını anlatan Adnan Topkapı, "Aklıma Türkiye’de yaşananlar, Türk okullarına ve o okullarda çalışan yiğitoğlu yiğitlere atılan iftiralar düştü birden." ifadelerini kullandı. Kazakistan Dışişleri Bakanı Erlan İdrisov'un "Eğer çocuklarım okul çağında olsaydı onları Türk okullarına gönderirdim" cümlesini aktaran Topkapı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türk okullarında çekilmiş bir fotoğrafına dikkat çekti.

Türkiye’den 4 bin 300 kilometre uzakta Kazakistan’daydım geçen hafta.

Ortak bir geçmişe sahip olduğumuzu ve oralara yıllar önceden giden eğitim gönüllülerinin olduğunu biliyordum. Astana Havalimanı'na zihnimde bu düşüncelerle, beni bekleyen sürprizden habersiz indim.

Pasaport kontrolü için sıraya girdiğimde genç bir delikanlı bana doğru yaklaştı ve “Türk müsünüz” dedi? Şaşırdım. Çünkü bu kadar kısa süre içerisinde karşılaşmayı beklemiyordum açıkcası onlardan biriyle. Yüzümdeki tebessümü fark etti yanımdaki meslektaşlarım. Önce hepimiz “bu kadar çabuk mu?” dedik. Sonra Elhamdülillah deyip 20 yıl önce Kazakistan'a bu tohumları atanları hayırla yad ettik.

Astana Ekonomi Forumu’na katılmak için Kazakistan’daydım aslında. Forum’da Türk iş adamları ile karşılaşmadım ama Türkçe bilen Türkiye sevdalısı Kazak gençlerin oradan oraya koşuşturmasına şahit oldum. Sonradan öğrendim forumda görevli gençlerin bir çoğunun Türk okulu mezunu olduğunu. Aklıma Türkiye’de yaşananlar, Türk okullarına ve o okullarda çalışan yiğitoğlu yiğitlere atılan iftiralar düştü birden. Nasıl olur diye düşünürken kendimi Astana’daki Türk okullarından birinde, Nurorda Uluslararası Kazak-Türk Okulunda buldum.

Okulun girişindeki panoda yer alan resimler dikkatimi çekti. Fotoğraf kareleri bile anlatmaya yetiyordu aslında okulu ve başarılarını. Olimpiyatlarda kazanılan madalyalar, devlet büyüklerinin okulu ziyaretleri sırasında çekilmiş kareler süslüyordu okuldaki şeref panosunu. 

Tam Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in okulu ziyareti sırasındaki resimlere takılmışken gözlerim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de okulu ziyaret ettiğini anladım resimlerden. Resim karelerinde Cumhurbaşkanı Gül’ün yüzünden eksik etmediği tebessümü, Türkiye’yi temsil eden bu ilim ve irfan yuvalarından duyduğu haklı gurur olarak yorumladım. Sonra bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden 17 Aralık sonrası yaşananlar. Bir atılan iftiraları düşündüm bir de duvardaki resimlerde mevkidaşının yanında okulun başarılarıyla göğsü kabaran Cumhurbaşkanı Gül'ü. Sonra da sorular üşüşüverdi hızla zihnime, cevaplarını henüz bulamadığım... “Ya sabır!” dedim ve geçtim!

Ertesi akşam ise Kazakistan Dışişleri Bakanı Erlan İdrisov’la biraraya geldik. Önce bölgede yaşananlar ardından da Türk okullarıydı gündem. Sorumu çok uzatmadım Türk okulları dedim o gerisini getirdi. “ÇOCUKLARIM ARTIK BİRER YETİŞKİN AMA EĞER OKUL ÇAĞINDA ÇOCUĞUM OLSAYDI ONLARI TÜRK OKULLARINA GÖTÜRÜRDÜM. TÜRK OKULLARININ EĞİTİM KALİTESİ OLDUKÇA İYİ. ARKADAŞLARIMIN BİRÇOĞU ÇOCUKLARINI BU OKULLARA GÖNDERİYOR”

Bu cümlelerle herşeyi özetledi Dışişleri Bakanı İdrisov. Zira Somali'den Filipinler’e kadar birçok ülke yöneticilerinin benzer ifadelerine şahit oldum bugüne kadar. Bütün bu güzellikleri yaşarken aklıma Nurorda Kazak-Türk okulundaki o kareler geldi bu kez. Bir karabulut gibi çöktü üstüme yine cevabını bir türlü bulamadığım sorular. Ya sabır!

Ve Kazakistandaki Kazak- Türk okulları. Kazakistan’da 20 yıldan bu yana eğitim veren Kazak-Türk okulları Kazakistan’ın dört bir yanına yayılmış. Kazakistan’ın neredeyse her şehrinde bir Türk okulu var. 30 okul ile Kazak gençlerini eğiten Kazak-Türk okullarında yüzde 85 yerli personel yani Kazaklar çalışıyor. Öğretmenler, okul müdürleri, idareciler hepsi Kazak. Türkiye’den gelen adanmış ruhların attığı tohumların yeşeren çiçekleriydi onlar. Türkiye’de bu fedakar ruhlara atılan akıl almaz hakaret ve iftiralara anlam veremiyor, ruhları inciniyor. Ama onlar da aynen dünyanın 160 ülkesindeki kardeşleri gibi hiç durmadan yollarına devam etmeye devam ediyorlar...