Erdoğan: Bunu nereden çıkardınız?

Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu.

Erdoğan: Bunu nereden çıkardınız?

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz bir yasa tasarısı hazırladık, her nasıl olduysa, birden bire ihale İsrail'e gitti, ihaleyi İsrailliler aldı(!) Bunu neye dayanarak söylüyorsun? 'Adrese teslim bir ihale' diyorsun. Neye göre bunu söylüyorsun? Neresinde bunun İsrail yatıyor? Neresinde İsrail'e yönelik bir atıf var? 'Efendim, dünyada bu işi İsrail'den başka yapan yok...' OSTİM'e gidersen var mı yok mu görürsün'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında, AK Parti'nin siyasi tarihte ilklerin partisi olduğunu belirtti. AK Parti'nin öncü ve değişimci, ezberleri bozan, statükoyu zorlayan, dar kalıpları, dar sınırları aşma gayretinde olan bir parti olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi: ''Nitekim, 6,5 yıldır girdiğimiz 4 seçimden 1. parti olarak çıktık. Bu yönüyle de siyasi tarihimizde bir ilkin altına imzasını atmış bir partiyiz. 18 Kasım 2002'de iktidarı devraldığımızda, nasıl bir heyecan içindeysek, nasıl bir coşku içindeysek, millete hizmet noktasında nasıl bir aşk ve sevda içindeysek bugün de bu duygularımızı eksiltmeden tam tersine çoğaltarak, kararlılık içinde geleceğe doğru yürüyoruz. Bu hareket, bu parti, bu teşkilat 6,5 yılda Türkiye'ye çok değerli hizmetler kazandırdı. İnanıyorum ki daha nice yıllar ülkemize ve milletimize hizmet bahtiyarlığını omuzlarımızda taşıyacak nice eserleri milletimizle buluşturacağız. Biz, 6,5 yıl boyunca her konuda çözümden yana olduk. Bazı sorunların mutlak bir çözüm yolu olmayabilir. Tek bir çözüm yöntemi bulunmayabilir. Ancak, önemli olan, çözüm süreçlerini başlatmak, samimiyetle gayret göstermektir. Biz, hiçbir zaman sorunlara gözümüzü yummadık. Çözüm süreçlerini provoke etmek, baltalamak isteyenlere karşı herkese düşen; sağduyuyu, basireti ortaya koymaktır. Bunun gayreti içinde olacağız. Biz diyoruz ki herkes, sorunun değil, çözümün bir parçası haline gelmek, çözüm süreçlerine katkıda bulunmak, sorumluluk duygusuyla hareket etmek durumundadır. Önemli olan, karanlığa yumruk sallamak değil, aydınlık için bir mum yakmaktır.'' -MUHALEFETİN TUTUMU- Başbakan Erdoğan, ''İktidarda bulunan bir partinin genel başkanı olarak şunu söylemekte de hiçbir beis görmüyor, hiçbir kompleks duymuyorum: Muhalefet, iktidar kadar dinamik, iktidar kadar hızlı, üretken olmalıdır'' diye konuştu. Muhalefetin, Türkiye'nin meselelerinde iktidar kadar çözüm arzulaması, süreçlere yapıcı bir katkıda bulunması gerektiğini kaydeden Erdoğan, ''(Muhalefet) Yöntemler konusunda farklı düşünebilir, bu anlaşılabilir. Ama çözümsüzlüğü, bir çözüm olarak benimseyen muhalefet, bu anlayışıyla Türkiye'nin hiçbir yere gidemeyeceği noktasında, gayret gösteren bir anlayışın temsilcisi olur'' dedi. Türkiye'nin her meselesinde çözümsüzlüğü savunmanın, değişime, dönüşüme, atılama yönelik her konuda statükodan yana tavır almanın, en küçük meseleden en büyük meseleye kadar her konuda ayak diretmek ve kuru hamaset yapmanın muhalefete prim sağlamayacağını anlatan Erdoğan, bunun Türkiye'ye de hiçbir şey kazandırmayacağını ifade etti. -MAYINLI ARAZİLER- Erdoğan, ''Dikkat ediniz; 6,5 yıldır hangi meseleye el attıysak, karşımıza hamaset çıktı. Karşımıza, yıldırmaya, vazgeçirmeye dönük bir muhalefet çıktı. 6,5 yıl boyunca Türkiye'nin meseleleriyle birlikte sadece 'istemezük' diyen ama ne istediği belli olmayan bir muhalefetle de mücadele etmek zorunda kaldık'' diye konuştu. Aynı tavrın bugün de mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısının görüşmelerinde yeniden uygulandığını ifade eden Erdoğan, bu konunun hassasiyetine dikkati çekti. ''Bu denli izan, insaf dışı yaklaşımla, kanun tasarısının gündemde tutulduğunu'' belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tasarı Meclis Genel Kuruluna geldiği andan itibaren muhalefetin provokatif tavrı ve tavra bazı köşe yazarları tarafından verilen destek, konuyu çok farklı boyutlara çekmiştir. Konfüçyüs'un bir sözü var: Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak tehlikelidir... TBMM Genel Kurulunda görüşülen yasa tasarısı, tam 6 maddeden oluşuyor. Herhalde bir sayfalık bir şey. Ancak, ne hikmetse bu tasarıyı, etrafında fırtınalar koparılırken muhalefet temsilcilerinin ya da bu konuda kalem oynatan yazarların tenezzül edip, zahmet edip bu bir sayfalık metni okumamış olması son derece anlamlıdır. Okumuyorsunuz, hiç olmazsa bu tasarıyı getirenlerle bir konuşun. Köşe yazarısınız veya milletvekilisiniz, 'burada ne demek istedi?' Yasa tasarısını okuyup anlamayı bir kenara bırakın, kulaktan dolma iddialarla, dedikodularla adeta hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, meseleyi hiç olmadık noktalara taşıdılar. Niyet okuyuculuğu, ağır bir iftira ve karalamaya dönüşmüştür. Bir süre sonra kendileri dahi inanır hale geldiler. Biz bir yasa tasarısı hazırladık. Her nasıl olduysa, birden bire ihale İsrail'e gitti. İhaleyi İsrailliler aldı (!) Bunu neye dayanarak söylüyorsun? İhale yapılmadan nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin? 'Adrese teslim bir ihale' diyorsun. Neye göre bunu söylüyorsun? Bu bir sayfalık metnin neresinde adrese teslim? İhale, herkese açık olan bir uygulamadır. Ama anlıyorum ki bu adamların hayatında yaptıkları bir ihale bile yok. Görünen bu. Bunlar ihale nedir bilmiyorlar. Kamu İhale Kanunu nedir bilmiyorlar. Kaldı ki bugüne kadar bizim iktidarımız her ihalesiyi şeffaf yapmıştır, medya huzurunda yapmıştır. Bizim bu noktada en ufak bir sıkıntımız yok. Neye dayanarak söylüyorsun? Neresinde bunun İsrail yatıyor? Neresinde İsrail'e yönelik bir atıf var? 'Efendim, dünyada bu işi İsrail'den başka yapan yok.' OSTİM'e gidersen var mı yok mu görürsün.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısının, ''tartışmasız şekilde ülkenin menfaatine, milletin çıkarlarıyla örtüşen, Türkiye'ye toprak kazandıracak bir düzenleme'' olduğunu belirterek, ''Tasarı, ülkemiz için en küçük bir güvenlik zafiyeti doğurmayacak, hiçbir şekilde ülkemizin çıkarlarını zedelemeyecek, bu noktada tartışmaya dahi mahal vermeyecek bir tasarıdır. Bu tasarının önünde, arkasında, içinde, dışında, belirlenmiş, hedeflenmiş, tasarlanmış hiçbir şirket ve ülke yoktur'' dedi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının sürecin her an içinde olduğunu belirten Erdoğan, ''Acaba bunu anamuhalefet ve diğerleri biliyor mu?'' diye sordu. Bölgedeki mayınların tamamı temizlendikten sonra, belli bir genişlikteki alanın, tamamıyla Silahlı Kuvvetlerin aynı şekilde tasarrufu ve güvenliği altında olacağına işaret eden Erdoğan, buranın fiziki güvenliğe tahsis edileceğini, sınırın yine denetim ve gözetim altında tutulacağını, hiçbir seçeneğin uygulanamaması halinde yap-işlet-devlet modeliyle kiralansa bile yabancıların buraya ellerini kollarını sallayarak giremeyeceğini, istedikleri gibi faaliyet yürütemeyeceklerini, hepsinin bir kontrol mekanizması olduğunu vurguladı. En çok istismar edilen konulardan birinin, bölgedeki petrol ve maden olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ne yazık ki bu tasarı, iki haftadır tartışılmasına rağmen ortaya hiçbir alternatif de konulmuş değil. Her kafadan bir ses çıkıyor, herkes aklına ilk geleni söylüyor ve herkesin uçuk kaçık fikirleri ortada. Ama ayağı yere basan, çözüm getiren tek bir öneri bile serf edilmiş değil. Kahve köşelerinde konuşuluyor; 'Mayınların üzerine taş atalım, patlatalım', affedersiniz 'Koyun, eşek sürüsüyle mayınları temizleyelim' diyenler de var. Muhalefetin şu andaki zihinsel durumu bu. Bir kaç gün sonra bakarsınız bu öneriler çözüm olarak gazetelerde yer alır. 'Hakikaten ya, niye oralara mayın eşekleri göndermiyoruz?' diyenler var. Muhalefet ve onun değirmenine su taşıyan gazeteciler, bilerek ya da bilmeyerek böyle ciddi bir konuyu sulandırıyorlar. 'Ben yaparım, şu yapsın, bu yapsın' diye ortaya çıkanlar var. Bakıyorsunuz, bir emekli yarbay çıkıyor, 'bana iki tabur versinler, ben bu işi çözerim' diyor. Sen bir defa haddini bil, artık emekli oldun git bir kenarda dur. Bu ülkenin bir Genelkurmay Başkanı var, kuvvet komutanları var. Biz onlarla konuşuyoruz, önerilerini alıyoruz. Sana ne oluyor ya, otur oturduğun yerde. Bunlar da emekli olduktan sonra konuşmaya başlıyorlar... Eğer bu kadar kolaysa, yapabiliyorsa ihaleye girerler, ya da bu işi çok iyi biliyorsa bir özel firmanın yanında danışmanlık görevi alır, iki taburdan fazla adamı da dışarıdan bulabilir sivillerden, onlarla beraber bu işi yapabilirsin. Bedeli karşılığında yaparsın... Yani, bedeli neyse onu da öderiz. Açık söylüyorum, son derece de mutlu oluruz. Biz, hiç kimsenin bu işe girmesinden rahatsız değiliz. Bakıyorsun, 'Burası iki Kıbrıs adası büyüklüğünde' diyenler var. Bunlar ya sayı saymayı bilmiyorlar ya da ciddi bir göz rahatsızlığına sahipler. Şurası da son derece önemli; tasarının müzakereleri sırasında bize yönelik eleştirilerin yanında, devletin kurumlarının vahim bir ayrımcılığa tabi tutulduğu da müşahede ettik. Çok yazık... Yani, 'şu kurum vatanseverdir, bu kurum vatanı satar, şuna güvenilir, buna güvenilmez.' Bu süreç, ak ile karanın bir kez daha deşifre edildiği süreç oldu. Millet iradesinin, milli egemenliğin, demokrasinin, bazı zihinlerde nasıl bir karşılık bulduğu, ne anlama geldiği ya da ne anlam bulduğu, bu süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu tasarı, tartışmasız şekilde, inşallah ülkemizin menfaatine olan, milletimizin çıkarlarıyla örtüşen, Türkiye'ye toprak kazandıracak bir tasarıdır. Bu tasarı, ülkemiz için en küçük bir güvenlik zafiyeti doğurmayacak, hiçbir şekilde ülkemizin çıkarlarını zedelemeyecek, bu noktada tartışmaya dahi mahal vermeyecek bir tasarıdır. Bu tasarının önünde, arkasında, içinde, dışında, belirlenmiş, hedeflenmiş, tasarlanmış hiçbir şirket ve ülke yoktur.'' -''KAMUOYUNA ANLATIN''- Tarım arazilerinin kiralanması karşılığında mayınların temizlenmesinin tasarıda üçüncü ve son seçenek olarak belirtildiğine dikkati çeken Erdoğan, ''Birinci ve ikinci seçeneği atlayarak; doğrudan üçüncü seçeneği tartışma konusu yapmak, eğer bilgisizlikten ve tasarıyı okumamaktan kaynaklanmıyorsa, tamamen bir art niyet ürünüdür'' dedi. Erdoğan, muhalefetin son dört seçimde kaybetmiş olmanın verdiği umutsuzlukla her türlü meseleyi tahrik vesilesi olarak gördüğünü belirterek, Türkiye'nin en küçük sorunundan en büyük sorununa kadar çözmek için kolları sıvadıkları anda muhalefetin meseleyi kilitlemenin gayreti içine girdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Çözüm üretemeyenler, sorun üretmek noktasında büyük beceri sarfediyorlar. Mayınların temizlenmesi konusunda ortaya çıkan reaksiyon, 29 Mart seçimleri sonrasında muhalefetin nasıl bir siyaset tarzı izleyeceğinin ilk işaretidir. 6.5 yıl boyunca yaptığımız gibi her türlü engel ve engellemeye rağmen soğukkanlılıkla, sağduyuyla hareket edeceğiz, tahriklere asla prim vermeyeceğiz'' diye konuştu. Milletvekillerine seslenen Erdoğan, tasarıyla ilgili gerçekleri kamuoyuyla paylaşmalarını isteyerek, şöyle konuştu: ''Haklı olduğumuz bu konuyu tüm boyutlarıyla kamuoyuna anlatın. Muhalefetin nasıl bir paranoya içinde olduğunu, nasıl bir hayal dünyasında gezindiğini, iddialarının ne kadar asılsız olduğunu, eleştirilerinin ne denli ölçüsüz bir kampanyayla paralel yürütüldüğünü, en hassas olduğumuz noktalarda hedef alındığımızı ifade edin. AK Parti'ye karşı, AK Parti iktidarına karşı insafsız ve ölçüsüz bir kampanyanın sürdürüldüğünü anlatın. Bu milletin hassasiyetleri, bizim hassasiyetimizdir. Biz 6,5 yıl boyunca millete rağmen, hiçbir kararın altına imza atmadık. Bundan sonra da asla atmayacağız. Ülkenin çıkarları üzerinde bir mesele tanımıyoruz, ülkenin menfaatleri üzerinde bir menfaat asla tanımıyoruz. Bizden aksini bekleyenler, ebediyen beyhude beklerler.'' Yeni haftaya girerken attıkları bu adımda bir an önce sonuca varıp, müşterek olarak devletin kurum ve kuruluşları dayanışma içinde süreci sürdüreceğini anlatan Erdoğan, bunda kimsenin endişe ve şüphesi olmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, Meclis çalışmalarında grubuna başarılar dileyerek, ''Allah yar ve yardımcınız olsun'' dileğinde bulundu. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mayın temizleme tasarısının, mayın temizleme işini doğrudan İsrail'e ya da İsrailli firmalara ihale ettiğini iddia edenlere, ''İsrail'i, İsrailli firmaları bu yasa tasarısının neresinden çıkardınız, bu sonuca nereden vardınız?'' diye sordu. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, muhalefetin, mayın temizleme konusunda, iktidarı karaladığını ve iftira attığını öne sürerek, ''Muhalefet, bu konuda 'milletin yaklaşımını biz nasıl lehimize çeviririz de iktidar partisini karalarız' diye düşünüyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''(Topraklarımız İsrail'e verildi, vatan bölündü, vatana ihanet edildi, hudut delindi, sınırlarımıza yabancılar gelip yerleşti, en verimli topraklarımız peşkeş çekildi, sınırımızda yabancılar gezip tozmaya, gizli faaliyetler yapmaya başladılar. Güvenliğimiz, geleceğimiz, huzurumuz her şey birden bire buharlaşıverdi...) Öncelikle bu sınırsız muhayyileye sahip oldukları için muhalefeti alkışlıyorum, tebrik ediyorum. Bu ne muhayyile?'' diye konuştu. Muhalefetin bu sınırsız hayal gücünü memleketin hayrına değil de komplo teorileri üreterek ziyan etmesi nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu ifade eden Erdoğan, bu yasa tasarısı üzerinde, AK Parti olarak çok ağır ithamlara maruz kaldıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, TBMM Genel Kurulu kürsüsünden, televizyon ekranlarından ve gazete sayfalarından kendilerine yönelik olarak ağza alınmayacak iddialar ve ithamlar söylendiğini kaydetti. -''SEÇENEKLERİ ARTIRIYORUZ''- Erdoğan, şunları söyledi: ''Bu tasarının, mayın temizleme işini doğrudan İsrail'e ya da İsrailli firmalara ihale ettiğini, yabancıların gelip bizim sınırımıza yerleşeceğini ve bunun da vatana ihanet olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler. Şimdi ben buradan, bu iddiaları dile getirenlere açık açık söylüyorum: Siz, bu yasa tasarısını okudunuz mu, okuduysanız anladınız mı? İsrail'i, İsrailli firmaları bu yasa tasarısının neresinden çıkardınız, bu sonuca nereden vardınız? Evet soruyorum; bu tasarının neresinde İsrail ve İsrail'li firmalar var? Kaldı ki onay makamı bir şeyi onaylamadan sen nasıl olur da kalkar, 'İsrail'li firma buradadır' dersin. Burada geçen hafta görüşülen tasarının ilgili kısmını (madde 2, 1. fıkra) bir kez daha okuyorum: 'Mayın temizleme işi öncelikle 4 Ocak 2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılır. Bu usulle yaptırılamaması halinde tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında, kullanım süresinden en fazla indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılır.' Bunun neresinde İsrail, İsrailli firmalar, 44-49 yıl var? Burada tavan söylenmiştir. Ama 'bunu nereye kadar indirirse, en fazla indirene verilir' kaydı var. Yani bu da nedir, yıldır. Çünkü, yap-işlet-devretteki anlayış budur. Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre, hizmet satın almak yöntemiyle bu işi yaptıracak. Eğer, bu mümkün olmazsa, altını çizerek bir kez daha ifade ediyorum; sonraki seçeneğe geçilecek. Nedir o seçenek? Hatta bu daha da değişebilir. Arkadaşlarım onu farklı bir şekilde bugün gündeme getirecek. Nedir o seçenek? Arazinin mayınlardan temizlenmesi karşılığında tarımsal faaliyetlerde kullanılması şeklinde ihaleye çıkılmasıdır. Yani burada biz, seçenekleri artırmak suretiyle istediğimizi kullanabilir, ihaleyi bu şekilde yapabilir ya da istisna ihale yöntemiyle bu işi yapabiliriz. İhaleye girmeden, bunu istediğimiz bir firmaya, temizleme işini kalkıp verebiliriz. Örneğin, UNIVERSIADE'de ve Erzurum Üniversite Oyunlarında yaptığımız gibi. Buralarda, Kamu İhale Kanununun verdiği yetkiyle, herhangi bir ihaleye girmeden, işleri davetle istediğimiz firmaya yaptırabilme hakkına sahibiz.'' -''EN UYGUN YOLU ARAMAMIZ EN TABİ GÖREVİMİZ''- Başbakan Erdoğan, Hükümetin, asrın en ağır mali küresel krizinin yaşandığı bir dönemde, ülkenin ve milletin selametine en uygun yolu aramasının en tabii görevi olduğunu belirtti. Tasarının 2. maddesiyle ilgili tekriri müzakere (yeniden görüşme) istediklerini anımsatan Erdoğan, ''Bugün Genel Kurulda, araya bir seçenek daha koyuyoruz. Bununla 3 ayrı seçeneğin olduğu bir süreç söz konusu. Tasarıya, Kamu İhale Kanununun istisna maddesine dayanılarak, Milli Savunma Bakanlığınca yaptırılmasına yönelik bir alternatif ekliyoruz, bunun da çalışmaları yapılıyor'' dedi. Recep Tayyip Erdoğan, tasarı üzerinde, birinci seçenek dikkate alınmadan son seçeneğin konuşulduğunu dile getirerek, Suriye'nin kendi sınırlarındaki mayını temizlediğini söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin 780 kilometreye yakın Suriye sınırının, 580 kilometresinin mayınlı olduğunu ifade ederek, ''(Topraklar kaybedildi) diyorlar. Tam aksine, mayınlanarak kaybedilmiş toprakları kazanıyoruz. Bereketli toprakları geri kazanıyoruz'' diye konuştu. Bir grup vatandaşın CHP Grubuna getirildiğini belirten Erdoğan, ''Getirilen bu vatandaşlar, acaba niçin böyle yaralanmışlar, elleri, ayakları kopmuş? Bir de bunu anlatsaydınız. Onu bölge insanı olan vatandaşlarım, milletvekillerim çok iyi bilir'' dedi. -''MESELENİN, ÜZÜM YEMEK OLMADIĞI ÇOK AÇIK''- Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ortada bir samimiyet olsa, 1992'den bu yana gündemde olan bu konuda bir gayret olur, göreve gelen iktidarlar bir adım atardı. Biz Genelkurmayımızla da bu işi enine, boyuna konuştuk. Bütün bu görüşmeler sonunda, önce yapılabileceğini ama daha sonra yapamayacaklarını bize söylediler. Ondan sonradır ki bu konuda Maliye Bakanlığımızı devreye soktuk. Şimdi en son verdikleri... Bu da süreç itibariyle 4-5 yıllık bir süreçtir. Bu süreç içerisinde de uluslararası bu noktada işi, sertifikasını verecek, yarın güvenlik noktasında bir sıkıntı olduğunda bunun güvenliğini üstlenecek bir kuruluşla yapılması ki basın toplantısında kendileri de bunu açıkladılar. Bununla daha isabetli olabileceğinin değerlendirildiğini söylediler. Bütün bunlar tabii ki değerlendirilir. Ama unutmasınlar ki muhalefet siyaset yapıyor biz de siyaset yapıyoruz. Biz, sivil bir iradeyiz. Tabii ki bunun için de tercihlerimizi kullanacağız. Milletimizin, ülkemizin hayrına olan neyse, birinci derecede onu tercih edeceğiz. Bunun dışına çıkmamız zaten düşünülemez. Meselenin üzüm yemek olmadığı çok açık. Bunların derdi bağcıyla.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sınırlardaki mayınlardan önce zihinlerdeki mayınların temizlenmesi gerektiğini belirterek, ''Muhalefet ve medya, mayın temizleme işiyle 2005'te bu kadar ilgilenmemişken, konuyu, bugün bir siyasi istismar aracına dönüştürmesi, üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir husustur'' dedi. Erdoğan, bunu art niyet olarak değerlendirerek, demagoji yapılmaya, zihinlerin bulandırılmaya çalışıldığını ifade etti ve yapılanları da kara siyaset olarak nitelendirdi. Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Genelkurmay Başkanlığının, mayın temizleme faaliyetlerini yürüttüğünü, ancak bu işlemlerin çok pahalı ve yavaş olması ve sertifika gerekliliği gibi sebeplerden dolayı, işin Maliye Bakanlığınca hizmet alımı yöntemiyle yapılması konusunda kendileriyle görüş birliğine vardığını söyledi. Bunun üzerine 2005'te Bakanlar Kurulu kararı çıkardıklarını, düzenlemeleri yaptıklarını ve sürecin ihale aşamasına kadar geldiğini ifade eden Erdoğan, ''Danıştay, bu aşamada Anayasa'ya da aykırı olarak yürütmeyi durdurdu'' dedi. Başbakan Erdoğan, o dönemde sürecin ihale aşamasına kadar geldiği halde, ne muhalefetin ne de medyanın bu konuyla, bugünkü gibi ve bugünkü tarzda ilgilenmediğini söyledi. O gün hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bu konunun, bugün bir siyasi istismar aracına dönüştürülmüş olmasının, üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir husus olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu, art niyettir, demagojidir, zihinleri bulandırmaktır, kara siyasettir. Kimi köşe yazarlarının bu kara siyasete alet olması, bu değirmene su taşıması, bu furyaya katkı sağlaması da son derece vahimdir. Allah aşkına, ne demek istiyorsunuz, açık açık söyleyin? 'Recep Tayyip Erdoğan, kapalı kapılar ardında İsrail ile pazarlık mı yaptı?' Ne demek bu, ne demek istiyorsunuz? 'AK Parti el altından ülkeyi mi pazarlıyor?' Bunu mu demek istiyorsunuz? Açık konuşun. Gazze'de yaşanan insanlık dramına karşı tüm dünya sessiz kalırken, orada masum yavrular katledilirken, sivillerin üzerine bombalar yağarken sesini yükselten, haklıyı savunan Recep Tayyip Erdoğan, şimdi İsrail'le gizli gizli iş tutuyor mu demek istiyorsunuz? Benim Davos'ta ortaya koyduğum insani tavır karşısında kimlerin süklüm püklüm olduğunu bu millet apaçık gördü, bunları iyi tanıyın. 'O tavır nedeniyle, bizim dünyada kredi kaybımız başlamış.' Bunu iddia eden, bugünkü ana muhalefetin temsilcileri. Biz itibar kaybetmedik, itibar kazandık. Onlar öyle zannetsin. Kendi ülkesinin Başbakanını, İsrail'in Cumhurbaşkanına karşı kimlerin eleştirdiğini, hakaretler savurduğunu bu millet gördü, tespit etti. CHP'nin ve MHP'nin monşer eskilerinin, İsrail karşısındaki haklı ve onurlu duruşumuzdan nasıl rahatsız olduğunu bu millet açık açık gördü. Mayın meselesi üzerinden şahsıma, partime ve Hükümetime yönelik aleni bir kampanya başlatıldığını herkes görmelidir, görmek durumundadır. Bu kampanyanın nereden kaynaklandığını ve ne amaca hizmet ettiğini tarih mutlaka gösterecektir. Ama tarih, bu kampanyaya alet olanları, su taşıyanları da asla unutmayacaktır. AK Parti'nin Genel Başkanı ve Başbakan, bakanlar, bu yüce Meclis çatısı altındaki milletvekilleri, bu devletin kurumları ülkenin menfaatini, çıkarlarını düşünmeyecekler, ülkeye ihanet içinde olacaklar, öyle mi? Bu ülkenin güvenliği bizi ilgilendirmeyecek, çıkarları, menfaatleri, istiklali, istikbali, bizi ilgilendirmeyecek öyle mi? Allah aşkına, siz ne hakla ihanet, hıyanet kelimesini ağzınıza alabiliyorsunuz, bizim vatan sevgimizi ne hakla sorgulamaya kalkıyorsunuz, sizin böyle bir yetkiniz var mı? Nasıl bunu yapıyorsunuz? Bizim vatanseverliğimizi test etmek ya da değerlendirmek sizin haddinize mi?'' -''RÜYASINDA GÖRSE HAYRA YORMAZDI''- Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin dün itibariyle, BM Güvenlik Konseyinin dönem başkanlığını devraldığını anımsattı. ''Bundan 6,5 yıl önce, AK Parti'den önce, bir politikacı, Türkiye'yi BM Güvenlik Konseyinin dönem başkanı olarak rüyasında görse hayra yormazdı, bu kadar da olmaz artık derdi'' diyen Erdoğan, milli gelirden en büyük ekonomiler sıralamasına, paranın itibarından faizlerin geldiği noktaya, AB sürecinden medeniyetler ittifakına, eğitimden sağlığa, ulaştırmadan konuta kadar bu ülkenin nereden nereye geldiğinin herkesçe bilindiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, ''Bu millete hizmet etmek suçsa, kabahat ise, evet biz bu suçu işledik, işlemeye de devam edeceğiz'' dedi. Mayın temizlemeye ilişkin yasa tasarısının hiç bir yerinde, önünde arkasında, belli bir şirket, ülke, zümre ve çevrenin olmadığını ve asla olamayacağını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunun nihai kararını verecek olan merci biziz. İhale yapılır, işimize gelirse onaylarız, işimize gelmezse onaylamayız. Ülkemizin, milletimizin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yaparız. Bizim yegane amacımız, Suriye sınırında bulunan mayınları temizlemektir. Öyle atıyorlar ki yav ufak atında civcivler de yesin, onlar da nasiplensin. Çok büyük atıyorlar. Neymiş petrolü, madenleri alıp götüreceklermiş? Bir defa, şu metnin içinde böyle bir şey yok. Petrol arama işlemi, maden işleri ayrı bir konudur. Bunlar zaten bizim tarafımızdan silahlı kuvvetlerle koordineli olarak verilmiştir, verilmeye de devam etmektedir. Bunun için de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı vardır, yerli yabancı şirketler vardır. Şu anda onlar o bölgelerde zaten arama yapıyorlar. Bunların bundan da haberi yok. Gittiğim mitinglerde de söyledim: Biz burada organik tarım yapmayı hedefliyoruz, ülkemize böyle bir bakir alanı kazandırmak istiyoruz. Bunu güneydoğuda, doğuda, her yerde anlattık. Ama bunlar tabi duygu özürlü olduğu için normaldir. Bunu, ülkemizin, milletimizin menfaatini gözeterek yapıyoruz ve yapacağız. Ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, bu temizleme işini de o şekilde yapacağız. Hiç kimse niyet okumasın, paranoya üretmesin, komplo teorilerine kulak asmasın, doğmamış çocuğa kıyafet biçmeye kalkışmasın. Burada bütün amaç, Türkiye'nin Ottowa Sözleşmesindeki vaadini yerine getirmek. Sınırlarımızdaki mayınlardan önce zihinlerdeki mayınları temizlememiz gerekiyor. Mesele bu. Özellikle muhalefet partileri kendi zihinlerinin, ufuklarının sınırlarına o kadar çok mayın döşemiş ki bir türlü o sınırları, mayınları aşamıyor, kendi dar kalıplarının, sığ dünyalarının dışına çıkamıyorlar. Bu toprakları kazanalım, bereketlendirelim. Ahmet'e, Mehmet'e, Hasan'a, bölge halkına istihdam sağlayalım diye çaba gösterdiğimizde, bu kez de zihinlerdeki mayınlarla uğraşıyoruz.'' -''MAYINLI ARAZİLERİ BÖLGE HALKINA BEDAVA VERMEYECEĞİZ''- Başbakan Erdoğan, birilerinin, mayınlı arazilerin bedava bölge halkına verilmesini istediğini belirterek, ''Kusura bakmayın öyle bir niyetimiz yok. Orada bölge halkına istihdam sağlayacağız. Bizim hesabımız ve hedefimiz bu. Biz, balık tutmayı öğreteceğiz, bedava balık yemeyi değil. Bu ülke bunlardan çok çekti. 'Hudut namustur, şereftir' diyerek, güya bize ders vermeye kalkıyorlar. Hudut ne demektir? Biz bunu çok iyi biliriz beyler. Hudut korumak artık dikenli tellerle, mayınlarla milyar dolarlık harcamalarla olmuyor'' diye konuştu. İktidara geldiklerinde Suriye ile ilişkilerin sıfır olduğunu belirten Erdoğan, ''Şimdi, Suriye'li her gün Gaziantep'te, Gaziantep'li her gün Halep'te'' dedi. Başbakan Erdoğan, AB'nin aslında, psikolojik hudutları ortadan kaldırma projesi olduğunu ifade ederek, Almanya ile Fransa'nın tarih boyunca birbiriyle savaştığını, ama şimdi Strazbourg'dan belediye otobüsüne binen birisinin, Almanya'da alışveriş yaptıktan sonra ülkesine geri döndüğünü söyledi. ''Şimdi o fiziki sınır kalktı diye Almanya, Fransa onurundan, haysiyetinden, şerefinden bir şeyler mi kaybetti? Yoksa tam tersine dostluklarıyla birlikte ekonomilerini mi güçlendirdiler?'' diyen Erdoğan, mayınların temizlenmesinin, orada güvenlik zaafiyeti olacağı anlamına gelmediğini kaydetti.
<< Önceki Haber Erdoğan: Bunu nereden çıkardınız? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER