F tipi mecmua

F tipi cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler, ilginç yöntemlerle dergi çıkarıyor. Havalandırma boşluklarından çorap içerisinde dağıttıkları notlarla haberleşiyor.

F tipi mecmua

Yasadışı örgüt ve çeteler, cezaevlerindeki kalabalık koğuşları bir dönem âdeta okul gibi kullandı. Hatta içerideki eğitim, ‘amatör’ suçluları profesyonelleştirir oldu! Cezaevi isyanları, koğuşlarda bulunan silah ve bombalar bunun bariz delilleriydi. Devlet, hâkimiyeti kaybettiğini düşündüğü hapishanelere sonunda müdahale etmek zorunda kaldı. ‘Hayata Dönüş’ operasyonu kapsamında 21 cezaevine düzenlenen baskınlarda 32 kişi öldü. Operasyonlar sonrası tutuklu ve hükümlüler F tipi cezaevlerine sevk edildi. DSP’li Hikmet Sami Türk’ün Adalet BAkanlığı döneminde, görevde olduğu 19-22 Aralık 2000 tarihlerinde yapılan operasyona ve F tipine farklı kesimler tepki gösterdi. Tek ve üç kişilik odaları bulunan cezaevlerinin insan haklarına aykırı olduğu savunularak, ‘sosyal ilişkiyi neredeyse bitiren’ sistemde düzenlemeler yapılması istendi. Buna mukabil, F tipi cezaevlerinde hükümlülerin çok iyi şartlarda yaşadığını, hatta buraların ‘villa tipi’ olduğunu savunanlar da çıkmadı değil. Aslında cezaevinin standardıyla ilgili bir sıkıntı yok gibi; problem, hücre tipi koğuşlarda kalan tutuklu ve hükümlülerin yaşadığı psikolojik sorunlar ve beraberinde gelen hastalıklar. Hayata Dönüş operasyonunun ardından geçen 6 yılda cezaevlerinde çok sayıda intihar, ölüm, psikolojik bozukluk ve hastalık vakaları yaşandı. Ancak Adalet Bakanlığı tarafından herhangi bir istatistik tutulmadığı için rakamlar net olarak bilinmiyor. AYAKKABI BOYASIYLA DERGİ ÇIKARIYORLAR! Topluma kazandırılması ve ıslah olması beklenen tutuklu ve hükümlülerin halihazırda bu hedeften çok uzakta olduğu kaydediliyor. F tipi cezaevlerinin insanı ‘kişiliksizleştirdiğini’ ve sağlık problemlerine yol açarak ‘yavaş yavaş öldürdüğünü’ savunan hukukçuların sayısı hayli fazla. Zaman zaman avukatlar, sanatçılar, yazarlar ve sivil toplum kuruluşu üyeleri de bir araya gelerek düzenledikleri eylemlerle bu konuya dikkat çekmeye çalışıyor. F tipi cezaevlerinde tespitlerde bulunan TBMM İnsan Hakları İnceleme Örgütü’nün dinlediği mahkûmların geneli, sosyal faaliyetlerin azlığından, maddi ve manevi işkencelerden şikâyetçi olmuş. Bazıları ise cezaevleri arasındaki idare farkını eleştirmiş. Eskişehir Cezaevi’nden Bolu F Tipi’ne gelen bir mahkûm, personelin eğitim durumuna göre tavırların değişebildiğini; son olarak kaldığı yerin ‘tam bir işkencehane’ye dönüştüğünü iddia ediyor. Avrupa Konseyi’ne bağlı Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi’nin (CPT) 6 Eylül 2006’da yayımladığı raporda F tipi cezaevlerinden edinilen izlenimler ve öneriler anlatılıyor. Tutuklu ve hükümlülerle yaptıkları konuşmalar, gözlemler ve araştırmalar neticesinde raporda, F tiplerinde özellikle sosyal koşulların ve sağlık koşullarının düzenlenmesi için Türk otoritelerinin harekete geçmesi gerektiği belirtiliyor. Bu tip cezaevlerinde 6 kişilik gruplar halinde sadece 1 saatlik havalandırma izni verilebiliyor. 23 saat kapalı alanda kalınıyor. Sıklıkla göz rahatsızlıkları, duyma bozuklukları, denge kaybı, mide rahatsızlıkları, baş ağrıları gibi sağlık sorunları yaşanıyor. Bunların dışındaki psikolojik etkilerin şizofreniye kadar vardığı, kendini ve birlikte kaldığı arkadaşını öldürmeye çalışma gibi durumların gözlendiği ileri sürülüyor. Sosyal faaliyetlerin kısıtlandığı F tipi cezaevlerinde özellikle siyasi suçlular, fikrî yönden ve moral yönünden zinde kalabilmek için ilginç yöntemler geliştiriyor. Tek ya da üç kişilik hücrelerde kalan siyasi tutuklular havalandırma boşluklarını kullanarak birbirleriyle haberleşmeye çalışıyor. Hatta bu sayede dergi çıkarılıyor. Tutuklular, yazdıkları metinleri, çoraplarının içerisinde top hâline getirerek havalandırma boşluklarından diğer koğuşlara ulaştırıyor. Böylece tutuklu ve hükümlüler birbirlerinin yazılarını okuyarak cevaplar yazabiliyor. Bazen de hamur hâline getirdikleri ıslatılmış ekmek içerisinde taşınan notlarla cezaevi dergisi çıkarıyorlar. Dergi kapağı kimi zaman portakal, karpuz gibi meyve kabuklarından elde edilen renklerle tasarlanıyor. Gizlice hazırlanan dergi daha sonra çoğaltılıyor. Öyle ki bir cezaevi yönetimi bu amaçla kullanıldığını tespit ettiği için hükümlülere ayakkabı boyasını vermeyi yasaklamış. Cezaevinde çıkarılan dergiler arasında mazisi ‘Hayata Dönüş’ operasyonuna kadar uzanan, 5. yılını dolduran yayınlar bile var. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde çıkarılan ‘Masala’ bunlardan biri. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde ise 5 farklı dergi çıkarılıyor hükümlüler tarafından. Bolu F Tipi Cezaevi’nde tek kişilik hücrede kalan ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Örgütü’ne ifade veren mahkûmlardan biri, havalandırma boşluklarından yapılan bu tür yazışmaların idare tarafından bilindiğini ileri sürüyor. Yazışmaların birinde yaptığı şaka ise kendisine pahalıya mal olmuş: “Birbirimizle haberleşirken yazdığım not, idarenin eline geçmiş. Ben şakadan ‘Silah eğitimi yapıyoruz’ diye yazmıştım. İdare bunu ciddiye alarak bana ceza vermiş. Hâlbuki burada silah eğitimi yapılması imkânsız. Bir akşam asker ve infaz koruma memurlarından oluşan büyük bir kalabalık geldi. Beni zorla odadan çıkarıp döve döve götürdüler. İki defa acile gittim. Doktor ‘bir şeyin yok’ dedi.” Yazışmalar sayesinde mahkûmlar fikir alışverişinde bulunuyor ve bir anlamda forum oluşturuluyor. Avukatları, müvekkillerinin böylece birbirlerine moral vererek güçlü olmaya çalıştıklarını ve beyinlerini sağlam tutabildiklerini söylüyor. Adli suçluların durumu ise daha farklı. Onlar bu tür bir aktiviteye katılmadıklarından psikolojileri daha çabuk bozuluyor. Ancak zaman zaman kaldıkları hücrelerden yazışmaların diğer koğuşlara ulaşması için yardımcı olabiliyor. ÖLÜM ORUCU EYLEMİYLE PROTESTO İstanbul Barosu Başkanı Avukat Kazım Kolcuoğlu, cezaevlerindeki mahkûm ve tutukluların sosyal hayatlarına önem verilmesi gerektiğini düşünüyor: “Bu, cezaevinden çıktıklarında topluma uyum sağlamalarının kolaylaştırılması bakımından büyük önem taşımaktadır. Cezaevleri, yargı kararlarıyla verilen cezaların daha ağır biçimde çektirilmesine yönelik birer infaz kurumuna dönüştürülmemelidir.” CPT raporunda da vurgu yapılan nokta insani şartların oluşturulması. Raporda özellikle eğitilmiş psikologların düzenli olarak tutuklu ve mahkûmları ziyaret etmesi, atölye, kütüphane, spor gibi aktivitelerin maksimum düzeyde arttırılması gerektiğine değiniliyor. F tipi cezaevlerini ve hücre sistemini protesto eden Avukat Behiç Aşçı, yaklaşık 220 gündür ölüm orucu eylemi yapıyor. Onlarca müvekkilinin ölüm orucu eyleminde yaşamını kaybettiğini söyleyen Aşçı, “Cezaevlerinde 122 kişi, tecridin son bulması için ölüm orucu eylemi başlatarak kendi canlarını feda etti. 600 kişi de sakat kaldı.” diyor. Eylemini sürdürdüğü Şişli’deki evine zaman zaman sanatçılar, yazarlar, sivil toplum kuruluşu liderleri geliyor. Ziyaretçiler de kendisine destek için kısa süreli açlık grevine gidiyor. “Hiçbir şey insan hayatından daha önemli değildir.” diyerek eylemi bitirmesi için iknaya gelenlere ise “Başka yolum kalmadı.” diye cevap veriyor. Adalet Bakanlığı’ndan isteklerini ise şöyle sıralıyor: “Bakanlık ‘6 kişi bir arada yaşasın’ desin, biz çözüme hazırız. 3 kapı 3 kilit sistemiyle birbirlerine gidip gelebilsinler. Sosyal faaliyetleri yok. F tiplerinde 6 kişilik gruplar hâlinde sadece 1 saatlik havalandırma izni veriliyor. 23 saat kapalı alandasınız. Maddi manevi işkenceye tabi tutuluyorlar. Kabul edilmeyecek maddeler üzerinde oturup, tartışıp yeni öneriler ortaya koyabiliriz. Önemli olan çözüme ulaşabilmek.” MAHKÛMLARDAN ŞİKÂYETLER F tiplerine gelen herkes, elle ve elektronik cihazlarla defalarca aramadan geçirilmesine rağmen girişte çırılçıplak soyulur. Aramaya direnirseniz, dayak yersiniz. Hücreler tek veya üç kişiliktir. Tek kalıyorsanız hiç kimseyle, üç kişi kalıyorsanız yanınızdaki iki kişi dışında kimseyle konuşamaz, kimsenin yüzünü bile göremezsiniz. Hastane ve mahkemeye bile hücrelere bölünmüş araçlarla götürülürsünüz. Avukatınızla görüşmeye giderken yanınıza kâğıt kalem almanız yasaktır. Bir haksızlığa uğradığınızda verdiğiniz dilekçenin akıbetini bilemezsiniz. İşleme konulup konulmadığını öğrenmek için bile dilekçe üstüne dilekçe yazmak zorundasınız (Genelde gardiyanlar mahkûmlara ‘eleman’ diye seslendiği için çoğu zaman kimden şikâyetçi olacağınızı da bilemezsiniz.) Doktor tarafından hastaların kovulması F tiplerinin sıradan olaylarından biridir. AKSİYON

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER