Hocalı katliamının tanıkları anlatıyor

Hocalı Katliamının tanıkları anlattıklarıyla yaşanan dramı gözler önüne seriyor.

Hocalı katliamının tanıkları anlatıyor

Hocalı katliamında kızını kaybeden ve akrabalarıyla esaret hayatı yaşayan Kadim Abbasov, yaşadığı işkenceleri hafızasından silemiyor.

Azerbaycan-Ermenistan arasında 1992 yılında yaşanan savaşta Ermeni güçlerinin Hocalı'da 613 sivili öldürdüğü katliamdan kurtulanlar, o günlerde yaşadıkları işkenceleri hala hafızalarından silemiyor. 

Ermenilerin kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin yaptıkları katliamda birçok aile tamamen yok olurken, bazı aileler de üyelerinin bir kısmını kaybetti. Katliamdan sağ kurtulan insanlar, yaşadıkları işkencelerin ve yakınlarını kaybetmenin acısını bugün de aynı şekilde hatırlıyor ve tekrar yaşıyor.

Hocalı'dan kaçmaya çalışırken kızı Ermeni kurşunuyla hayatını kaybeden, kendisi de kardeşi ve yeğeniyle 48 gün esir hayatı yaşayan Kadim Abbasov (73) ve torununu sırtında taşıyarak kurtaran eşi Melek Abbasova, hiçbir zaman hafızalarından silemedikleri o günleri anlattı.
Katliamdan 11 ay önce Hocalı'nın tam anlamıyla abluka altına alındığını, doğalgaz ve elektriğin kesildiğini söyleyen Abbasov, helikopterlerle sağlanan ulaşımın da birkaç helikopterin vurulmasının ardından kesildiğini belirtti. Ermenilerin 1992 yılının 25 Şubat akşam saatlerinden itibaren 10 koldan tanklarla saldırıya geçtiğini anlatan Abbasov, artık dayanamayacaklarını anladıklarını ve kasabayı terk etmeye karar verdiklerini kaydetti.

Soğuk ve karlı hava şartlarında yaklaşık 100 kişilik grupla Ağdamın Gülablı köyüne doğru ilerlediklerini söyleyen Abbasov, nasıl esir düştüğünü şöyle anlattı:
"Eşimi önden gönderdim. Ben ise arkada kalarak yaşlı ve yürüyemeyen insanlara yardım etmeye çalıştım. Bir müddet gittikten sonra atılan havan topu ile bacaklarımdan ve karnımdan yaralandım. Yaralı halde yürümeye çalıştım. Aniden önümüzü kesen Ermeniler tarafından kurşun yağmuruna tutulduk. İlk atışta yanımızdaki 3 kişi hayatını kaybetti. Böylelikle esir düştük. Kardeşim ve yeğenim de benimle birlikte esir düştü. Biz av tüfeği ile savaşıyorduk. Makineli tüfeğe karşı av tüfeğiyle ne yapılabilir ki?"

Esir düştükten sonra götürüldükleri köyde 100 kişilik grupla bir gece hayvan barınağında tutulduklarını söyleyen Abbasov, kendisine hiçbir tıbbı yardım yapılmadığını, aralarından 13 gencin seçilerek götürüldüğünü, bugün bile onların akıbetinin belli olmadığını belirtti.

48 günlük esirlik hayatı

Yakalandıktan bir gün sonra kendisi de dahil 19 kişinin Hankendi'ne götürüldüğünü, burada ameliyat edilerek midesindeki şarapnel parçasının çıkarıldığını aktaran Abbasov, yaşadıklarını şöyle hatırlıyor:
"Yaralı olduğum halde her gün dayak atıyorlardı. 15 gün boyunca su ve yemek vermediler bize. 15 günden sonra yabancı Kızılhaç görevlilerinin baskılarıyla günde 1 bardak kaynatılmış bezelye suyu, 15 kişiye bir ekmek vermeye başladılar. Dayak ve işkence faslı akşam 9'dan sabah 4'e kadar devam ediyordu. Üç kişi dayak yüzünden hayatını kaybetti. Bize neden böyle davrandıklarını soruyorduk. Gülerek cevap veriyorlardı. Dalga geçiyor, aşağılıyorlardı"

"Türk Kızılayını bırakmadılar"

Çeşitli ülkelerden Kızılhaç kurumlarının kendilerini ziyaret ettiğini söyleyen Abbasov, Çekoslovakyalı Kızılhaç görevlilerinin battaniye verdiğini fakat onlar gider gitmez ellerinden alındığını söyleyenAbbasov, "Türk Kızılayından da gelenlerin olduğunu söylediler fakat onları bizim yanımıza bırakmadılar" dedi

48 günde 100 kilodan 48 kiloya zayıfladı

Bir ermeni esir ile değiştirilen Abbasov, kendisinin "bir deri bir kemik" kaldığını ve ayakta duramadığını, kendisi ile değiştirilen Ermeni'nin ise sağ salim kendi adamlarına teslim edildiğini ifade etti. Serbest kaldıktan sonra birkaç ay hastanede tedavi gördüğünü belirten Abbasov, "Ben esir düştüğümde 100 kiloydum. Serbest kaldıktan sonra 48 kiloya kadar zayıfladım. Benimle birlikte esirlikte bulunan insanlar daha sonra burada aldıkları travmalar nedeniyle hayatlarını kaybetti. Bugüne kadar sağ kalan çok az kişi de benim gibi sakat kaldı" diye konuştu.

Kızının intikamı için getirilen Ermeni esiri sağ salim geri gönderdi

Kadim Abbasov'un hanımı Melek Abbasova kendisi katliamdan sağ kurtulsa da Ermeni kurşunuyla kaybettiği kızının acısını hala yaşıyor.
Kızının, Hocalı'yı eşinin ailesiyle birlikte terk ettiğini belirten Abbasova, ailelerinden 9 kişiyle öldürüldüğünü, damadının ise esir düştüğünü söylüyor. Damadının gitarcı olduğunu, bunu bilen Ermenilerin ellerini sıcak sobaya dokundurarak kemiklerine kadar yaktığını, günlerce aç ve susuz bırakıldığını ifade ediyor.
Tek tesellisinin diğer kızının çocuğunu sırtında taşıyarak kurtarmak olduğunu söyleyen Abbasova,"Diğer kızımın çocuğunu sırtımda taşıyarak buz gibi nehirden, karlı buzlu tepeden geçtim. Takatimin tükendiği anda çocuğun amcası yetişti ve çocuğu aldı. Yoksa ben de torunum diğer birçok insan gibi karda ölüp kalacaktım. Ben de cesedi bulunmayan insanlardan biri olacaktım. Kocamın esir düştüğünü, kızımın öldüğünü daha sonra öğrendim" dedi.
Azerbaycan ordusunda savaşan yeğenlerinin bir Ermeni kadını esir alarak getirdiklerini ve intikam alması için kendisine teslim ettiklerini belirten Abbasova, "Bana verdiler o kadını. 'Kızının intikamını al, ne istersen yap' dediler. Gönlüm razı olmadı. Yapamadım bir şey. Sağ salim Ermeni tarafına geri gönderdik" diye konuştu.

Hocalı'da ne oldu?

Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı'yı ele geçirmekti.
Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti. Hocalı'nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Bu olayda çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti.
Ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti. 25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgede bulunan Sovyet ordusuna bağlı 366. Zırhlı Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı katliamı" yapıldı.
Resmi verilere göre, Hocalı katliamında savunmasız durumdaki 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulurken, Ermeni güçleri bin 275 kişiyi rehin aldı. Bunlardan 150'sinden haber alınamadı.

AA
<< Önceki Haber Hocalı katliamının tanıkları anlatıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER