Hüseyin Gülerce'den ilginç benzetme

Abant Platformu'nun ikinci gününde öğleden sonraki oturumda 'Vesayetçiliğin Taşıyıcı Aktörleri' masaya yatırıldı.

Hüseyin Gülerce'den ilginç benzetme

Konuşmacılar, medya ve eğitimin vesayetin çok önemli iki taşıyıcısı olduğuna dikkat çekti. Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce, vesayetin aracı olarak medyayı İsviçre bıçağına benzeterek, "Önce kesiyor, biçiyor sonra da dikiyor." dedi. Abant Platformu 4. oturumunda ilk konuşmayı yapan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Recep Kaymakcan, 'Milli Eğitim Sistemi ve Kültürel Yapı' konulu tez üzerinde durdu. Kaymakcan, okul öncesi çocuklara yapılan testlerde yaratıcılık düzeylerinin çok üstün çıktığını, ancak aynı konuda 5 yıl sonra yapıldığında ise bu çocukların bu taraflarının eridiğini ortaya koyduğunu söyledi. Bu durumun, öğrencileri güdülebilir hale getirmek için yapıldığını ifade eden Kaymakcan, "Eğitimde Milli Eğitim, çocukların gündemini ve beynini bütünüyle sınavlarla dolduruyor. Demokrasi ve insan hakları konusunda hiçbir kavrama yer kalmıyor. Eğitim sisteminde bu kavramların yeri yok." dedi. Recep Kaymakcan, meslek liseleri ile normal liseler arasında adaletsizlik olduğuna dikkat çekerken, meslek liselilerin üniversitelerdeki payının yüzde 7,5, ortaöğretimdeki payının ise yüzde 35 dolayında olduğunu kaydetti. Kaymakcan, Milli Güvenlik ve Din dersleri konusunda ise şunları ifade etti: "Milli Güvenlik derslerini Genelkurmay Başkanlığı hazırlıyor ve kimin gireceğini de bölgenin garnizon komutanı belirliyor. Verecek bir asker yoksa da okul müdürü, garnizon komutanının izni ile görevlendirebiliyor. Din dersi konusu da ayrı bir konu. Kimi zaman zorunlu, kimi zaman seçmeli. Halk islamını bırakıp devlet islamını öğretiyoruz. Böyle olunca Aleviliği de kaldırıyorsunuz, sofi geleneğini de ortadan kaldırıyorsunuz. Başörtüsü konusu, toplumun önemli gündem maddesi. Ama din dersi kitaplarında tek bir satır referans yok." GÜLERCE: ÜLKEDE ÜÇ TÜR MEYDA VAR Oturumda Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ise 'Medya ve Vesayet İlişkisi' konusunu anlattı. Konuşmasına, medyanın 28 Şubat sürecinde oynadığı rolü konu alarak başlayan Gülerce, "Aslında zurnanın zırt dediği yer medyadır. Erol Özkasnak paşa, 28 Şubat döneminde bir gazeteci için 'onu namlunun ucuna oturtup bütün Güneydoğu'yu gezdiririm' demişti. Türkiye'de üç tür medya var. Birincisi bildiğiniz medya, diğer ikinsi ise alternatif medya ve Taraf var. Medya vesayetin İsviçre çakısı gibidir. Önce kesiyor, biçiyor sonra da dikiyor. Türkiye'de pek çok şirket Taraf'a reklam vermiyor. Çünkü maçın nasıl biteceğini bilmiyorlar. Oysa bu insanlar, maçın demokratlaşması ile biteceğine inanıyor." Son konuşmacı Gazi Üniversitesi'nden Süleyman Yaşar ise 'Sermaye ve Meslek Örgütleri' konusunu ele aldı. Yaşar, "Mesleki örgütler kendi tabanına yönelik hizmet etme yerine başka yollara sapıyor. TOBB gibi en büyük kuruluş, meslek okulu açma yerine üniversite kurmayı seçiyor. Böylece kendi görüşlerine akademisyen desteği sağlıyor. TÜSİAD da bir direniş örgütü gibi. TÜSİAD, Tansu Çiller akademisyen olduğu dönemde, ona bir rapor hazırlattı ve borç raporu üzerinden onu vurmaya çalıştı." ifadelerini kullandı.
<< Önceki Haber Hüseyin Gülerce'den ilginç benzetme Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER