İsim tartışmasında geçmişte yaşananlara dikkat çekti

Samanyoluhaber.com yazarı Behram Kılıç, Trabzon Akyazı mevkiinde deniz doldurularak yapılan tesislere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin verilmek istenmesini tarihten anekdotlarla eleştirdi.

İsim tartışmasında geçmişte yaşananlara dikkat çekti


Behram Kılıç yazısında o tesislere yıllarca Trabzon'a ve Trabzonspor'a emeği geçen isimlerden birinin verilmesini savundu. 

İşte Behram Kılıç'ın dikkat çeken o yazısı:

Daha önce görülmemiş bir şekilde Türkiye’nin 25 şehrinde yeni stadyumlar yapılıyor. Büyük olay. Konya, Mersin, Rize, İstanbul Başakşehir Statları kullanıma açıldı. Yapımı süren statlardan biri de Trabzon’da yükseliyor. Akyazı mevkiinde deniz doldurularak elde edilen araziye sadece stat değil bir çok spor sahası, adeta bir yaşam alanı inşa ediliyor. Tabi böyle bir arazide AVM ve otel de olacak!

Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, henüz yapımı devam eden bu kompleksin adının ‘Akyazı Recep Tayyip Erdoğan Spor Kompleksi’ olmasını önerdi. Bu öneri belediye meclisi tarafından kabul edildi. Trabzon Kültür Komisyonu’nun görüşünden sonra tekrar toplanacak belediye meclisi konuyu karara bağlayacak. İnsan gerçekten hayret ediyor.

Zira Cumhurbaşkanı koyu bir Fenerbahçe taraftarı. Hatta Trabzonspor’un F.Bahçe ile karşı karşıya geldiği, anlaşamadığı, tartıştığı bir çok durumda Sarı-Lacivertli takımın yanında yer almaya çalışan bir taraftar. Bunda da bir sakınca yok. Zira o aynı zamanda F.Bahçe kongre üyesi.

Hatırlayın 2003-2004 sezonunun 2. haftası Trabzon’da oynanan maçı. O zamanlar deplasman yasağı yoktu. F.Bahçe’nin 1-0 kazandığı karşılaşmada Sarı-Lacivertli taraftarlar olay çıkartmış, Profesyonel Disiplin Kurulu da bu kulübümüze 1 maç saha kapatma cezası vermişti. Ama bir televizyon kanalında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a o ceza sorulmuş, o da ‘deplasmanda olay çıkartan taraftarlar yüzünden F.Bahçe’nin sahasının kapatılmasını yanlış bulduğunu’ söylemişti. Haliyle Tahkim Kurulu da başbakandan işareti almış ve F.Bahçe’nin cezası kaldırılmıştı. Bu olay Trabzon taraftarının büyük tepkisini çekmiş, o zamanki Kulüp Başkanı Özkan Sümer de haksız olduğunu düşündüğü bu karar sebebiyle istifa etmişti. Şehirde Erdoğan’a olan öfke 2004 yılının Mart ayında yapılan yerel seçimlere de yansımış, AKP 372 oy farkla belediyeyi CHP’ye kaptırmıştı. O sezon ligde Trabzon ile yarışan F.Bahçe ise ipi göğüslemişti.

Aynı Erdoğan, 2010-2011 sezonunda da lig yarışında da devreye girecekti. Şampiyonluğun yine F.Bahçe ile Trabzon arasında kıran kırana geçtiği bir ortamda F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve takım kaptanı Alex De Souza’yı makamında kabul edecekti. Bu olay da Trabzon taraftarının büyük tepkisini çekecekti. 2011 seçimleri için Trabzon’a gelen Erdoğan’a bazı taraftarlar açıktan açığa bu tepkilerini gösterecekti.

Erdoğan’ın, Trabzonspor’a olan yanlışı bununla sınırlı değildi. Aynı sezon ortaya çıkan şike davası sonucunda UEFA’nın, CAS’ın cezalandırdığı F.Bahçe’nin Türkiye’de ceza almamasında yine devredeydi takımlar ayrı kişiler ayrı yargılansın’ diyerek. TFF’yi yönetenlerin hukuksuz kararlar almasında dolaylı rol oynadı. Onun onayı ile Yıldırım Demirören federasyon başkanı seçildi dersek buna kimse itiraz etmez herhalde. Demirören federasyonu F.Bahçe’nin ceza almaması için Futbol Disiplin Talimatı’ndaki 58. maddeyi değiştirdi. PFDK, Tahkim ve Hukuk kurullarını da. Neticede F.Bahçe şike davası sonrası Futbol Federasyonundan ceza almadı. Eğer Başbakan isteseydi F.Bahçe’nin ceza almasını kim engelleyebilirdi? Rıdvan Dilmen de bu durumu dile getirerek, Aziz Yıldırım, Başbakan’ın F.Bahçe için neler yaptığını iyi bilir’ açıklamasını yapacaktı. Ancak Başbakan’ın F.Bahçe’yi değil, Aziz Yıldırım’ı cezalandırmak istediği de yine çoğunluğun üzerinde hemfikir olduğu bir durumdu. Yöneticilerin yaptığı suçların kulübü bağlamaması gerektiğini söylüyordu başbakan. Böyle adalet anlayışı olur mu?

Onun bu tavrı başlangıçta Trabzon halkı tarafından tepki gördü. Ancak aynı halk daha sonra Erdoğan’ın -Dilmen’in sözlerinden anladığımız kadarıyla- F.Bahçe’nin ceza almaması için gösterdiği çabaları unuttu. Halk, Trabzonspor’un şike davasında mağdur olmasındaki sebepleri başka yerlerde aradı. Zannedildi ki Yıldırım Demirören her şeyin sorumlusuydu. İnsan gerçekten buna da hayret ediyor. Zira, Demirörenlere ait Milliyet Gazetesi, başbakanı ve hükümeti eleştiren Hasan Cemal’i, Metin Münir’i, Can Dündar’ı ve daha bir çok yazarı işten çıkarttı. Böyle bir gazete patronu Başbakan’ın bilgisi olmadan Trabzon’a kupa verebilir mi?

Durum bundan ibaret olmasına rağmen son birkaç seçimdir Trabzon’da rekor üzerine oy alan bir parti AKP. Sizin anlayacağınız Trabzon halkı için ‘Trabzonspor her şeyden önce gelir’ sözleri mazide kaldı. Sportif anlamda Trabzonspor’a en büyük darbeyi vuranın başbakan olduğuna dair yazılar kaleme alan ve ‘Kupa Başbakan’da kitabının yazarı Trabzon’lu gazeteci Hasan Al, ‘Bugünün Türkiye'sinde, istediğini milletvekili, bakan, bakan yardımcısı, müsteşar, belediye başkanı, vali, muhtar yapabilen bir 'yetkili' var. O'nun, Türk Futbol Tarihi'ne geçen, hukuk dışı yollarla elde edilen bir Şampiyonluk Kupası'nı sahibine verilmesi konusunda yetkisiz/çaresiz olduğu düşünülemez’ deme cesareti gösteren az sayıdaki kişiden biriydi. Eski kulüp başkanı Sadri Şener, kulübe çok büyük zararlar vermesine rağmen şike davası döneminde hükümete rağmen dik durmayı başardı. O zamanki takımın Teknik Direktörü Şenol Güneş de ‘ülkeyi yönetenlere güvenmiyorum’ diyerek fotoğrafı iyice netleştirdi.

Trabzonspor delegesi de başbakana olan tepkisini son kulüp başkanlığı seçimlerinde sandığa yansıttı. Hükümetin adayı damgasını yiyen Muharrem Usta, şike davası sürecinde cesur çıkışlar yapan İbrahim Hacıosmanoğlu’na karşı başkanlığı az farkla kaybetti. Dedik ya sonrasında gerek 30 Mart, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Trabzon halkı Erdoğan’ın yanındaydı. Erdoğan’ın yanında yer alma kervanına seçildikten sonra İbrahim Hacıosmanoğlu da katıldı. Hatta İstanbul’daki parti mitingine giderek Trabzon spor tarihine geçti!

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk sporuna büyük katkılar yaptığını kimse inkâr edemez. Ama Erdoğan’ın Trabzonspor’a büyük katkısı olduğunu da kimse söyleyemez. Belki el altından para yardımı, havuzdan kaynak aktarılmış olabilir. Belki ama maddi yardımlar manevi acıların üzerine örtmeye yetmez ki.

Trabzon’da yapılacak tesislere adı verilecek onlarca isim var. Şenol Güneş var mesela. Dünya üçüncüsü A Milli Takımın teknik direktörü, Trabzon’un efsanesi. Seversiniz sevmezsiniz Faruk Özak var; oyuncu, kaptan, başkan, bakanlık yapan. Dozer Cemil dersiniz, Hayri Gür, Hüseyin Avni Aker Spor Kompleksi dersiniz, Süleyman Rıza dersiniz, hatta bu şehre Karadeniz Oyunlarını kazandıran Mehmet Atalay’ın bile ismini o komplekse verebilirsiniz. Bugünkü siyasi gücünüzle RTE ismini verirseniz yarın gücü elinde bulunduran başka bir iktidar o tabelayı oradan çok rahatlıkla söker. Zaten tabela sökmeyi de siz iyi bilirsiniz. Hakan Şükür’ün kulakları çınlasın.
<< Önceki Haber İsim tartışmasında geçmişte yaşananlara dikkat çekti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER