Kaza kurbanı mı yoksa suikast mi?

Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği kazayla ilgili her gün yeni bir skandal ortaya çıkıyor.

Kaza kurbanı mı yoksa suikast mi?

Her skandal ‘Yazıcıoğlu suikaste kurban gitti' iddialarını güçlendirirken, bir diğer kanıya göre ise; helikoptere sabotaj yok, ancak kaza sonrası birçok ihmal var. BBP'NİN merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte 6 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili ilk gündün itibaren çeşitli iddialar gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün “Helikopterin hafıza kartını keçiler sökmedi ya...” çıkışıyla birlikte Yazıcıoğlu olayının bir kaza değil suikast olduğu yolundaki iddilar kuvvet kazandı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun 2007'den 2009'a kadar bir çok kez önemli kazalar geçirmesi ve helikopter kazası sonrası gelişen çelişkili olaylar da suikast iddiasını güçlendiriyor. İkinci bir iddia ise, Yazıcıoğlu'nun helikopteri birilerin ihmal sonucu düştü ancak bundan sonra ihmali örtmek için birileri görevini ve etkisini kullanarak karartma yaptı. İşte tüm bu tartışmalar ışığında Yazıcıoğlu olayı bir kaza mı yoksa suikast mi sorusunun kaynağındaki olaylar ve skandallar zinciri: Savcı, kazayı sil baştan inceleme kararı verdi Tüm bu skandallar zincirinin ardından Yazıcıoğlu soruşturmasını yürüten Malatya Özel Yetkili Savcılığı, kazadan 2.5 yıl sonra sil baştan inceleme yaptırma kararı aldı. Tutuklanan SHGM uzmanlarının hazırladığı kaza kırım raporu yok sayıldı. Savcılık şimdi Sivil Hava Araç Kazaları Soruşturma Yönetmeliği'ne uygun en az 9 kişiden oluşan yeni bir kaza krım ekibi kurmaya karar verdi. Bağımsız olarak kazayı yeniden soruşturacak olan yeni soruşturma kurulu tam yetkili olarak çalışacak. Kaza mahallinde ve düşen helikopterin güzergahında da inceleme yapılacak. Halen Ankara Esenboğa Havalimanı'nda bir hangarda muhafaza edilen helikopter enkazı da kuruldaki uzmanlar tarafından detaylı incelenecek. Savcılık yeni kaza kırım heyetinin bağımsız soruşturmasını da değerlendirmeye alarak, suikast iddialarını da netleştirecek. İsmail Güneş kırık çene ile duyurdu Muhsin Yazıcıoğlu'nun 2009 yerel seçim çalışmaları için bulunduğu Kahramanmaraş mitinginden Yozgat Yerköy'de yapacağı mitinge götüren helikopter 25 Mart 2009 günü bilinmeyen bir sebeple düştü. Helikopterde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, İHA muhabiri İsmail Güneş, BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ, İl Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya ve pilot Kaya İstektepe yaşamını yitirdi. Tüm Türkiye kazayı İHA muhabiri İsmail Güneş'in 112 Acil Servis'i aramasıyla öğrendi. Güneş Hızır Acil'le 27 dakika görüştü. 2.5 yıl sonra İsmail Güneş'in çenesinin kırık olduğu ortaya çıktı. Uzmanlar çenesi kırık birinin 27 dakika konuşmasının mümkün olmadığını açıklayınca “Güneş'in çenesini sonradan birileri mi kırdı?” sorusu akıllara geldi. ‘Vatandaşa görüntü vermek için aradılar' Tüm Türkiye helikopter kazasına kilitlenirken, Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının cenazelerine ancak 48 saat sonra köylüler tarafından ulaşılabildi. Enkaza çok geç ve resmi ekipler değil de köylüler tarafından ulaşılması o günlerde tartışma konusu olsa da bir süre sonra unutuldu. Ancak, helikopter kazasıyla ilgili soruşturma Malatya Özel Yetkili savcılığına geçince skandallar silsilesi ortaya çıktı. Telefon sinyalleri kullanılarak belirlenen helikopterin yerini gösteren haritalar bölgedeki askeri yetkililer tarafından saklanmış ve o haritalar ile köylülerin gösterdiği yerler değil de hiç ilgisi olmayan bazı bölgeler 9'ar kez aranmıştı. Devlet Denetleme Kurulu raporunda bu aramalar için “Bu aramalar, bir veriye ve eldeki bilgilere dayanmayan, vatandaşa görüntü vermeye yönelik aramalar olarak değerlendirilmiştir” tespiti yapılıyordu. Yok denilen ELT el ile mi kırıldı? Yazıcıcıoğlu ve beraberindekilere 48 saat sonra ulaşılmasıyla ilgili çok değişik iddialar gündeme geldi. Önce helikopterin sahibi firmanın yöneticileri helikopterde düşse bile yer tespitini sağlayan ELT cihazının olmadığını açıkladı. Ardından İsmail Güneş ve Yazıcıoğlu'nun telefonları üzerinde tam yer kestirmesi yapılamadığı bilgileri sızdırıldı. Ancak daha sonra helikopter üzerinde bir ELT cihazı olduğu ortaya çıktı. Helikopterin ruhsatında eski bir ELT cihazı görülürken, helikopter üzerinden son sistem bir ELT cihazı çıktı. ELT cihazı kırık olduğu için sinyal vermedi denildi. ELT cinhazının düşme sonucu o şekilde kırılmayacağı, cinaz üzerindeki kırığın ancak elle yapılabileceği iddia edildi. GPS cihazını keçi mi söktü? Helikopterin hafızası niteliğindeki helikopterin uçuş bilgilerinin yer aldığı “Argus 5000 CE” ve “Skymap IIIC” cihazlarınının kaybolduğu iddiaları tartışılırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yazıcıoğlu soruşturmasının seyrini değiştiren açıklamayı yaptı. Gül, kendisine meçhul bir subay tarafından gönderilen video görüntülerde bazı kişilerin kaybolan GPS cihazlarını yanlarında getirdikleri özel tornavidalarla söktüklerini belirtip “GPS cihazlarını keçiler mi söktü?” diye sordu. Gül'ün açıklaması gündeme bomba gibi düşerken, tornavidacıların rütbeli askerler olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Yazıcıoğlu soruşturmasını yürüten Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği operasyon için düğmeye bastı. Keçiler değil meraklı asker Malatya özel yetkili savcılığının talimatıyla GPS cihazlarını söken 3 asker ile Kaza Kırım Raporu'nu hazırlayan 3 Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü uzmanının da aralarında bulunduğu 14 kişi gözaltına alındı. GPS'leri söken muvazzaf askerler Aydın Özsıcak ve Nedim Bakırhan ile yine muvazzaf askerler Nusret Memiş ile Cemal Şahin ile Kaza Kırım Raporu'nu hazırlayan SHGM uzmanları Feridun Seren, Mehmet Sevdim ve Kerem Mumcuoğlu “Helikoptere ait cihazların çalınmasına iştirak etmek”, “Suç delillerini karartmak”, Sahte tutanak tanzim etmek” ve Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından tutuklandı. Tornavidacı askerler GPS cuhazlarını sırf merak ettikleri için hatıra olsun diye söktüklerini, sökmek için kimseden emir almadıklarını iddia ettiler. Kanda çıkan gazın sırrı ne? Medyanın ‘Tornavida Operasyonu' olarak duyurduğu operasyon sonrası daha önce gündeme gelmemiş skandallar zinciri de kamuoyunun gündemine geldi. İlk otopsi sonuçlarında Muhsin Yazıcıoğlu başta olmak üzere kazada hayatını kaybedenlerin vücutlarında olağandışı bir durum tespit edilemezken, DDK'nın devreye girmesinin ardından kan örnekleri üzerinde yapılan incelemede bir insanın kanında bulunması gereken normal insanda bulunması gerekenin en az 5 katı karbonmonoksit gazı tespit edildi. Bu durum iki iddiayı gündeme getirdi. Birinci iddiaya göre, helikopterin içine gaz verilerek pilot ve yolcular kendinden geçirildi ve kaza yaptılar. İkinci iddiaya göre ise bir F-16 helikopterin yakınından uçarak eksoz gazını helikoptere verdi ve helikopteri düşürdü. Yaratılan kirli bilgi aramayı geciktirdi Kazanın duyulmasının ardından sürekli olarak kamuoyuna birbiriyle çelişen bilgiler verildi. Helikopter enkazına ulaşıldığı, Yazıcıoğlu'nun ayağının kırık olduğu ve helikopterle hastaneye getirilmek üzere olduğu şeklindeki haberlerin aynı günün akşamında yalan olduğu ortaya çıktı. Helikopterin düştüğü yeri gören köylüler ise bölgeye hareket ettiklerinde askerlerce durdurulduklarını ve enkaza ulaşıldığının söylendiğini anlattılar. Bilgi kirliliği tüm hızıyla sürerken, bu kirlilik içinde arama kurtarma ekipleri ile gönüllülerin kaza yerine ulaşmaları engellendiği iddia edildi. DDK'nın raporu skandalları anlattı Muhsin Yazıcıoğlu kazasıyla ilgili ilk soruşturmayı Kahramanmaraş Savcılığı başlattı. Bir taraftan da Meclis'te iki kez Araştırma Komisyonu kuruldu. Bu süreçte Yazıcıoğlu ailesi ve BBP yönetiminin şüpheleri giderilemeyince Cumhurbaşkanı Abdullah Gül devreye girdi. Gül'ün emriyle Devlet Denetleme Kurulu (DDK) araştırma başlattı. DDK'nın yaptığı soruşturma kaza öncesi ve sonrasında onlarca skandal yaşandığını ortaya koydu. DDK raporu, helikopterin düşüş nedenini ortaya çıkaracak olan hafızası niteliğindeki cihazların yerinde olmadığı ortaya çıktı. O saatte bölgede F-16 var mıydı? Karbonmonoksit gazı tespiti kazanın hemen ardından ve savcılığın soruları üzerine Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile Genelkurmay'ın birbiri ile çelişen açıklamalar gönderdi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı “kaza günü olay yerinin yakındarında uçuş yapap bir savaş uçağının bulunmadığını” bildirdi. Genelkurmay ise olay günü bölgede bazı savaş uçaklarının olduğunu bildirdi. Genelkurmay ile Hava Kuvvetlerinin birbirinin zıddı açıklamaları kafaları karıştırdı. DDK raporuna göre ise helikopterle aynı saatte bölgede bulunan F-16 savaş uçakları sık sık çağrı işareti değiştirdi. Arızalı radarlar görüntü verdi Suikast şüphelerini artıran bir başka gelişmenin merkezinde yine Hava Kuvvetleri Komutanlığı vardı. Soruşturmayı yürüten savcılık, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan kazanın olduğu gün ve saatte bölgedeki hava hareketliliğini gösteren radar görüntülerinin gönderilmesini istedi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, kazanın olduğu saatte 4 dakika süreyle arızalandığını ve hiçbir kayıt yapılamadığı cevabı gönderdi. Daha sonra ise Genelkurmay tarafından savcılığa ‘radarlar arızalı görüntü kaydedilemedi' denilen 4 dakikaya ait radar görüntüleri savcılığa gönderildi. SHGM ekibi çalınan cihazları yazmadı SHGM Kaza Kırım Ekibi üyeleri Feridun Seren, Mehmet Sevdim ve Kerem Mumcuoğlu'nun, enkazı incelerken helikopterin hafızası niteliğindeki GPS cihazlarının söküldüğünü gördükleri ancak bunu raporlarına yazmadıkları ortaya çıktı. Ekibin, cihazların yerinde olmadığını gösteren fotoğrafları ise rapora ekledikleri belirlendi. Savcılık, kayıp cihazları sorunca Seren'in kazadan aylar sonra altında sadece kendi imzası bulunan cihazların kaybolduğuna dair bir tutanak hazırladığı belirlendi. Enkazı bulan ilk köylüler, çektikleri fotoğrafların askerlerce silindiğini iddia ettiler.
<< Önceki Haber Kaza kurbanı mı yoksa suikast mi? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER