Kod adı ahlaksız teklif

Ergenekon Terör Örgütü'nün eylem hedeflerini ve amacını belgeleriyle ortaya koyan Zihni Çakır'dan olay olacak sözler.

Kod adı ahlaksız teklif

Ergenekon'un Çöküşü 2” ve “Kod Adı Darbe” kitaplarıyla Ergenekon Terör Örgütü'nün eylem hedeflerini ve amacını belgeleriyle ortaya koyan gazeteci Zihni Çakır, “Turhan Çömez ve Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ü kaçıran ekip bana operasyon düzenledi” dedi. Çakır, “Emniyet içerisinde Ergenekon operasyonunda sanık ve zanlı sanıklarla birebir ilişkisi olan, o insanlara yapılacak operasyon sürecinden önce o bilgileri aktaran şahısların varlığını hepimiz biliyoruz. (…) Ben soruşturmayı başından beri takip ediyorum ve bunun çoğuna da tanık oldum. Benim algıladığım, bana operasyon düzenleyen ekiple, bu Ergenekon sanıklarının bazılarıyla ilişkisi bulunan ekip aynı. Örneğin eski bir subayın ve eski milletvekilinin yurt dışına kaçmasına sebep olan kanadın aynı kanat olduğunu düşünüyorum. Turhan Çömez ve Levent Ersöz'ü kastediyorum. Bu iki sanığa bilgi verip kaçmasını sağlayanlarla, bana operasyonu düzenleyenler aynı. Tutuklama kooperatifle ilgili, ama tutuklamada sorulan Ergenekon, Ergenekon ve PKK ilişkilerini gösteren belge...(…) Soruşturmanın iki ayağının en tepe isimlerinin adını almak gayretindeydiler” diye konuştu. Savcı sizi tutuklatmak yerine, telefon edip ‘Zihni Bey, bana biraz uğrar mısınız?' deseydi” gider miydiniz? - Elbette giderdim. Hiçbir zaman kaçmadım. İşin entresan olanı, hakkımda düzenlenen ihbar metnine göre, Ergenekon tarzı Derin Devlet'in adamı olduğumu iddia etmiş olmam, sıradan, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan en basit insanın inanmayacağı bir iddia. Siz bu yapının deşifresi için belki hayatınızı bile ortaya koyuyorsunuz, çünkü bu yapılarla uğraşanların geçmişteki akıbeti ortada. Yapıyı operasyonlar başlamadan deşifre ediyorsunuz. Deşifre olduktan sonra savcılığın elinde done olacak ekstra bilgiler aktarıyorsunuz. Daha sonra iddianamede bir takım bürokratik baskılarla engellenmesi muhtemel konuların belgelerini kitabınızla piyasaya sunuyorsunuz. Türkiye'de derin devleti yerle bir edecek kitap piyasaya sürüyorsunuz. Ama siz; “derin devletin adamı olmakla övündüğünüzü iddia etmekle” suçlanıp gözaltına alınıyorsunuz. Bunun tezgah ve kurgu olduğu bu davranış şeklinden de belli. Neticede Emniyet'te bu ihbar metni ile ilgili ifadem alındıktan sonra savcı-hakim karşısına çıkarılmadan ve niçin gittiğimi de bilmeden cezaevine gönderildim. 1996 yılında iki arkadaş arasında aracı olduğum bir dosya ısıtıldı. Avukatımın bana yaptığı açıklamaya göre ilgili kanunun 5 ayrı maddesine göre dışarıda kalmam gerekirken içeride alıkonuldum. Üç ihtimal olduğuna inanıyorum: 1- “Bundan sonraki operasyon süreçlerinde belki gizlenmesi gereken gizli noktalar vardır. Zihni Çakır'ın dışarıda olması bu noktaların gizlenmesini engelleyebilir. Sussun” 2- “Zihni Çakır'ın bir dönem yapmış olduğu çalışmalarda ulaşacağı birtakım bilgi ve belgeler devletin daha derinliklerinde sarsıntı yaratacaktır. Zihni Çakır içeride kalsın ve sussun” 3- “Belki devlet dışarıda örgütü bu anlamda deşifre etmiş bir şahsın can güvenliğini sağlamakta aciz kalmıştır. Zihni Çakır'ı içeride tutup orada koruyalım.” Ve cezaevine gönderildim. Şimdi cezaevine girdiğim süreci hesaplıyorum, ben cezaevine girdikten sonra Türkiye'de etkin medyanın aleyhimde yürüttüğü karalama kampanyalarına bakıyorum. Bu tezgahın nerelerden ve ne şekilde yürütüldüğünü çok daha iyi algılıyorum. BELGELER KONUSUNDA PAZARLIK YAPMAK İSTEDİLER • Bu dosya önünüze getirilerek pazarlık yapıldı mı? - Bu dosya önüme getirilerek pazarlık yapılmadı ama Emniyet'te bana söylenen, belgeleri ve belgeleri nereden temin ettiğimi söylemem durumumda hukukun bana yardımcı olacağıydı. Red cevabı verdiğimde, hukuk kurallarını işletmeyip beni cezaevine gönderdiklerine göre, bu, demek ki bu dosya üzerinden pazarlıktı. Ama bu bana ifade edilmedi. “Hakkında böyle bir karar var, bundan dolayı cezaevine gideceksin” denilmedi. • Ergenekon konusu geçti mi aranızda? - Ergenekon konusu geçti elbette. Örneğin “Kod Adı: Darbe” adlı kitabımda kullandığım belgeleri, “Ergenekon'un Çöküşü 2” adlı kitabımda yer alan 3 kritik toplantıdaki detayları nereden aldığım soruldu. Ergenekon soruşturmasında kimlerle ilişkide olduğum incelendi. Telefonumdaki son konuşmalara ve kayıtlı isimlere bakıldı. Buradan sorular yöneltildi. Bu soruların soruluş şeklinden, Ergenekon soruşturmasını yürüten şahıslardan bazılarını, benden alınacak bir takım bilgilerle töhmet altında bırakma amacı güdüldüğünü algıladım. • Belli başlı isimler var mı? - Onu şu anda ifade etmek istemiyorum. Ancak diyebilirim ki soruşturmanın iki ayağının en tepe isimlerinin adını almak gayretindeydiler. Bunu kayıtlara geçirmeden alma çabasındaydılar. ‘Belgeleri acaba oradan mı aldın?' anlamında. Öyle bir isim vermem mümkün olmadığı gibi; belgeleri temin ediliş şekliyle öğrenmek istedikleri şahıslar arasında bağlantı bile yoktu. Kimseyi o suçlama altında bırakamazdım. “LAPTOPUMA ULAŞMAK İSTEDİLER” • Ankara'da Ergenekon'a karşı operasyon yapması gereken Organize Şube, Ergenekon soruşturmasını yürüten en tepedeki insanları mı hedef almak istiyordu? - Benim vasıtamla töhmet altında bırakmak istiyordu. O sorgulamadan ve kullanılan yöntemden ben bunu algıladım. Benim kullanmış olduğum laptopa ulaşma gayretleri… Ben cezaevine gönderiliyorum. Üç gün boyunca kolluk kuvvetleri, benim sürekli gittiğim bilgisayar uzmanı bir arkadaşın ofisine gidiyor ve çok samimi arkadaşıma benim laptopumu bulmasını istiyor. Sanırım bilgisayarım üzerinden, kullanmış olduğum belgelerin hangi bilgisayarlardan aktarılmış olduğunu çözme amacındalardı. Belli ki hedef aldıkları bir zanlı vardı ve bunu benim vasıtamla somutlaştırma çabasındaydılar. Belli ki yaşanan süreç Ergenekon soruşturmasını yürüten iki ayrı kanadın çatışması... Hedef de tartışmaya açılmış bazı önemli isimler. Benim üzerimden onları yıpratmak istediler. “ÇÖMEZ VE ERSÖZ'Ü KAÇIRAN EKİP BANA OPERASYON DÜZENLEDİ” • Ergenekon operasyonu kendi içini mi vurmaya başladı? - Bunu zaten hepimiz biliyoruz. Çok dillendirmedik ama Emniyet içerisinde Ergenekon operasyonunda sanık ve zanlı sanıklarla birebir ilişkisi olan, o insanlara yapılacak operasyon sürecinden önce o bilgileri aktaran şahısların varlığını hepimiz biliyoruz. Çok dillendirilmese de biliyoruz. Ben soruşturmayı başından beri takip ediyorum ve bunun çoğuna da tanık oldum. Benim algıladığım, bana operasyon düzenleyen ekiple, bu Ergenekon sanıklarının bazılarıyla ilişkisi bulunan ekip aynı. Örneğin eski bir subayın ve eski milletvekilinin yurt dışına kaçmasına sebep olan kanadın aynı kanat olduğunu düşünüyorum. Turhan Çömez ve Levent Ersöz'ü kastediyorum. Bu iki sanığa bilgi verip kaçmasını sağlayanlarla, bana operasyonu düzenleyenler aynı. Tutuklama kooperatifle ilgili, ama tutuklamada sorulan Ergenekon, Ergenekon ve PKK ilişkilerini gösteren belge... Bu tür bilgileri Ergenekon soruşturmasında taraf olarak addedilen bazı yayın organları kullandı. Ve hatta öylesine iğrenç ve aşağılık yayınlar yaptılar ki, bence bugün Ergenekon sanıklarının suçlamış olduğu medya kesimi, onların bana takındıkları iğrenç tavrı takınmadılar. Ben kitaplarımda hiç kimseye saldırmadım ama bana maalesef şerefsizce ve haince, bir yerler tarafından yönlendirilmişçesine saldırıldı. Benimle ilgili portre çalışması hazırlıyorlar, her türlü şerefsizliğe imza atıyorlar ama bir tane yakınımla konuşmuyorlar ve yazdıklarının teki bile doğru değil. Burada amaç Zihni Çakır ve onun üzerinden soruşturmayı lekelemek. VAKİT
<< Önceki Haber Kod adı ahlaksız teklif Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER