Menderes'in acısına dayanamayan imam

"Merhum Menderes, İstanbul’a geldiğinde Taksim Park Otel’de kalır, fırsat buldukça Eyüp Sultan’a gelirmiş. Geldiği saatler ise, gece 12 den sonra 1 ya da 2. Gizlice."

Menderes'in acısına dayanamayan imam

Bir önceki yazımızda; Eyüp’te bir sabah gördüklerimi ve yaşadıklarımı aktarmaya çalıştım. Hatırlarsanız yazının sonunda da, devam edeceğimizden bahsettik. Şüphesiz ayrıntılar, son nokta konulmayacak kadar önemli idi. O gün kahvaltıda bize eski müftü Fazlı Can Hoca eşlik etmişti. Fazlı Hoca, yurdun birçok yerinde olduğu gibi Eyüp’te de müftülük yapmış biri. Ancak, aktarılan bilgiler 1953 yılına, o zamanlar medrese öğrenciliği yaptığı döneme ait. Henüz 14 yaşında. Kendisi, 1953 yılında İstanbul’a gelmiş. İstanbul’da 4 ya da 5 kurs var. Kurslar dolu. Umudunu yitirirken Eyüp Sultan’a uğrayıp memleketi Giresun’a dönmeye karar vermiş. Eyüp Sultan avlusunda öğrencileri görünce heyecanlanmış. Eyüp Cami baş imamı Sait Çayırlı’nın kapısını çalmış. Burada okumak istediğini ancak birçok kursun kontenjan doldu gerekçesi ile almadıkların söyler. Sait Çayırlı, onu Eyüp’teki Sokullu Medresesi’ne göndermiş. (Burası şimdi sağlık ocağı olarak kullanılıyor.) Kalmış orada. O zaman Eyüp Cami’nin 12 müezzini, 2 imamı var. Fazlı Hoca, bazen müezzinler eve gitmek zorunda kaldıklarında onların yerine müezzin odasında gece kaldıklarını söylüyor. Aslında hocanın kısa hayat hikâyesini vermemin bir nedeni de bu. Gece kalmalarda, Eyüp Cami’nin kapısını dönemin Başbakanı merhum Adnan Menderes’e açarlarmış. Kapısına açtıkları devlet adamı ile olan hatıralarının başladığı an o andır. 1953 senesi. Merhum Menderes, İstanbul’a geldiğinde Taksim Park Otel’de kalır, fırsat buldukça Eyüp Sultan’a gelirmiş. Geldiği saatler ise, gece 12 den sonra 1 ya da 2. Gizlice. Yanında özel kalem müdürü Muzaffer Bey ile. Bir de koruması. Menderes, Fatiha okur, dua eder ve giderdi O zaman araçla girilen camiye sıfır yol varmış. Araba ile yanaşır koruması pencereyi takırdatır, sonra ana kapıyı açarlarmış. Menderes, türbenin yanına giderek, Fatiha’sını okur, sonra gidermiş. ‘Tabi o saatlerde türbe de kapalı. Pencerenin önünde duruyor.’ ‘Caminin imamı Sait Çayırlı Hoca’yı çok seviyordu’ diyor Menderes için. ‘Eyüp’te telefon yok denecek kadar azdı, hatta ilk numarayı bu hocaya bağlattı, başbakanlık emri ile.’ ‘O derece yani’ diyorum. İhtiyaç duyduğu anda hoca efendi ile görüşürüm amacı ile. ‘Hoca da ihtilalden sonra hastalandı. Menderes’i çok seviyordu, dayanamadı. 1963 yılında vefat etti.’ Adnan Menderes, gündüzleri de gelirmiş. ‘Zeki Bey, caminin yönetiminden sorumlu biri idi. İmarethane de mevcuttu. Menderes kurbanını kesip oraya bırakırdı. Cami personeline Zeki Bey aracılığıyla bir miktar para verirdi, onları bize dağıtırlardı’ Eminönü’nden baktığımız zaman Eyüp Sultan’ı görmek istiyorum! Eyüp Sultan’la gönül bağının çok kuvvetli olduğunu biliyoruz Menderes’in. Fazlı Hoca, o günlerde Menderes’in “Eminönü’nden baktığımız zaman Eyüp Sultan’ı görmek istiyorum” dediğini, bunu uygulamaya döktüğünü ifade ediyor. ‘Haliç’in kenarı istimlâk edilmeye başlandı. Hatta Eminönü’nde meydan yıkılırken kendisini bizzat başında bulunduğu söylenmişti. Haliç İstimlâki’ne ise ömrü vefa etmedi. Onu merhum Turgut Özal (8. Cumhurbaşkanı) döneminde Dalan (Bedrettin Dalan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı) yaptı.’ EKREM OKUTAN - STAR
<< Önceki Haber Menderes'in acısına dayanamayan imam Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER