Nazlı Ilıcak TOKİ soruşturmasıyla ilgili çarpıcı bir detayı açıkladı

Nazlı Ilıcak, TOKİ soruşturmasıyla ilgili savcı Ekrem Aydıner'in takipsizlik kararı vermesine sert tepki gösterdi.

Nazlı Ilıcak TOKİ soruşturmasıyla ilgili çarpıcı bir detayı açıkladı

Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, Hükümetin girişimiyle HSYK tarafından 17 Aralık dosyasına tayin edilen Savcı Ekrem Aydıner'in TOKİ soruşturmasına takipsizlik kararı vermesini köşesine taşıdı. 

Ilıcak, Ekrem Aydıner'in, dava hakkında takipsizlik kararına tepki göstererek, soruşturmanın ucunun Erdoğan Bayraktar'a ulaştığı için, hukuka aykırı bulunmasına tepki gösterdi. 

Ulaşılan belgeler tesadüf denilerek yok sayıldığını vurgulayan Nazlı Ilıcak'ın "Ne tesadüf!" başlıklı bugünkü köşe yazısı:

NE TESADÜF!

Hükümetin girişimiyle HSYK tarafından 17 Aralık dosyasına tayin edilen Savcı Ekrem Aydıner, TOKİ soruşturmasına takipsizlik kararı verdi. Bu kararın gerekçesini, gazetelere yansıdığı kadarıyla biliyoruz. Haberlerden, Aydıner'in hâkim kararıyla dinleme yapıldığını kabul ettiği ama her soruşturmada suç işlemek üzere örgüt kurulduğu iddiasıyla mahkemelerden iletişimin tespiti kararının alınmasını yasaya aykırı bulduğu anlaşılıyor. Aydıner'e göre hâkim tarafından verilmiş olsa dahi soruşturmanın başlangıcındaki iletişimin tespiti kararı hukuka uygun değil. O dinleme sırasında tesadüfen delillere ulaşılmış olması, hukuka uygun bir yöntem izlenmediği için değerlendirmeye alınmamalı, cezaya gerekçe olarak kabul edilmemeli. Aydıner, Erdoğan Bayraktar'ın oğlunun iş sahipleriyle ve bakanlık bürokratlarıyla yakın ilişki içinde olmasının ya da yapılan iş ve işlemlerde imar ve şehircilik açısından aykırı durumların ortaya çıkmasının eleştirilebileceğini ama bunların suç teşkil etmediğini söylüyor.

Özetle Aydıner demek istiyor ki: Savcılar, suç işlemek için örgüt oluşturulduğu iddiasıyla teknik takip kararını mahkemeden alıyor. Sonra birtakım delillere ulaşıyor. Bunlar hukuka aykırıdır. Tesadüfen elde edilmiştir. Dolayısıyla yok varsaymalıyız.

İşin ucu Bakan Erdoğan Bayraktar'a uzandığından dolayı, fezlekesi Meclis'te görüşülüyor. Fakat diğerleri hakkında acilen takipsizlik kararı verildi. Güzel bir tesadüf!

Neler konuştular?
 
Ekrem Aydıner takipsizlik kararı verdi. Suç delili sayılabilecek bazı görüşmeleri yok varsaydı.

Ali Ağaoğlu'na yönelik isnatlardan biri, üzerinde fabrika ve taşınmazların bulunduğu Veliefendi Hipodromu'nun karşısındaki 70 dönümlük arazide imar planını değiştirmesi, inşaat alanını genişletmesi. Ağaoğlu'nun imar değişikliği teklifinde, 40 dönümlük park alanının 25 dönüme düşürülmesi, inşaat alanın 190 dönüme çıkarılması talep ediliyordu. Toplam inşaat alanının %193 artırılmasını öngören bu talep, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nce oybirliğiyle reddedildi. Ali Ağaoğlu, yetkinin Çevrecilik ve Şehircilik Bakanlığı'na geçmesini sağladı ve istediği neticeyi aldı. Ağaoğlu'nun telefon konuşmasına yansıyan bilgiye göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin devre dışı bırakılması, bizzat Başbakan Erdoğan tarafından sağlandı.

1) Ali Ağaoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Timur Soysal ile konuşuyor: "Açık ve net söylüyorum, Başbakan'a yaptırdım. Siz yapmadınız. Kadir Bey bin kişinin önünde söz verdi, bu ay dedi, önümüzdeki ay dedi yapmadı. Ben de gittim sayın patrona söyledim. Büyük patron da direkt bakana talimat verdi 'Halledin burayı' dedi." 

2) Ali Ağaoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu'yla konuşuyor: Babuşçu, Bakırköy'deki imar değişikliği geçiren arazinin sıkıntı yarattığını söylüyor: "O iş çok ciddi sıkıntıya sebebiyet veriyor. Büyükşehir reddetmiş, onun üzerine bakanlığa gidilmiş; bakanlık özel proje alanı ilan etmiş... Özellikle bizim grup açısından sorun haline geldi. Çünkü Büyükşehir'in reddettiği bir şey bu. Üstelik Büyükşehir'e bakanlık görüş sormuş, görüş beklemeden plan yapmış... Büyükşehir'e uğramamış olsa haydi neyse. Reddedilen bir dosya, sonra bakanlığa gidiyor; özel proje. Arkadaşların bana söylediği bu. İstanbul'da ilan edilen tek özel proje alanı, başka yok diyorlar." Ve Ali Ağaoğlu'nun cevabı: "Ama büyük patronun talimatıyla yapılan bir şey o."

3) Ağaoğlu, Erdoğan Bayraktar ile konuşmasında, İBB'nin belirlediği 63 metrelik yükseklik şartının 70 metreye çıkarılması gerektiğini söylüyor.

Ve işte Erdoğan Bayraktar'ın cevabı: "Sen bildiğin gibi yap boş ver yani... Sana uymuyorsa, sen bildiğin gibi yap."

4) Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Oğuz Abdullah Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman'ı işleri gerektiği gibi takip etmediği için fırçalıyor:

Oğuz Abdullah Bayraktar: Ulan hiçbir b.k yaptığınız yok be, bir yazı...

Mehmet Ali Kahraman: Hayırdır inşallah ne oldu?

Bayraktar: Ulan daha bir yazıyı yazdıramıyorsunuz İSKİ'ye. Bir şeyler askıya çıktığı yok; hiçbir şey yaptığınız yok yatıyorsunuz. Askıya çıkmıyor hiçbir şey.

Kahraman: Nasıl çıkmıyor ağabey, ben gönderili 2 hafta oldu.

Bayraktar: Şu GYO'nun (inşaat firması) planları filan çıkmadı hiçbir şey.

Bunca bilgi ve bulguya gözlerimizi kapayacağız, Büyükşehir Belediyesi'nin itiraz ettiği imar değişikliğinin bakanlık tarafından AK Parti teşkilâtını da rahatsız edecek şekilde kabul edildiğini görmezden geleceğiz. Bakan oğlunun, bakanlıkta iş takip etmesini, sadece etik açıdan eleştireceğiz. Konuşmaları tekrar okuyun ve elinizi vicdanınıza koyup cevap verin: Takipsizlik kararı haklı görünüyor mu?

Tesadüfi delil
 
Savcı Ekrem Aydıner, "Tesadüfi delilleri yok varsaymalıyız" diyor. Oysa tesadüfi delil, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 138'inci maddesinde tarif ediliyor. Tesadüfen dinlemeye takılan ve takip edilen suçla ilgili olan konuşmalar, tesadüfi delil kapsamına girmez. Tesadüfi delil, soruşturma dosyasındaki suçla ilgili olmayan, başka bir suçun delili demek.

"Tesadüfi deliller dikkate alınmaz, görmezden gelinir" diye bir uygulama da mevcut değil. Aksine, "Yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandıracak bir delil elde edilirse, bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığı'na derhal bildirilir." (CMK-138)

Belli ki, yolsuzluk soruşturmasında kişileri aklayabilmek için CMK'nın 138. maddesindeki tarife de uymayan, bir "tesadüfi delil" kavramı geliştirmeye çalışıyorlar; işi, "Tesadüfen ulaşılan konuşmalar, tesadüfi delildir" noktasına getiriyorlar.
<< Önceki Haber Nazlı Ilıcak TOKİ soruşturmasıyla ilgili çarpıcı... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER