Topkapı Sarayı'nın bahçesini süsleyecek

Topkapı Sarayı'nda kutsal emanetlerin bulunduğu büyük bahçeye Isparta Gülü dikilecek.

Topkapı Sarayı'nın bahçesini süsleyecek

Isparta'dan getirtilecek organik güller, 12 Şubat'ta düzenlenecek geniş katılımlı bir törenle sarayın bahçesinde toprakla buluşturulacak. Isparta gülünün sağlık alanındaki etkileri üzerine araştırma yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, dünyaca ünlü Isparta Gülü'nün artık Topkapı Sarayı'nın avlusunu süsleyeceğini söyledi. Isparta gülünün rengi ve kendisine has kokusuyla muhteşem olduğunu belirten Altıntaş, 50 metre uzunluğundaki bir bölüme dikilecek güllerin mistik bir hava estireceğini belirtti. Altıntaş, "Topkapı Sarayı'nda Gülhane ve gülsuyu çıkarmaya yarayan 'imbikler' var. Sarayın avlusundaki bir bölümüne gül fideleri dikilecek. Sembolik olacağı gibi eskiyi anımsatacak. Bu güller turistlerin de oldukça ilgisini çekecek." dedi. Topkapı Sarayı'nda eskiden büyük gül bahçeleri olduğunu ifade eden Altıntaş, gülsuyunun burada hep kullanıldığını aktardı. Gülün gerek tedavi amaçlı, gerekse özel gün ve gecelerde her devirde kullanıldığını ifade eden Altıntaş, "Gül tıpta ilaç olarak geçiyor. Macun ya da şerbet halinde kullanıldığında mide, karaciğer, deri hastalıklarında iyileştirilmesinde kullanıldığını görüyoruz. Gül kokusunun hafızayı güçlendirmede kullanıldığı biliniyor." diye konuştu. Osmanlı saraylarında padişaha verilen en önemli hediyeler arasında gülsuyu ve gülyağının yer aldığını gibi saray hanımların kırışıkların giderilmesi ve estetiği için sürekli gülsuyu kullandığı bilgisini veren Altıntaş, şunları anlattı: "Sarayda yapılan düğün, sünnet gibi törenlerinde padişaha hediye edilen en önemli hediyeler arasında gülsuyu, gülyağı geliyor. Özel mücevherlerle süslü, altın, gümüş, elmastan işlemeli özel şişelerin içerisine konan gülsuları padişaha hediye edilirmiş. İslam dünyasına baktığımızda çok önemli gül yetiştirme merkezleri var." TARİHTE GÜLÜN KULLANIMI Gül, tarihin ilk devirlerinden bu yana el üstünde tutuluyor. Süsleme, kozmetik hatta edebiyatta önemli bir yere sahip. Kral Midas, Perslere yenildikten sonra ülkesini terk edip Makedonya'ya göçerken güllerini de beraberinde götürmüş ve Makedonya'da yeni gül bahçeleri kurmuş. Yine, Romalılar zamanında İmparator Neron'un ziyafetlerde çok miktarda gül kullandığı ve misafirlerinin altına gülden yapılmış döşekler serdiği rivayet ediliyor. Gül, Avrupa'da çiçeklerin kraliçesi olarak kabul edilirken, Osmanlı saraylarının da olmazsa olmazlarından. Fatih Sultan Mehmet zamanında şimdiki adıyla Topkapı Sarayı Külliyesi'ni kuzey, batı ve doğu yönünden çevreleyen Hasbahçe bölümünde saray mutfaklarının ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle kırmızı gül ve sakız gülü yetiştirilmiş. Bu bölgeye verilen Gülhane isminin de bu gül bahçelerinden geldiği biliniyor. Gül yağı da Osmanlı'da halk arasında önemli bir koku maddesi olarak kullanılıyordu. Küçük şişelerde, yelek içinde veya kuşak arasında taşınıyordu. Osmanlı döneminde Kur'ân-ı Kerim, dua kitabı, fermanlar, cilt kapakları, ağaç eşya ve mezar taşları üzerinde lâle ile birlikte süsleme motifi olarak sıkça gül tercih ediliyordu. Gerek doğu gerekse batı toplumlarının tarihinde önemli bir yere sahip olan gül, İslam ülkelerinde peygamberin terinden oluştuğu inancına karşılık, Hıristiyan toplumlarında Meryem Ana'nın saflığını sembolize eti. Belki de bu yüzden olsa gerek, doğu toplumlarında olduğu kadar batı toplumlarında da gül büyük bir beğeni ve üne sahip. GÜL ÜRÜNLERİ YURT DIŞINA İHRAÇ EDİLİYOR Gül, günümüzde kozmetik sektöründe en önemli hammaddelerden birisi haline geldi. Isparta'da 3 bin ortağı bulunan GÜLBİRLİK, dünya kozmetik sektörünün ana hammaddesi olan gül yağı ihtiyacın yüzde 40'ını tek başına karşılıyor. GÜLBİRLİK Genel Müdürü Bolat Tamer, beş yıl önce kurdukları Rosense markasıyla kozmetik sektörüne girdiklerini, ürettikleri 120 çeşit ürünü Almanya, Hollanda, Kırgızistan, Tayland, Avusturya, Arnavutluk, Tayvan, Japonya gibi ülkeler başta olmak üzere değişik ülkelere ihraç ettiklerini kaydetti. Gülün sanayide kullanılmasıyla yılda Isparta'ya 10 milyon dolar girdi sağladıklarını ifade eden Tamer, Isparta'da ünlü kozmetik firmalarının üretim tesislerine taş çıkartacak tesislerde üretim yaptıkların söyledi. Her türlü cilt tipine uygun kremler, losyonlar ve parfümlerin yüzde 100 doğal olarak üretildiğini belirten Tamer, şimdiye kadar 120 ürün geliştirdiklerini anlattı. Tamer, renkli kozmetik, gülyağı içeren güneş kremleri üzerine yoğunlaştıklarını kaydetti. Tamer, Isparta'da gülcülüğün 150 yıllık bir tarihi olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Yalvaç ilçesinden gelip Isparta'ya yerleşen Meydanbeyoğlu Mehmet İzzet'in oğlu İsmail Efendi ilk gülü Isparta'ya getirmiştir. Bu getirişin de çileli, çok ilginç bir öyküsü vardır. 1888 yılında Isparta'yı gülcülükle tanıştıran Gülcü İsmail Efendinin heykeli dünyaca ünlü Azeri heykeltıraş Sait Rüstem tarafından yapılarak hükümet konağı önüne dikildi." (CİHAN)
<< Önceki Haber Topkapı Sarayı'nın bahçesini süsleyecek Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER