Türkiye'nin hedef olmasının nedeni!

Türkiye örneğinin başarısı El Kaide'yi boşa düşürüyor. Türkiye'nin hedef olması herhâlde bu yüzdendi.

Türkiye'nin hedef olmasının nedeni!

El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide lideri Üsame bin Ladin'in öldürülmesi Türkiye'de de geniş yankı uyandırdı. Zira örgütün 2003'te İstanbul'da gerçekleştirdiği kanlı saldırılar hafızalardaki tazeliğini koruyor. Aslında örgütün Türkiye ile ilişkisi 2003'te yaptığı eylemlerle değil, El Kaide'nin kurulması ile başlıyor. Değişik radikal örgütler içinde barınan El Kaide mensupları, zaman zaman Selefilik fikrini benimsemiş kişilerin etrafında toplanarak Üsame bin Ladin'le irtibata geçti. İstihbarat birimlerinin raporlarına göre, El Kaide'ye sempati duyan Türk vatandaşlarının sayısı 15 bini buluyor. En büyük ilgi de 11 Eylül saldırısından sonra yaşandı. Kadın erkek fark etmeksizin Selefilik fikriyatını benimseyen ve Türkiye'yi ‘Darül Harp' ilan edenlerin sığındığı ilk barınak El Kaide safları oldu. Öyle ki, 11 Eylül'den sonra Afganistan'a ‘cihat' için giden Türk vatandaşlarının sayısı binli rakamlarla ifade ediliyor. Hâlen El Kaide saflarından 2 bin kadar Türk'ün yer aldığı belirtiliyor. Bir de Türkiye'de bu fikri benimseyip yaymaya çalışanlar var. El Kaide mensupları daha çok Gaziantep, Konya, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Adapazarı, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya gibi illerde yoğunlaşıyor. Örgüte katılmak isteyenler için gerektiğinde cinsiyetine bakılmaksızın ‘mücahit' olarak kamplarda eğitim görmesi şartı koşuluyor. Türk güvenlik güçleri, 2003 saldırılarından sonra El Kaide konusunda hayli temkinli ve tedbirli davranıyor. Örgütün ne denli tehlikeli olduğunu biliyor ve göz açtırmıyor. 2008'de Gaziantep'te yapılan operasyon El Kaide'ye vurulan önemli bir darbeydi. Aynı şekilde nisan ayında İstanbul ve Van başta, 50 ayrı noktada El Kaide'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonda örgütün elebaşlarından Halis Bayancuk'un da aralarında bulunduğu 42 kişi gözaltına alındı. Hücre yapılanması şeklinde örgütlenen militanların takibi zor. Her hücrenin içinde en fazla 10 kişi bulunuyor. Yani bir hücre diğer hücreyi bilmiyor. Ancak kilit görevdeki kişiler hücreler arasındaki bağlantıyı sağlamakla mükellef. Telefon kullanmak yerine birebir görüşmeyi tercih ediyorlar. Bunun için piknik, grup toplantıları gibi etkinlikler düzenliyorlar. El Kaide'nin Habib Aktaş'tan (2004'te Irak'ta öldüğü iddia ediliyor) sonraki Türkiye sorumlusunun kim olduğu bilinmiyor. Fakat Türkiye'nin hedefte olduğu kanaati hâkim. Bin Ladin'in öldüğü somutlaşırsa intikam alınır ‘Mücahit' olarak Afganistan'daki El Kaide kamplarına katılıp daha sonra pişmanlık duyarak geri dönen bir kişinin anlattıkları örgütün hâlen Türkiye'de diri olduğunu gösteriyor. Hanzala adını kullanan şahıs Üsame bin Ladin'in öldüğü kesinleşmeden örgütün harekete geçmeyeceğini Aksiyon'a anlattı: “El Kaide saflarında iki sene kaldım. Eşimle birlikte gitmiştik. Eşim orada öldü. Ben de bu davanın İslam dini ile örtüşmediğini anladığım için kaçarak Türkiye'ye geldim. Ancak kaçak yollarla geldiğim için hakkımda bir arama emri yoktu. Ayrılışımın üzerinden 5 sene geçti. Beraber gittiğimiz 5 arkadaşım orada ‘şehit' oldu. Bu nedenle beni bilen yok. Ama asla bir daha böyle bir şeye girmem. Yalnız zaman zaman dolaylı yollardan ve bazı kaynaklardan El Kaide'yi takip ediyorum. Örgütün genelinde Bin Ladin'in ölmediğine dair bir görüş hâkim. Niçin bekliyorlar veya bu konudaki bilgileri nedir tam olarak bilmiyorum. Ama Bin Ladin'in öldürüldüğü kesinleşirse büyük eylemler olabilir. Bundan Türkiye de nasibini alır. Çünkü El Kaide mensuplarının gözünde Türkiye, Amerika ile bu tür operasyonlarda işbirliği yapıyor. Ayrıca El Kaide'ye yönelik Türkiye'de yapılan operasyonlarda önemli kişilerin alınması zaten örgütü Türkiye'ye karşı kinlendirmişti.” Hanzala, Üsame bin Ladin için geçmişte de ‘öldürüldü' diye haberler yayımlandığını ancak bunların yalan çıktığını anlatıyor ve kamptaki ilginç bir ayrıntıyı aktarıyor: “El Kaide, Amerika ve Yahudi düşmanı olarak bilinir. Ama biz kamplarda öyle olmadığını gördük. Ben haberci vazifesi yapıyordum. Eşim ve arkadaşlarım cephedeydi. Arapça ve İngilizce bildiğim için haberciydim. Burada zaman zaman üst düzey Amerikalı yetkililer gelip El Kaide'nin önemli komutanları ile görüşürlerdi. Bunlar çok gizli gerçekleşirdi. Ama bir seferinde İngilizce tercümana ihtiyaç oldu, beni özel helikopterle Kabil yakınlarındaki kamptan alıp Peşaver'e götürdüler. Burada Amerikalılar Bin Ladin'e bir mesaj getirmişti. Mesajda artık bir anlaşma yapılması isteniyordu. Afganistan'ın yönetiminde Bin Ladin'in legal bir parti ile rol almasına izin vereceklerini aktardılar. Ben sadece tercüme ettim. Sonra gelen cevabın ne olduğunu bilmiyorum. Ama Üsame bin Ladin'i bir defa uzaktan gördüm. Yalnız etrafındaki üst düzey yöneticilerin her zaman pazarlığa açık olduklarını anladım. Zaten benim asıl kopuş nedenim buydu. Çünkü biz ülkemizi bırakıp oraya ‘cihat' için gitmiştik. Ama düşmanımız bize barış çağrısı yapıp ittifak sözü veriyordu. Türkiye'den giden çok kişi gördüm El Kaide'de. Çoğu bir daha geri dönemiyor, ölüyor ya da öldürülüyor. Buna rağmen hâlen Türkiye'den El Kaide saflarına katılmak isteyen var.” Türkiye El Kaide'sinin derin yapıyla hareket ettiğini söylemek mümkün. El Kaide, uzun süre Hizbullah içinde barındı ve orada faaliyet yürüttü. Ergenekon iddianamelerine yansıyan bilgilere göre, öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu militan devşirip El Kaide adına Afganistan'a gönderiyordu. Hatta bazı eylemlerde Hizbullah ile El Kaide elemanlarının ortak çalıştıkları da sonradan ortaya çıkıyor. Ergenekon ve El Kaide arasında kalan ve iki örgüt adına faaliyette bulunan Türk El Kaide'si bu yönüyle de başlı başına incelenmesi gereken bir konu. Ergenekon-El Kaide bağlantısına dair en önemli kanıtlardan biri Bayancuk ailesi. Hizbullah terör örgütü üyesi olduğu iddia edilen Halis Bayancuk, Nisan 2008'de El Kaide operasyonunda gözaltına alındı. Gaffar Okkan suikastının planlayıcısı olduğu öne sürülen Hacı Bayancuk'ın oğlu Halis Bayancuk'un da aralarında bulunduğu 42 kişi, daha sonra tutuklandı. Hizbullah üyeliğinden El Kaide'ye geçiş yaptığı iddia edilen Halis Bayancuk'un, terör örgütünün Türkiye'deki üst düzey sorumlularından olduğu ileri sürülüyor. Bayancuk 2008 yılında da tutuklanmış ve 15 Mayıs 2009'da tahliye edilmişti. 2007 yılında Hizbullah'tan El Kaide'ye geçerek iki örgüt arasında bağlantı kurduğu iddialarına sebep olan Bayancuk, örgütsel faaliyetlerine devam ettiği tespit edilince teknik takibe alındı. 1985 doğumlu Halis Bayancuk, 2005 yılında kendisi gibi Hizbullah'ın önemli isimlerinin oğulları olan 6 kişi ile Mısır'a gitti. Lise mezunu Bayancuk ve arkadaşlarının maddi sıkıntı çekmediği, kendilerine yurt dışından düzenli para aktarıldığı iddia edildi. Dinî sohbetlerindeki sert tutumuyla dikkat çeken Bayancuk'un gayrimüslimlerin herhangi bir savaş olmadan da öldürülebileceğine yönelik sözleri bulunuyor. Türkiye'ye döndükten sonra Hizbullah'tan El Kaide'ye geçen Bayancuk yanında Mısır'da eğitim alan Hizbullah liderlerinin çocuklarını da götürdü. Hiçbir resmî kurumu tanımayan şahısların kendi mahkemelerini kurdukları, çocuklarını okullara göndermedikleri, askerlik çağı gelen gençleri Afganistan'daki kamplara yolladıkları belirlendi. 2003 yılından bu yana 1000 kadar El Kaide mensubu gözaltına alınıp tutuklandı. Ancak bunların 250'si hüküm giymiş durumda. Çoğu kısa süren cezaevi sürecinden sonra tahliye olunca soluğu yurt dışında aldı. Sadece 2003'teki İstanbul saldırılarıyla ilgili 177 kişi gözaltına alınırken bunların 113'ü savcılıkça mahkemeye sevk edildi. Mahkeme 46 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı. Türkiye'de Bayancuk'tan önce El Kaide'nin liderinin kim olduğu tartışmaları vardı. Habib Aktaş'ın ölümü ile bu sorunun cevabı aranır oldu. Halis Bayancuk'un hâlen örgütün Türkiye lideri olduğu konusunda kesin bilgi yok. Yalnız, yönlendirme ve talimatları ulaştıran kişi olduğu kesin. 2003'ten sonra yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul'daki saldırıları kimin gerçekleştirdiği ve talimatları nasıl aldığı da ortaya konuldu. Habib Aktaş o dönemde El Kaide'nin ‘Türkiye Emiri' olarak biliniyor. Her örgüt mensubunun bir kod ismi olduğu gibi sahte kimliği de hazır tutuluyor. Emniyet'in yaptığı sorgulamalarda bazı El Kaide mensuplarının evlendiği kişinin gerçek ismini dahi bilmediği ortaya çıkıyor. Cemile Aktaş, 2004'te Irak'ta öldüğü iddia edilen kocası Habib Aktaş'ı hep sahte kimliği Selim Hüseyin diye tanıdığını söylemişti. 2003'teki örgüt lideri olduğu söylenen Habib Aktaş, talimatları El Kaide'nin askerî kanat sorumlusu Abuhafs el Mısri'den (öldü) alıyordu. Diğer kilit isim ise ‘fetva makamı'nda olduğu ileri sürülen Adnan Ersöz. Tutuklu bulunan Ersöz'ün 2003 saldırılarından önce Türkiye'ye 10 kez giriş-çıkış yaptığı tespit edildi. CAN YAKAN EYLEMLER YAPIYOR El Kaide, genelde büyük çaplı ses getiren eylemler yapmayı tercih ediyor. Üsame bin Ladin'in verdiği ‘fetva'ya göre, Amerika ve Yahudiler daimî düşman. Onlara yardım edenler ile işbirliği içinde olanlara da mutlak suçlu gözüyle bakılıyor. Bu sebeple hedefleri her ne kadar Yahudi kaynaklı merkezler veya Amerika odaklı olsa da suçu işledikleri ülkelere de mesaj vermeleri stratejilerinin bir gereği. Örgütün Türkiye'de gerçekleştirdikleri kadar akim kalan planları da var. Gerçekleşen eylemler: 2 Ocak 2003: Fidye amaçlı Okan ve Bahar Hacısalihoğlu isimli şahısların kaçırılması ve bir otonun gasp edilmesi. 15 Kasım 2003: Neve Salom Sinagog'una saldırı: 11 ölü 87 yaralı 15 Kasım 2003 Şişli Beth İsrail Sinagog'a saldırı: 15 ölü 134 yaralı 20 Kasım 2003: Beyoğlu İngiliz Konsolosluğu'na saldırı: 19 ölü 380 yaralı 20 Kasım 2003: İstanbul Şişli'de HSBC Bankası Genel Merkezi'ne saldırı:15 ölü 139 yaralı 21 Ağustos 2003: Diş Hekimi Yasef Yahya'nın İstanbul'da öldürülmesi (Bu olayda Ergenekon izi olduğu iddianamede yer alıyor) 9 Mart 2004: Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği'ne saldırı (silahlı-bombalı) 11 Nisan 2004: İstanbul Mason Locası'na silahlı saldırı Engellenen eylemler: İstanbul Beşiktaş'ta bulunan ATV binasına intihar eylemi gerçekleştirmek amacıyla, istihbarat-keşif çalışması yaptılar. Söz konusu eylemde kullanılmak üzere boru tipi bomba ve molotofkokteyli hazırladıkları tespit edildi. Yahudi asıllı Zeki isimli şahsın kaçırılması engellendi. Yahudi asıllı S.K. isimli şahsın öldürülmesi engellendi. Antalya Alanya'da Yahudileri taşıyan yolcu gemisinin havaya uçurulması engellendi (2003 saldırıları öncesi). Eylem için bütün hazırlıklar yapılmıştı. HAŞİM SÖYLEMEZ
<< Önceki Haber Türkiye'nin hedef olmasının nedeni! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER